27 Kasım 2012 Salı

İftar sigarası felç edebilir

İftar yemeğinden hemen sonra içilen sigaranın, normal zamanlarda içilen sigaraya oranla beyin kanaması, kalp krizi ve felç riskini 10 kat arttırdığı belirtildi.
Adana’daki Artı Sigara Bıraktırma Merkezi Eğitim Sorumlusu ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Adem Yılmaz, iftar yemeğinden hemen sonra içilen sigaranın, normal zamanlarda içilen sigaraya oranla beyin kanaması, kalp krizi ve felç riskini 10 kat arttırdığını söyledi.Gün boyunca sigaradan yoksun kalan tiryakilerin nikotin ihtiyaçlarını gidermek için iftardan hemen sonra sigara içtiklerini belirten Dr. Adem Yılmaz, “Tiryakiler, ramazan ayında sigaranın zararlı etkilerine daha fazla maruz kalıyor. İftarla sahur arasında art arda yakılan ve derin solukla içe çekilen sigaranın olumsuz etkisi, diğer zamandakinden daha fazla olur” dedi. Yılmaz, üst üste içilen sigaranın kalp hızını ve tansiyonu artırdığını, damarlarda daralmalara, kanın pıhtılaşmasına ve sinir sisteminin zarar görmesine yol açtığını, özellikle kalp rahatsızlığı olanlarda kalp krizine ve beyin damarlarında oluşturduğu tıkanmalarla da felce yol açabileceğini kaydetti. Yılmaz, yapılan incelemelerin, iftarda art arda içilen sigaranın, beyin kanaması, kalp krizi ve felç riskini 10 kat artırdığını vurgulayarak, şöyle konuştu:OKSİJEN YERİNE NİKOTİN“İçerisinde egzoz gazı karbonmonoksit gazı dahil yaklaşık 4 bine yakın kimyasal içeren sigara dumanı vücuda ciddi zararlar vermekte. Oruç açıldığında hücreler yoğun oksijene ihtiyaç duyuyor. Bu dönemde oruç tutan tiryaki, birkaç lokmadan sonra yaktığı sigarayla hücrelere oksijen yerine bu kimyasalları gönderiyor. Sigara içicisi henüz tam doymadığından sigara kalp kasının kasılmasını ve oksijen tüketimini artırır. Kanın oksijen taşıma yeteneğini azalttığından, damarların daralmasına, sinir sisteminin zarar görmesine, kanın pıhtılaşmasına yol açabilir. Diğer taraftan başta beyin hücreleri olmak üzere, vücuttaki hücreler ölür, organlar ciddi oranda zarar görür. Yine, aç karnına içilen sigara mide asidini de artırarak ülser oluşmasına ya da var olan ülserin şiddetinin arttırmasına neden olur. Ayrıca, sigara reflünün de başlıca sebebidir. Dolayısıyla görülmektedir ki sigara ramazan ayında diğer zamanlara oranla daha büyük risk oluşturuyor. Bu nedenle en azından zararı azaltmak için tam doyduktan ve yemekten en az 20 dakika geçtikten sonra sigara içilmelidir. Ayrıca ardı ardına sigara içilmemesine dikkat edilmelidir.”Oruç tutan tiryakilerin yaklaşık 14 saat boyunca sigara içmediğini belirten Yılmaz, bu dönemi fırsat bilenlerin sigarayı rahatlıkla bırakabileceğini kaydetti.Milliyet

Perhiz Yapmak ya da Yapmamak

Perhiz sağlıklı mıdır ve bedeni temizler mi? Toksinler vücuttan bu şekilde atılabilir mi?
Sue Gilbert, Beslenme UzmanıAlternatiflerimize bir göz atalım, yüksek life sahip tam tahıllı gıdalar yerine bunları deneyin.1 kase taze meyve(2 g) sade ekmek (1 g lif) kepekli ekmek(3 glif) şehriyeli tavuk çorbası(1 g) fasulye çorbası (6 g) 1 dilim beyaz ekmek(1 g) tam tahıllı ekmek(2 g) 1 bardak beyaz pirinç (1 g) 1 bardak esmer pirinç(3 g) 1 kase mısır gevreği (1 g) 1 kase kepekli gevrek(7.5 g) 1 bardak elma suyu (0g) 1 bardak taze meyve (2 g) 1 parça patates cipsi (1 g) 3 bardak patlamış mısır(3 g) Ekstra Zengin Lif KaynaklarıPorsiyonlardaki lifin miktarı1/3 bardak kepekte 8.5 g 1 kase kuru üzüm tohumu 5 g 1/2 kase İsviçre Müslisi 5 g 1 kase tam buğdaylı spagetti 4 g Pişmiş tatlı patates 1 7 g Büyük havuç 1 2 g muz 1 4 g 1 kase çilek 4 g kabuklu elma 1 3 g 1 kase pişmiş fasulye8 g 1 kase bezelye çorbası 5 g kabuklu pişmiş patates 1 3 g 1 kase brokoli 4 g 3 kuru incir 10 g Eğer ki, bu rakamlarla başa çıkamazsanız, tam tahıllı ve yüksek lifli karbonhidratların üzerinde durmalısınız.Diyet yolunuz lif ile son bulacaktır.

Makyajda bahar dönemi

Mor, eflatun, lila derken bu sezon makyajda en çok kullanılacak renk mürdüm olacak.
Makyajda mürdüm rengi hakimiyeti hissettirecek.. Kalemden fara, rujdan maskaraya mürdüm renkli malzemelerinizi yanınızdan ayıramayacaksınız. Gözlerinize buğu etkisi yaratmak için siyah yerine mürdüm rengini tercih edebilirsiniz. Mürdüm rengi göz kaleminizi kullandıktan sonra, kalemin silgisini kullanarak rengi göz kapağınızın üstüne ve altına dağıtabilirsiniz.Farlarla gözler rengarenkMaskaranın çizgisi renkli farlarla değişecek. Maskarayla hacim ve uzunluk kazanan kirpikleriniz saks mavisi, altın sarısı, lila, mor, yeşil gibi gökkuşağı renkleriyle daha dikkat çekecek. Ünlü markaların ürünlerinden size en yakışan renkleri tercih edebilirsiniz.Yeşilin doğallığı güzelliğinize yansısınGöz renginiz yeşil, ela, açık kahverengi, bal ise fıstık yeşili far veya kalemler gözlerinizin güzelliğini daha da artıracak. Yeşil makyaj malzemeleri kadınları daha doğal görünmelerini sağlıyor. Ten renginize uygun rengi bulmak için farklı tonları karıştırabilir veya makyaj uzmanıyla beraber bir markanın size uygun ürününü tercih edebilirsiniz.Dudaklarınız ateş saçsınÇilek, böğürtlen, ahududu, kiraz dudaklar geri döndü. Yaz meyvelerinin parlak ve doğal renklerinden etkilenen modacılar, bahar için pembe, kırmızı, turuncu, fuşya gibi renklerde hacimli ve parlak dudakları öneriyor.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Sağlığınız için bu alışkanlıklardan vazgeçin

Uzmanların tavsiyesine kulak verecek olursanız, sağlıklı bir beslenme rejimine geçmenin bazı pratik yolları bulunuyor.
Önce yemek konusundaki kötü alışkanlıklarınızın bir listesini yapın. Sonra da bu alışkanlıklardan birer birer vazgeçerek yolunuza devam edin. Başlamak için de önce kolay bir tanesini seçin.Liste yapmanıza yardımcı olalım. İşte size ‘sırasıyla vazgeçmeniz’ için 10 kötü beslenme alışkanlığı:1. Kötü kahvaltıKahvaltının önemli olduğunu ve onu asla ihmal etmemeniz gerektiğini zaten biliyorsunuz. Ama sabah kahvaltısında yediğiniz şeylerin günün geri kalanında nasıl yediğinizi etkileyeceğini de biliyor musunuz? Kalsiyum, lifli gıdalar ve karbonhidratlı besinler içeren bir kahvaltı en iyi kahvaltıdır. Yataktan kalktıktan hemen sonra meyve yiyerek ve kompleks karbonhidratlar alarak sonraki öğünlerde aşırı yemekten kaçınabilirsiniz. 2. Düşünmeden yemekGünün veya haftanın sonunda biraz zaman ayırıp neler yemiş olduğunuzu düşünmek kesinlikle diyetinize yardımcı olur. Böylece hangi zamanlarda açlık hissettiğinizi ve ne zamanlar sağlıksız bir şekilde abur-cubur yemeye yöneldiğinizi farkedebilirsiniz. Hatta gün boyunca neler yediğinizin bir listesini tutmak da çok faydalı olabilir. Ne yediğinizin farkında olursanız, yeme alışkanlıklarınızı kontrol etmeniz de kolaylaşacaktır.3. Haftasonu kaçamaklarıBütün hafta boyunca dengeli bir diyet sürdürdünüz. Haftasonu gelince kendinizi ödüllendirmek istiyorunuz değil mi? Ama acele etmeyin. Araştırmalara göre insanlar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri ortalama 300 kalori fazladan alacak şekilde yiyorlar ve bu da yılda bir kaç kilo olarak geri dönüyor. Bu ekstra kalorilerin en büyük sebebi brunch veya ‘abartılı’ haftasonu kahvaltılarından geliyor.4. Televizyonun sizin yeme alışkanlıklarınız üzerine etkisiHarvard Tıp fakültesin tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre televizyon başında geçirilen her bir ekstra saatle birlikte şekerli içecek tüketimi artıyor. Televizyon reklamları ise ‘sağlıksız beslenmeyi’ teşvik ediyor. Daha az televizyon seyretmek ve televizyon seyrederken yemek yemekten kaçınmak, sağlıklı beslenmeye giden adımlardır, bunu unutmayın.5. Günde üç öğünGünlük standart üç öğün yerine daha küçük porsiyonlardan oluşan daha sık öğünler halinde beslenmek sizi kilo almaktan korur ve metabolizmanızı dengede tutar. Özellikle sporcular enerji düzeylerini yükseltmek için yüksek karbonhidratlı besinleri sık aralıklarla alırlar. Öğünlerinizi sıklaştırın ama ne yediğinize dikkat edin, porsiyonlarınızı küçültün ve toplamda aldığınız kalori miktarına dikkat edin.6. Kendininizi üstün görmekİnsan gençken diyet yapmak aklına gelmez. Çizburgerleri, patates kızartmalarını ve kolaların sizin hızınıza asla yetişemeyeceğini düşünürsünüz. Ama bu alışkanlıklar yıllar içinde kalp krizi riski ve diabet riskini artıracaktır. Kendinizi üstün görmekten vazgeçin: Artık genç değilsiniz ve diyetinize dikkat etme zamanı geldi.7. Kontrolü bırakmakİş toplantınız tam da öğle yemeği saatine denk geldi diye toplantıdan sonra yüksek kalorili yemeklere veya fastfood yemeye hakkınız olduğunu düşünmeyin. Kaotik yaşam tarzınız sizin yeme alışkanlıklarınızı kontrol etmesin. Günlük programınızı gözden geçirin ve sağlıklı beslenme için kendinize zaman ayırın. Yoksa sağlığınızı tehlikeye atmış olursunuz.8. Duygularınıza kapılarak yemekStresli bir iş hayatınız varsa veya özel hayatınızdaki bazı gelişmeler sizde endişe yaratıyorsa, muhtemelen yemek alışkanlıklarınız bundan etkilenecektir. Yoğun ve yorucu bir iş gününün ardından bira ve pizza, çorba ve salatadan daha çekici bir seçenek olarak görünebilir. Bilhassa stres, kortizol hormonu seviyesini artırır ve o durumdaki insanlar normalden daha çabuk acıktıklarını hissederler. Stresle başa çıkmayı öğrendiğiniz ölçüde ekstra kalorilerden kaçınmanız daha kolay olacaktır.9. Etiketlere bakmamakHerkesin günlük bir kalori bütçesi yapması gerekir. Kendi bütçenizi aşmadığınızdan emin olmak için yediklerinizin kalori etiketlerini okumalısınız. Marketten alışveriş yaparken her zaman aldığınız ürünlerin etiketlerini diğer ürünlerin etiketleriyle karşılaştırarak okumak zaman kaybı gibi görünebilir. Ama etiket okuyarak harcadığınız zaman, bir şekilde ‘doğru seçim’ yapmanıza yardımcı olacaktır. 10. Hazır yemeklere güvenmekZorlu geçen bir günün sonunda bir de mutfağa girip bir saatinizi ‘sağlıklı yemek’ hazırlamak için geçirmek istemeyebilirsiniz. Bu gerçeğin farkında olan üreticiler bir sürü ‘hazır yemek’ cinsi hazırlayıp kutular halinde satıyorlar. Sorun şu ki bu hazır yemekler her zaman iyi bir seçim değiller: besleyici özellikleri düşük. Market alışverişlerinizde bu türden yiyecekler almaktan kaçının ve taze sebze ve meyve reyonlarına odaklanın.

Gülay Eralp: Şarkı söyleyen birileri de olmalı!

Yeni albümü, hayatı, müzik dünyası... Neler konuştuk neler...
Uzun zamandır albüm yapmadı ama hep sahnelerdeydi. Yaptığı davul şovlarla akıllarda kaldı. 11 yıl aradan sonra yeni albümüyle sevenlerinin karşısında. Kim mi? Radyolarda çıkış şarkısı olarak çalan ‘Dinle’ ve yeni albümüyle Gülay Eralp.Son olarak 1996’da albüm yapmıştınız. 11 yıl olmuş, dile kolay... Neden bu kadar uzun ara verdiniz? Ben bunu ara vermek olarak düşünmüyorum. Bu benim tercihimdi. O dönemde albüm yapmak içimden gelmedi. Zaten o kadar çok kişi hiç kalıcı olmayan o kadar çok albüm yaptı ki, piyasanın da durumu malum. Her şeyde bir değişim olmasını bekledim ve şimdi tam zamanı diye düşündüm 2 yıllık bir çalışmadan sonra ‘Gülay Eralp Benim Sevdam’ albümünü tamamladım ve şimdi beni sevenlerle buluşma zamanım. Bu sürede neler yaptınız peki?İşte benim başarım da burada gizli. Ben hiç ara vermedim, hep şarkı söyledim. Başarılı sahne çalışmaları konserler yaptım. O dönem albümü olan birçok ismin sahne alamadığı çok özel mekanlarda şarkı söyledim. Aslında hep vardım yani. Birde sayın Can Gürzap’ın sahibi olduğu Diyalog spikerlik ve oyunculuk kursunda spikerlik eğitimi aldım. Yeni bir şey öğrenmek adına bana çok şey katan bir kurs oldu. Daha iyi Türkçe konuşmamı sağladı.11 yıldır albüm yapmadınız ama sahnelerden de kopmadınız, gece çalışmaları yaptınız. Hatta bir ara davulla yaptığınız şovunuzla akıllarda kaldınız. Sahnede davul çalmak nerden aklınıza gelmişti?Evet... Sahnelerden hiç kopmadım ve başarılı çalışmalar yaptım. Davul çalmaya gelince o çok tesadüf gelişen bir olay. Bu benim sahne enerjimle alakalı aslında. Çok keyifli bir türkü söylüyordum, baktım müzisyen arkadaşımın davulu oracıkta... Aldım elime müthiş bir keyif oldu tabii. Benim ve seyircim için öyle de kaldı. Sonrasında özellikle bu şovu seyretmeye gelen çok seyircim oldu. Bir ben çaldım bir onlar... Çok keyifli sahneler yaptık. Peki sahnede davul çalmak, bir bayan için avantaj mı, dezavantaj mı?Sahnede davul çalmak kesinlikle benim için bir avantaj. Beni sahnede koca bir ramazan davuluyla görenler aslında çalamayacağımı düşünebilirler ama bakıyorlar ki gerçekten iyi davul çalan bir kadın, hem görüntü olarak hem sahne olarak ilginç ve başarılı. Başarılıyım ki benden sonra birçok kişi davul şov yaptı. Mesela Altay, Alişan... Hatta Gülben Ergen davul çalma dersi bile aldı yanlış hatırlamıyorsam. Yeni albümünüzün ilk çıkış şarkısı “Dinle” radyolarda çalıyor. Bu albümde kimlerin imzası var?Albümün düzenlemelerinde; Mümin Sesler Uğur Kirik ve Bayülken’in imzası var. Şarkılar; Hakkı Yalçın, Gökhan Tepe, Kadir Tapucu, Sertaç Ekiz, Serkan Kılıç, Asude Deringöl, Faruk Paker’e ait. Albüm fotoğraflarını Lara Sayılgan çekti. Klibimizi Mustafa Uslu yönetmenliğinde çektik. Ve menajerliğim sevgili Özgür Aras‘a ait. Yani çok profesyonel bir ekiple çalışıyorum. Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Bu albümde hiç keşke yok. Çünkü bunu söylemeyecek kadar iyi isimlerle çalıştım.Albümün konseptinde neler var peki? Slow şarkılar mı ağırlıkta mesela? Ve de başka neler...?Albüm tam bir Türkçe pop albüm. Ağırlıklı olarak hareketli şarkılardan oluşuyor. Yılların enerjisini taşıyan çok başarılı şarkılar. İki slow şarkım var klasik olmaya aday.Yeniden doğuşunuzu kutlayacağınız bu albümle hayatınızdaki bilinmeyen gizli kalmışlar da aralanacak. Mesela...Benim çok bilinmeyenli bir hayatım olmadı. Kalabalık bir ailede büyüdüm. Sevdiklerimle sevdiğim şeyleri yaptım. 11 yıl önce bıraktığınızla şimdiki müzik piyasası arasında göze batan bariz şeyler neler?Şimdi pek şarkı söylemiyorlar galiba. Ben hep şarkıcıları konuşurken görüyorum. Bende onun için şimdi albüm yapıyorum zaten. Şarkı söyleyen birileri de olmalı.“Şarkıların değil, sözlerin savaştığı bu ortamda olmak istemedim” diyorsunuz. Son zamanlarda müzik sektöründe polemikler neden bu kadar arttı?Polemikler arttı çünkü ya şarkılarına güvenmiyorlar ya seslerine! Sadece şarkı söyleyerek var olabilmek öyle her yiğidin harcı değil diye düşünüyorum. Şarkı söylemek adına verilen mücadelelerde dost saydıklarınızdan üzücü hareketler görmüşsünüz. Neler mesela?Mesela bir arkadaşım beni işimden etmişti. Ben yıllardır bu olayın sebebinin o olduğunu biliyorum. Kim olduğunu bilmek insanı daha çok üzer sanırım.Tabii ki... Karşı karşıya gelince ki; mutlaka karşı karşıya geleceğiz, bunun sebebini kendisine soracağım. O zaman ben de dahil nedenini öğreneceğiz. Mesela ‘Yoksun Şimdi’ albümümdeki ‘Kar Yangınları’ şarkımı sayın Muazzez Abacı okuyacak diye bana ekranda okuma yasağı getirmişlerdi. Ama bunun yanında ne mutlu ki bana destek olan arkadaşlarımda oldu. Yok yok sadece bir arkadaşım destek oldu. O da sevgili Aydın. Nasıl tepki verdiniz bu üzücü davranışlara?Bu albümle sanırım en iyi cevabı vermiş olacağım. Ve karşılaştığımda yüzlerine karşı soracağım nedenlerini. Bunları yaşamak, insanı üzmenin dışında; umutlarını, duygularını, hayata bakışını ne yönde etkiliyor? Bunları görmek neler düşündürdü size?Ben her üzüntüden güçlenerek çıktım aslında. Öyle olmasa bu gün şarkı söylüyor olmazdım. Çünkü o dönemde bana bunları yapanların bazılarından çok daha iyi şarkı söylüyorum. “2.5 kişiyle savaşmaya geliyorum” diyorsunuz. Nedir bu 2.5 kişi olayı?Türkçe pop müzik söylüyorum ve bu müziği yapan bir kaç kişiyle aynı kulvardayım. Bunların arasında gerçekten buçuk olanlar var!Buçuk olanlar... İlginç bir tanımlama.Evet ama isimlerini verip polemik yaratmaya gerek olmayacak kadar iyi bir albüm yaptım. Çok konuşanlara bakarsanız buçukları az çok tahmin edersiniz,Karşımızda yepyeni bir imajla, yepyeni bir Gülay Eralp var. Saçlar koyulaşmış, makyaj değişmiş. Saç renginiz açıktı ve makyajınız oldukça sadeydi. Bu değişikliğe karar vermeniz nasıl oldu? Kimin fikiriydi? Kendimle ilgili değişikliklerde çok kolay karar verdim. Çünkü ekibime çok güvenerek yola çıktım. Sevgili Özgür Aras ve Hakan Oktaş’la bir araya geldik ve böyle bir Gülay Eralp olsun dedik. Gelen tepkilere bakarsak çok da iyi yapmışız galiba. Ben yeni halimden çok mutluyum.“Kavga etmek değil, şarkı söylemek nasıl oluyor onu göstereceğim” diyorsunuz. Nasıl göstereceksiniz bunu?Herkes o kadar çok konuşuyor ki... E şarkı söyleyecek birileri lazım, o da ben olacağım işte. Kendinize örnek aldığınız isimler kimler?Çok beğendiğim yaptıkları işleri takdir ettiğim çok şarkıcı ve sanatçı var tabiî ki. Ama şunun gibi olayım diye örnek aldığım kimse yok. Ben kendim olmayı tercih ediyorum. Şarkı söyleyenlere değil de magazinsel yönü olan insanlara daha fazla ilgi gösterilmesini neye bağlıyorsunuz?Ben öyle düşünmüyorum. Bence insanlar ilgi göstermiyor, ibretle seyrediyor. Çünkü ders alınacak çok şey var.‘Savaşmam, soyunmam, kavga etmem” diyorsunuz. Ama maalesef bunlar prim yapıyor. Bu kural yıkılacak mı günün birinde? Umudunuz var mı bu konuda?Savaşan, soyunan, kavga eden prim yapmıyor, sadece görünüyor. ‘Görüneyim de nasıl olursa olsun’ kaygısı taşıyan insanlar bilmeliler ki reklamın kötüsü olur. En azından ben böyle düşünüyorum. Bu polemikleri görünce ve baş edilemeyen korsanı düşününce keşke bu meslaği seçmeseydim dediğiniz anlar oluyor mu?Beni korkutan polemikler olmaz, korsan olur. Bu mesleği seçmeseydim dediğim hiç olmadı. Olmayacak da inşallah. Polemiğe girmeden de var olunur. Bakın 18 yıldır şarkı söylüyorum iyi bir örnek değil miyim sizce de?Müzikle tanışmanız, mesleğiniz olması hangi sebeple hangi döneme rastlamakta?Galiba şarkıcı doğuluyor. Çünkü hep şarkı söyledim ben. Neden müzik?Her şeyi şarkı söylemek olan biri ‘Neden müzik’ sorusunu cevaplamakta zorlanabilir. Ben hiç düşünmedim ‘neden müzik’ diye. İyi ki müzik iyi ki şarkıcıyım dedim hep. Galiba iyi sesiniz olursa, iyi kulağınız olursa hayat bir yerde sizi müzikle buluşturuyor.Şarkıcı yönünüz ve müzik dışındaki Gülay Eralp’ı tanımak istersek... Kendinizden biraz bahseder misiniz?İyi bir anne olmaya çalışmakla geçiyor zaman benim için. Evlilik ve annelik size yaramış. Aşk şarkıları söyleyen biri olarak aşk neler hissettiriyor size diye sorsam...Şu anda en büyük aşkım oğlum. Nasıl bir aşıksınız?Bu soruya eşim sevgili Metin Çetin cevap verebilir. Peki kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?Sürekli yeni işleri dinliyorum, her gelişmeyi takip etmeye çalışıyorum. Hâlâ ‘Daha iyi nasıl şarkı söyleyebilirim’ derdindeyim. Yani çalışıyorum, çalışıyorum, çalışıyorum.Bundan sonra yapmak istedikleriniz arasında neler var?Çok yeni bir albüm, bunu herkese duyurmalıyım. Herkes benim şarkılarımı dinlemeli, söylemeli. Konserler, sahne çalışmaları başlıyor.Son olarak neler söylemek istersiniz?Sadece şarkı söylemek istiyorum.Melike BİRGÖLGE

Yaza selülitsiz bacaklarla girin

Özellikle yaz aylarında kadınların en büyük kabusu selülitler. Masaj ve antiselülit kremleriyle bu problemle baş edebilirsiniz.
Kadınların en çok şikayetçi olduğu problemlerden biri selülit. Yaz aylarıyla beraber bu cilt problemi bir kabusa dönüşüyor. Selülit basen ve kalça bölgelerinde, cildin yüzeyinde oluşan portakal kabuğu gibi pürüzlü bir görünümdür. Deri altındaki yağ hücreleri östrojen hormonunun da yardımıyla genişler ve bu bağ dokusu vücudun daha fazla su tutmasına neden olur. Azalan kan dolaşımıyla beraber oksijen emilimi de azalır ve cildin esnekliği azalır. Bunun sonucu olarak cilt girintili çıkıntılı bir görünüme sahip olur. Selülit yaşam biçiminiz ve beslenmenizle alakalı. Ancak kozmetik ürünler bu problemle baş etmenize yardımcı oluyor. Antiselülit ürünler ortak bir amaca sahip: Kan dolaşımını artırmak, vücuttaki fazla suyu atmak ve düzgün, pürüzsüz bir cilt kazandırmak. Elbette bu ürünlerle selülitlerin tamamını gidermek mümkün değil. Ancak çoğu ürün düzenli kullanım sonrası önemli ölçüde düzelme vaat ediyor. Pek çok antiselülit kremi masaj gerektirmiyor. Ancak masaj kan dolaşımını artırdığından ve ürünün cilde daha iyi nüfuz etmesini sağladığından selülit tedavisinde faydalı. Masaj ürünleri Masajla sıkılaştırın Eğer masaj yaptırmaktan hoşlanıyorsanız St Bart’ın masaj jelini kullanabilirsiniz. Bu jelin selülit görüntüsünü azaltmada ve doğum sonrası çatlaklarını onarmada etkin olduğu söyleniyor. Kan dolaşımını artırınThe Body Shop’un fırçası kaktüs liflerinden yapılmış. Banyodan önce dairesel hareketlerle uyguladığınızda kan dolaşımını artırıyor. Ardından markaya ait selülit serumunu sürebilirsiniz. İnatçı selülitler için La Dione’un sabunu Marea masaj aleti şeklinde. Bu sabun özellikle inatçı selülitler için üretilmiş. Polyplant özlerinin yağ yakıcı ve sıkılaştırıcı etkisiyle loofah süngeri taneciklerinin peeling etkisini içeriyor. Vücut temizliğinizi yaparken aynı zamanda selülitle mücadele etmenizi mümkün kılıyor. İnceltici kremler 10 günde gözle görülebilir farkBiotherm’in Celluli Laser adlı ürünü düzenli kullanım sonrası 10 günde santimetrik incelme vaat ediyor. Klinik çalışmalarda sabah akşam düzenli kullanım sonrası portakal kabuğu görünümünde yüzde 74 oranında bir azalma görülmüş. Ürünün içeriği diğer antiselülit kremlerinde olduğu gibi kola cevizi, kafein, gingko gibi yağ yakıcı aktif bileşenlerden oluşuyor. Çift etkili krem Estee Lauder’ın selülitlerin görünümünü azaltan bu yeni serumu ikili etkiye sahip. Ürün selülitlerin görünümünü minumuma indirirken bacaklarda biriken fazla suyu da atmayı amaçlıyor. Ürünü masaja ihtiyaç duymadan sabah akşam kullanabilirsiniz. Spor etkisi Sisley’in bu anti selülit kreminin vücutta spor yapmış etkisi gösteren ilk inceltici ürün olduğu söyleniyor. Ürünün içindeki temel aktif madde pirinç peptit özü. Bu madde spor sırasında artan enerji kullanımının vücudumuzda yarattığı etkiyi taklit ederek yağ birikintilerini harekete geçiriyor. Anında toparlama La Prairie’nin bu inceltici kremi anında toparlama etkisi vaat ediyor. Kolajen sentezini artırarak cildin sıkılığının geliştirilmesine yardımcı oluyor. Oluşmuş ve oluşmakta olan selülitler için azaltıcı bir etkiye sahip. Dört haftada iki santim incelme Lancome’un ürünü Sculpturale dört hafta sonunda iki santim incelme vaat ediyor. Ürünün içindeki ultra soğutucu formül cilt sıcaklığını 32 dereceye kadar düşürüyor. Ardından içindeki kafeinler sayesinde vücuttaki yağ rezervlerini harekete geçiriyor. Toksinler ve su atılımı sayesinde dört haftada cildinizin yeniden şekillendiği söyleniyor. Sorunları azaltıyor Carita’nın antiselülit kremi La Creme Parfaite Corps’un yaşlanma döneminde oluşan problemleri azalttığı söyleniyor. Aynı zamanda problemli bölgeye masajla uyguladığınızda da selülitlerin azalmasında etkili. Jelle zayıflayınSampar’ın inceltici jeli mikro dolaşımı artırarak yağlarınızı kırmayı ve sizi zayıflatmayı vaat ediyor. Ayrıca ciltteki atıkların yok edilmesinde ve yaşlılık belirtilerin azaltılmasında da etkili olduğu söyleniyor. Gözle görünen sonuçlar elde edebilmeniz için en az iki hafta düzenli kullanmanız gerekiyor. Fazla suyu atıyorJuvena’nın antiselülit kreminin vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı olduğu söyleniyor. Ürünün aktif bileşikleri dolaşımı artırıp yağ dokusunu azaltan slimmigen, cilt dokusunu sıkılaştıran ve tahrişleri önleyen nar özü ve uyarıcı özellikteki mate. Milliyet

Genç kalmanın sırrı bu 10 adımda...

Sigaradan uzak durarak bile gençleşmeye başlayabilirsiniz...
Gerçek yaşınızı daha aşağılara çekebilmek için önerilmiş 10 adımı denemeye ne dersiniz? Düzenli olarak uyguladığınız bu adımlar ile daha mutlu ve sağlıklı bir gelecek sizi bekliyor olacak!1.Vitaminlerinizi alın. Düzenli olarak C, E, D vitamini, kalsiyum, folat ve B6 vitamini almak gerçek yaşınızı 6 yaş geriye taşıyabilir. 2.Sigarayı bırakın ve pasif içici olmaktan sakının. Sigara gerçek yaşınızı 8 yaş ileriye taşıyabilir. 3.Kan basıncınızı öğrenin ve izleyin. Düşük kan basıncına sahip bir kişi yüksek kan basıncına sahip bir kişiden 25 yaşa kadar daha genç kalabilir. 5.Yaşamınızdaki stres kaynaklarını azaltın. Çok stresli olduğunuz zamanlarda gerçek yaşınız takvim yaşınızdan 32 yıla kadar daha ilerde olabilir. Sağlam sosyal ilişkiler kurarak ve stres azaltma stratejilerinden yararlanarak stresin sizi taşıdığı fazladan 32 yılın 30’unu geriye doğru katetmek mümkün. 6.Diş ipi kullanın. Diş ipi kullanmak ve dişelrinizi düzenli olarak fırçalamak gerçek yaşınızı 6.4 yıl geriye taşıyabilir. 7.Lifli gıda tüketin. Günlük beslenme sırasında 25 gram lif tüketen birinin gerçek yaşı günde 12 gram lif tüketen birine göre 2.5 yıl daha geridedir. Erkeklerin günde 25 gramdan da daha fazla lif tüketmeleri gerekir. 8.Sağlığınızı yakından izleyin. Sağlığı ile ilgili gelişmeleri titizlikle izleyen, tedavi ve bakım konusunda standartlarını her zaman yüksek tutan kişiler bunu yapmayanlara göre 12 yaşa kadar daha genç kalabilirler. 9.Bol bol gülün. Kahkaha stresi azaltır, bağışıklık sistemini destekler ve gerçek yaşınızı 8 yıla kadar geriye taşıyabilir. 10.Yaşam boyu bir "öğrenci" olarak kalmayı hedefleyin. Yaşam sürecinde entelektüel faaliyetlerden uzak kalmayan kişiler gerçek yaşlarını 2.5 yıla kadar geriye taşıyabilirler.

Tabuları yıkın!

Aşkınızı canlandıracak önerilerimiz tam size göre!
Seksi görünmekten çekinmeyinŞunu bilin: Yatak odanızın ısısını yükseltmek istiyorsanız, soyunup giyinirken sizi seyretmesine izin verin.Bir diğer tüyo da, sevişirken ışıkları açık tutmanız. Erkeklerin büyük çoğunluğu ışıklar açıkken sevişmeyi tercih eder. Çünkü bu onlara sizi rahatça seyretme olanağı verir. İnci kolyeyi hissedinBir inci kolyeyi önce aromatik yağ sürdüğünüz elinize alın. Sonra karın ve göğüs bölgesinde dolaştırın. Son olarak hassas bolgelerine yuvarlayın.İncilerin yumuşaklığı cildinde hafif bir gıdıklanma hissi yaratacaktır. İnci sıcaklığı muhafaza eden bir cisimdir. Onlarla cildine ne kadar çok dokunursanız, o kadar çok ısınıp sıcaklık hissi verir.Ön sevişmeyi uzatınÖnsevismeyi atlamak veya onu aceleye getirmek bir çok kültürde kabul edilmez bir davranış. Seks sırf yatağın içinde düşünülmemeli. Gerçek bir sevgili, ilişkiye girmeden önce de partnerini zevkin doruklarına ulaştırabilir.Sevişmeleriniz daha romantik olsunDuygu dolu, romantik bir dekorda aşkın bambaşka olduğunu bilmelisiniz. İlk önce telefonların fişini çekin, kimse sizi rahatsız etmesin.Ortamı fazla değil, ama loş bir ışıkla aydınlatın ki, göz teması kurmak mümkün olsun. Birbirinizin gözlerine bakabilmek, sevişme sırasında birbirinize daha yakın hissetmenize yol açar.Yüzünüzü ona dönünSevgiliniz sırtüstü yatarken, yüzünüz ona dönük şekilde üzerine çıkın. Derinlik ve hız kontrolü tamamen elinizdedir. Yani kendi zevkiniz için sevgilinizi kullanmış olursunuz (ki erkekler buna bayılır) Üstelik gözlerinin önünde göğüslerinizin olması onu görsel anlamda daha fazla uyaracaktır.Yatakta ne istediginizi anlatınSevgiliiniz vücudunuzun bütün sıcak noktalarını keşfetmiş olsa da, sevdiğiniz bazı haraketleri es geçiyorsa, doyumsuzluğa uğramanız doğal. Kimi uzun öpüşmelerden hoşlanır, kimi yastık oyunlarindan, kimi ise belli bir yerine dokunulmasından. Beğendiğiniz şey ne olursa olsun, onu istediginiz kadar elde edemediğinizde, mutsuz, hatta sinirli ve gergin olabilirsiniz. İsteklerinizi uygun bir dille ifade etmenin bir yolunu bulmalısınız. Kulağına uygun bir tonla isteğinizi fısıldamak kolay bir çözüm olabilir.Fantezilerilerini hayata geçirinHer erkek fantezi kurar ve bunları gerçekleştirmek ister. Siz neden yaratıcılığınızı ortaya koymuyorsunuz? Sizi memnun etmek için elinden geleni yapacağına eminiz. En derin seks arzularınızı partnerinize anlatmaktan çekinmeyin. Göreceksiniz aldığınız zevk ikiye katlanacak.Çılgın seksi deneyinYavaş yavaş rutine girdiğinizi hissettiğinizde, tabu yerlerde seks yapmak, seks oyuncaklarıyla tanışmak veya farklı fanteziler denemek aşkınıza kaybettiğiniz heyecanı geri getirecektir. Erkekler yeniliklerden daima hoşlanırlar. Konforlu bölgenizden çıkmak zor olsa da, arada sırada yeni hisler denemelisiniz. Yaramazlık iştahını kabartmak istiyorsanız, rutin seksinize yenilikler getirebilirsiniz. Örneğin göğüslerinize bal sürebilirsiniz.

Çuha çiçeği ile genç kalın

Çuha çiçeğinin bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kadınların özel günlerinde çektiği baş ve karın ağrılarının giderilmesine yardımcı olduğu açıklandı.
Egzama ve sedef hastalarının ciltlerini sağlıklı bir görünüme kavuşturur. Çinko ile birlikte alındığında ergenlik sivilcelerini iyileştirir. Yaşlılık etkilerinin geciktirilmesinde anti-aging olarak kullanılır. Romatizma ve eklem iltihabının sebep olduğu ağrıları azaltır. Kireçlenme sonucu oluşan bel, sırt, diz ve omuz ağrılarına karşı da etkilidir.Sabah

Selülitten kurtulmanın yolları

Selülit nam-ı diğer portakal kabuğu görüntüsü yaz geldiğinde daha büyük bir sorun haline geliyor. Sorun büyüyünce çözüm alternatifleri de artıyor.
Piyasaya her hafta yeni bir selülit kremi çıkıyor. Neredeyse güzellik merkezlerinin hepsinde selülite iyi gelen bir cihaz var. Kimi radyo frekans dalgalarıyla çalışıyor kimi mikro enjeksiyon yapıyor. Peki hangi alet ne vaat ediyor ve bütçeyi ne kadar sarsıyor?Acoustic Wave Therapy (AWT)Ne vaat ediyor? Madonna’nın da kullandığı söylenen AWT ülkemize gelen en yeni selülit cihazı. Şok dalgaları esasına dayanıyor. AWT ile sellülitin yanı sıra bölgesel yağ fazlalıkları ve cilt gevşekliği sorunu da çözüm bulunuyor. Ne sonuç veriyor? Tedavi, haftada iki kez olmak koşuluyla, toplam üç hafta. Araştırmalar, tedavi sonrasında kandaki serbest yağ asitlerinin ve gliserolün anlık olarak arttığını, yani yağ dokusunun parçalandığını gösteriyor. Üçüncü ayın sonunada cilt elastikiyetindeki artış yüzde 71.6 ’yı buluyor. Seans sırasında karıncalanma hissi oluyor. Fiyatı ne kadar? Seansı 300 dolar. Sekizlik paket alınırsa daha ekonomik olabiliyor. TripollarNe vaat ediyor? Radyofrekans dalgalarıyla, acısız bir şekilde cildi anında gererek, yağ dokusunu azaltıyor. Enerji 3 ayrı uç arasında devamlı dolaşarak cilt hücrelerini ve içindeki su moleküllerini harekete geçiriyor ve sıkılaştırıyor. Cilt ve cilt altına verilen radyo kısa dalgaları kolajen dokusunu artırdığı gibi yağ dokusunu da azaltıyor. Uygulama esnasında sinir ve damarlarda herhangi bir zarar meydana gelmiyor.Ne sonuç veriyor? Sadece cilt altındaki yağ dokusunu ısıttığı için her yaş ve cilt tipinden erkek ve kadına uygulanabiliyor. Yüze yapılan uygulamalarda seanslar yaklaşık 10-15, vücutta ise 30-45 dakika sürüyor. Daha kalıcı etki için, bir hafta ara ile 6-8 defa tekrarlanması öneriliyor. Uygulamadan hemen sonra ciltte hafif bir kızarma ve sıcaklık hissi meydana geliyor.Fiyatı ne kadar? Seansı 150 dolar. Sekiz seanslık paketler indirimli.Lpg Cellu M6keymoduleNe vaat ediyor? LPG uygulanan bölgelerde kan dolaşımını, lenfatik dolaşımı, dokulardaki metabolik atıkların vücuttan çıkışını artırıyor, fibroz bantları serbestleştirip deriye esneklik kazandırıyor. Deriden, kasa kadar tüm cilt altı dokularını yeniden şekillendiriyor.Ne sonuç veriyor? Tedavi süreci kişiye göre, 10-20 seans arasında değişiyor. Tedavi sırasında her hasta özel uygulama çorabı giyiyor. LPG endermoloji tedavisi tamamen ağrısız olmasının yanı sıra hastada stres azaltıcı ve rahatlatıcı etkilere sahip. Her seansta uygulama 35 dakika sürüyor.Fiyatı ne kadar? 15 seanslık paket program fiyatı 750 YTL.Radyo FrekansNe vaat ediyor? Radyo frekans dalgalarıyla çalışan makine vücutta zayıflama, toparlama, sıkılaşmaya yol açıyor. Selülit görünümünü azaltıyor. Hücrelerin etrafındaki dokulara ve dış deriye kesinlikle zarar vermiyor. Ne sonuç veriyor? 15 seansta ortalama iki beden incelme sağlıyor. Tedavi sırasında vücutta hafif bir karıncalanma hissi oluyor. Fiyatı ne kadar? 15 seanslık paket 1470 YTL. Her seans yarım saat sürüyor. BeautytekNe vaat ediyor? Göğüslerin daha dik, poponun selülitsiz görünmesini neştersiz sağlıyor.Ne sonuç veriyor? 45 dakikalık, 6 - 12 seans. Refresh Clinic’te seanslar 30 - 60 dakika arasında. Haftada 2 seans yeterli. 12 seans sonunda fotoğraf üstünde karşılaştırma yapılıyor, tedavinin etkinliği inceleniyor. Kalıcılık için ayda 1 seans öneriliyor.Fiyatı ne kadar? Tüm bölgeler için, 12 seanslık paket programın fiyatı 850 YTL.MezoterapiNe vaat ediyor? Mezoterapi tedavisi, bölgesel incelme ve sıkılaşmada etkili. Cilt altına özel ince iğnelerle dolaşım düzenleyici, yağ yakıcı, ilaç kombinasyonlu enjeksiyon prensibine dayalı. Dünya’da 1952 yılından beri uygulanıyor. Cilt altına ince iğnelerle dolaşım düzenleyici ve yağ yakıcı bir ilaç kokteylinin enjekte edilmesi prensibine dayanıyor.Ne sonuç veriyor? Bel, basen, kalça, bacak, karın, omuz, kol gibi yağ dokusunun fazlaca biriktiği her yere uygulanabiliyor. 6-12 seans sonucunda, ayda ortalama 1-2 beden incelme sağlıyor. Seanslar 10-15 dakika. Uygulama esnasında ağrı kesici krem ve spreylerin kullanımı ile acı hissedilmiyor.Fiyatı ne kadar? Seansı 120 YTL. Fiyatlar İstanbul’da bu işlemleri yapan merkezlerden alınmıştır.Selülit içeceği de varNestle beslenme araştırmaları ve L’Oreal dermatoloji araştırmaları sonucu geliştirilen cildin kapitone görünümünü içeriden düzeltmeye yönelik gıda takviyesi inneov, suda eritilerek içecek haline getirilen çilek tadında bir pudra. Ürün derinlemesine işlemiş selüliti düzeltmek için drenaj-boşaltma etkisi ve cildi tekrar yapılandırma özelliğiyle selülitin iki kaynağını birden hedef alıyor. Günde 2 kez, yemek sırasında büyük bir bardak suda eritilerek içilen inneov este64, 90 YTL.Hangi krem ne işe yarıyor?Stendhal Recette M. Menu Minceur: Anti-aging özellikli inceltici bakım ürünü yağ depolanmasını engelelliyor ve daha önceden oluşmuş portakal görünümünü azaltıyor. Fiyatı 110 YTL.Murat Firm and Tone Serum: Cilt sıkılığını ve elastikiyetini arttırarak cildin görünümünü yüzde 80 iyileştirmeye, selülit görünümünü yüzde 69 azaltmaya yardımcı olduğu klinik çalışmalarla ispatlanmış. Selülit tedavisinde çığır açan serum içerdiği, liposom kapsülleri ile aktif maddelerin cilde daha etkili bir şekilde nüfuz etmesini sağladığı için çatlak tedavisinde de etkili. Fiyatı 165 YTLL’oreal Perfect Slim Pro: Yerleşmiş selülite karşı ilk yağ parçalayıcı tedavi. 15 günde yeniden şekillenmiş bir vücut iddiasında. Kremin kendinden masaj başlığı var. Drenaj etkisiyle vücudunuzu yeniden şekillendiriyor. Portakal görünümünü azaltıyor. Fiyatı 25 YTL.The Body Shop Body Focus Cellulite Serum: Amino asit, kafein, B ve C vitamini içeren ürün aktif ve doğal bir karışımdan oluşuyor. Aynı zamanda içeriğinde cildi stresten koruyan doğal nem bariyeri var. Hem inceltiyor hem selülitleri azaltıyor. Fiyatı 53 YTL.Oht Peptide 3 Sıkılaştırıcı Köpük: Selülit kremlerinin en pahalısı olan ürün efervesan özelliği ile diğerlerinden farklı. Çözünürlüğü çok yüksek. Köpük olduğu için geniş bir alana yayılıyor, cildin en alt tabakalarında dahi hızlı emilim sağlıyor. Bir ayda selülitlerde gözle görünür bir azalma oluyor. Fiyatı 250 YTL.Dior Bikini Cellulite-Diet: Ultra fresh ve ince yapıdaki ürünün en önemli özelliği masaja gerek kalmadan uygulanması. Sürüyorsunuz, çıkıyorsunuz. Fiyatı 95 YTL.Vichy Lipocure: Masaja gerek kalmadan uygulanıyor. İki haftalık bir kürle selülite karşı etkili olduğu belirtiliyor. 14 günde sorunun büyük bir bölümünü çözüyor. 65 YTL.Nivea Body Good-Bye Cellulite: Jel-krem kıvamındaki formülü ile cilde kolayca uygulanırken, aynı zamanda serinletme etkisi yaratarak kan dolaşımını da hızlandırıyor. Selülitler dört haftada azalmaya başlıyor. Fiyatı 22 YTL.Hürriyet, Sibel Arna

Sonsuza dek aşk!

İlişkilerimizi katletmek için pusuya yatmış bekleyen 5 düşmanı tanıyalım!
Birbirini çılgınca seven iki insanı sıfır noktasına getiren, çözümsüzlüğe ve dolayısıyla ayrılığa sürükleyen bir sürü neden var. Belki de bu nedenleri yeterince iyi tanımıyor ve onlarla nasıl başa çıkacağımızı bilmiyoruz.Ne ile ve nasıl mücadele etmemiz gerektiğini öğrenirsek belki her şey çok farklı hale gelecek. O halde olmayan umudumuzu yoktan var edelim ve ilişkilerimizi katletmek için pusuya yatmış bekleyen 5 düşmanı mercek altına alalım.Boşvermişlik ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyorZaman her acının ilacı ama aynı zamanda da her aşkın birinci dereceden katil zanlısı... Yeni bir ilişkiye başladığınız anda şunu bilin ki saatli bomba da geri sayıma başladı. Cicim aylarının bitmesinden sonra gelen boşvermişlik, o tuhaf "Nasıl olsa benimle!" duygusu, ilişkiye ve birbirine alışmanın getirdiği umursamazlık ve özensizlik her ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor ve bu sıradanlık, taraflardan biri "Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı," diyene kadar sürüyor. İlişkiyi bir bebek gibi düşünün. Bebeğinize birkaç yıl bakıp sonra "Nasıl olsa kendi kendine büyüyor," deyip bir kenara mı atacaksınız? Aşkınıza sahip çıkın ve her aşamasında ona emek vermeye hazır olun. Birbirinizle ilgilenin, birbirinizi özleyin, konuşun, fikirlerinizi paylasın ve sorunları, büyüyüp çözümsüz hale gelmeden oturup tartışın. Kısacası, ikiniz de gayret gösterin, yorulun, terleyin.Cinselliği rutine dönüştürmeyinTabii söner, körüklenmeyen her ateş gibi... Seksin seyrekleşmesi uzun ilişkiler için oldukça normal ama bu seyrekliğin rutine dönüşmesi değil. Hele cinsel ilişkiden zevk almamanın, yalnızlık ve katlanma duygusunun cinsel tatmin ve birlikte bir bütün olma hissinin yerini alması arzu ateşini söndüren ve mutlu aşkı mutsuz sona sürükleyen en önemli etkenlerden biri. Sorunun temeli belki de şu; erkekler sekse ulaşmak için aşık oluyor, kadınlarsa aşka ulaşmak için seks yapıyorlar. Ancak sonuçta iki taraf da mahremiyet ve yakınlığa ihtiyaç duyuyor. Cinsel isteği körüklemek için bu ihtiyaçtan yola çıkılabilir: Birbirinize yakınlık gösterin ama "iş" icabı sadece yatakta değil yatak dışında da... Hissettiklerinizi, sıkıntılarınızı, özlemlerinizi paylaşın. Yatakta tek başınıza fantezi kurmak yerine birlikte fanteziler geliştirin. Böylece cinsel yaşamınız sıcaklığım "9,5 hafta"dan daha uzun süre koruyabilir. Ama sakın seksi "Kim daha iyi sevişiyor?" gibi bir güç mücadelesi ve baskı aracı haline getirmeyin çünkü henüz seks olimpiyatları düzenlenmiyor!Bırakın sorumluluk alsınKızgınsınız, hem de çok... Sevdiğiniz erkek birlikte oturmaya başladığınızdan beri nedense alışveriş, yemek pişirme, çamaşır yıkama, evi toplama gibi işleri sizin yapacağınızı varsayıyor, üstelik sizin mesleğiniz de onunki kadar zorken... Peki, ne oldu? Ne olacak, toplumsal rollere teslim oldunuz. Anne babalarımız ve toplum aracılığıyla bilinçsizce aldığımız "doğru kadın" ve "doğru erkek" rolleri, bir anlamda beynimize işler ve duygusal ilişkilerimizde ortaya çıkar. Siz içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama onlar aslında ikinizin de üzerine düşen işlerdir. Ona evle ilgili çeşitli görevler verin ve bu görevleri gerçekten üstlenmesini sağlayın. Markete uğramayı unutup eve mi geldi? Sakın siz kalkıp markete gitmeyin, bırakın o gitsin. Mutfağı temizlemekte başarısız mı? Bırakın temizlesin. Gerekirse siz sonra gidip bir daha yaparsınız. Önemli olan onun da birtakım sorumlulukları olduğunu hissetmesi. Yoksa yaptığınız her iyilik, bir süre sonra kaçınılmaz bir biçimde göreviniz haline gelir ve bu da sizi ilişkinizden soğutmaya başlar.Eski sevgilinin gölgesini yok edinBazen geçmişteki bir ilişkinin gölgesi bugünün mutlu aşkının üzerine düşebilir. "Yeni sevgilim doğru insan mı? Yoksa benim için hala mücadele eden eskisine mi dönmeliyim?" gibi kuşkular güzel giden bir ilişkiyi bir süre sonra zehirlemeye başlar. Büyük bir ihtimalle yeni büyük aşkın diğer kahramanı bu kararsızlıktan, bu gidip gelmeden sıkılır, hevesi kaçar ve ilişkiyi bitirir. Eğer eski sevgilisiyle ilgili tereddütleri olan sizseniz tavsiyemiz; onu unutun! Çünkü aynı suda iki kere yıkanılmaz. Kendinize ve yeni aşkınıza gerçek bir şans tanıyın. Eskisiyle kıyaslamak gibi bir hataya düşmeyin, onun yerine yeni sevgilinizin olumlu özelliklerini keşfedin, bu daha heyecan verici... Bu arada eski erkek arkadaşınız askıntı olmaya devam ediyorsa onunla görüşmeyi tamamen kesin. Demek ki, henüz arkadaş kalmaya hazır değil, üstelik bu durum yeni erkek arkadaşınızı da fazlasıyla rahatsız edebilir.Ya olduğu gibi kabul edin ya da çekip gidinFarklı ilgi alanları, geleceğe dair bambaşka beklentiler, hayaller ve birbirine ters bakış açılan çoğunlukla ayrılığa sebep oluyor. Yani "Zıtlar birbirini çeker," sözü tam bir palavra! Tabii ki, karakterleriniz aynı olmak zorunda değil. Mesela siz daha neşeli ve dışa dönüksünüzdür, o ise daha sakin ve çekingen, bu durum bir problem yaratmaz. Fakat hayata ve dünyaya bakışınız, beklentileriniz, zevkleriniz ve planlarınız uyuşmuyorsa işiniz bayağı zor.Beraberliğinizi sürdürmeyi gerçekten istiyorsanız ve bu şekilde de aşkta mutlu sona ulaşabileceğinize inanıyorsanız, o zaman önce sevgilinizi değiştirme fikrini unutun. Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan yapmaya çalışmadan ve size ters gelen davranışlarından şikayet etmeden kabul etmelisiniz, tabii o da sizi... Eğer ikiniz de bunu başarırsanız belki ilişkinizi uyum içinde sürdürebilirsiniz.

Taş devri diyeti

Bundan binlerce yıl önce çetin yaşam şartları yüzünden insanoğlunun sahip olduğu beslenme alışkanlıklarını, bugün dünyada sürdüren 84 kabile varmış.
Uzmanlara göre bu kabilelerin bireyleri bizlerden çok daha inceymiş. Göz ve dişleri mükemmelmiş... Hatta kanser, kalp hastalığı, depresyon, şizofreni, yüksek tansiyon ve felç nedir bilmiyorlarmış... Uzmanlara göre ise işin sırrı binlerce yıl öncesinin mağara adamı diyetinde saklı. İnsanoğlunun en büyük derdi uzun yaşam. Ama sağlıklı ve kaliteli bir uzun yaşam tabii ki. Bunun sırrının yediklerimizde, soluduğumuz havada ve içtiğimiz suda yattığını hepimiz biliyoruz. Ama bazı bilim adamları, yağlardan uzak durmaktan, bol sebze yemekten çok farklı öneriler getiriyorlar bize. Tuhaf gelebilir ama "taş devri" olarak bildiğimiz dönemin insanlarının yediklerini bize yedirmeye çalışıyorlar. Nedeni ise basit.. Tüm toplumlarda aşağı yukarı aynı oranda var olan kanser, şişmanlık, kalp ve damar hastalıkları ve şizofreni gibi rahatsızlıkların, bu şekilde beslenmeye devam eden yerli kabilelerde görülmediğini fark etmişler. Neden bu hastalıklar onlarda yok? Yedikleri bir şeyden mi, yoksa yemediklerinden mi? Merak etmemek elde değil, ne de olsa söz konusu uzun ve sağlıklı yaşam...Önerimiz, burada size ana hatlarını anlatacağımız Mağara Adamı diyetini bir okumanız.. Vejetaryenler karşı çıkacaklardır ama zaten bu konuda iki uç taraf tartışmalarını sürdürmekte. Seçim sizin.Beğenin, uygulayın ya da öğrenmiş olmakla kalın ve uygulamayın. Bu diyete Paleolitik Çağ diyeti, Taş Devri Diyeti gibi isimler de verilmiş ama hepsi aynı aslında. Şunu belirtelim ki, bu beslenme biçimi sadece kilo vermek amaçlı ortaya atılmış bir rejim değil. Geçerliliğini ve sonuçlarını araştırmak için ciddi bilim kuruluşları ve üniversiteler araştırmalar yürütmüşler ve günümüzde zararlı olduğuna inandığımız et ve içerdiği yağların bize Taş devri diyetinin kurallarıYeterince merak ettiniz herhalde, nasıl ben de böyle sağlıklı ve ince olabilirim diye? İşte Paleolitik (Taş Devri) diyetinin ana hatları * İnsanların genetik yapısı bazı gıdalara hazır ama bazılarını yemek üzere programlanmamış. Örneğin; inek sütü. Buzağılar için ideal ama insan için yeterli yağ (Omega yağları) içermiyor ve beyin gelişimi için yetersiz. * Kimyasal olan her şey, koruyucu ve raf ömrü uzatıcı maddeler, renk vermek için kullanılan gıda boyaları kesinlikle taş devrinin beslenme programında yok. * Kafein ise tarihin çok daha ileri çağlarında keşfedilmiş, yine uzak durulacaklar listesinde.Asla yenmeyecekler * Tuz ve şeker insanların beslenmesine sonradan eklenen ürünler* Fasulye cinsleri (kuru, taze hiçbir türü). * Patates. * Buğday, arpa, mısır gibi tahıl ürünleri (un ve undan yapılabilen makarna, ekmek gibi tüm ürünler dahil). Toksinleri pişirme yolu ile yok ettiğimiz gerçek ama maalesef hepsini değil. Bir miktar kalarak vücudumuzda birikmeye neden olmaktaymış. Ayrıca yukarıdaki gıdaları yemeyi başaran insanoğlu bir anda aldığı kalori miktarını ikiye katlayarak şişmanlık sorununun yolunu açmış. Karbonhidrat ve glisemik indeksleri çok yüksek. Hem kilomuzun ideal olması hem de toksin almamak için uzak durulması şart gıdalar bunlar. * Süt ve süt ürünleri. Yenilecekler * Et, tavuk ve balık. * Yumurta. * Meyve. * Sebze (özellikle yer altından çıkan kereviz, havuç gibileri faydalıymış ama patates değil tabii ki). * Çerez çeşitleri (cashew ve yer fıstığı hariç). Badem, ceviz öneriliyor. * Çilek, böğürtlen ve dut çeşitleri. Özellikle fazla yenilmesi önerilen ürünler * Kök sebzeleri (havuç, şalgam, yabani havuç, yer elması). * Sakatat (özellikle ciğer ve böbrek).Pek çok kişi bunları yemekten pek hoşlanmayabilir ama eğer seviyorsanız, bu diyete göre son derece faydalı ürünler arasında yer alıyorlar. Bu diyeti uygulamak için yavaş bir geçiş dönemi öneriliyor çünkü birden vücudunuza giren vitamin oranı dramatik bir şekilde yükselecek ama toksinler de aynı oranda düşecekler. Yaşantımızda bol karbonhidrat almaya alışık olduğumuzdan sadece kahvaltıda kaldırmakla işe başlamamız tavsiye ediliyor. Karbonhidratları tamamen ve aniden kesmek kendimizi iyi hissetmememize neden olabilirmiş diye de uyarılıyoruz. Uzmanlar ilk 3 gün, sabah kahvaltısını değiştirmekle yetinmemizi öneriyor. Nedenleri ise; hem bu öğünün diyete en ters düşen alışkanlıklarımızdan meydana gelmesi, hem de genelde evde kahvaltı edildiğinden en kolay değişiklik yapılabilecek öğün olması.Bu diyette yağlar en hassas konu. Omega 3 alımımızı artırmamız ama Omega 6 alımımızı azaltmamız gerekirken, modern diyetler ile tersini yapar olmuşuz. Bu yüzden kapsamlı bir şekilde bu diyeti uyguladığımızda, vücudumuzun ihtiyacı olan oran ve kalitede gerekli yağları almamız sağlanıyor. Ve unutmayın; et doğal şekilde ot ile beslenen hayvandan gelmeli. Hormon dolu yemle beslemişse diyetin hiç bir anlamı kalmıyor. Taş devri insanı sağlığını yediklerine, hareketli yaşam tarzına ve çevresinin tertemiz olmasına borçluydu ama duymadık demeyin. Son diyet çılgınlığı bu. Anlaşılan o ki, moda olmakla kalmamış çünkü çok sayıda araştırma bu fikri destekliyor. Ne kadar uygulanabilir bilemem ama "yaparım" derseniz, denemeye değer.

Ten değil, koku uyuşmazlığı

İnsan koku genlerinin çoğu 10 milyon yıldan daha eski. Ancak çoğunu evrime kurban vermişiz.
Buna rağmen Nobel Tıp Ödüllü bir çalışmaya göre, şifresi yeni çözülen insan genomonun yüzde 3’ü (ki bu beklenmedik şekilde yüksek bir oran) kokuları ayırt etmekle görevli. Koku deyip geçmeyin!Hayatımızın aşkını vücudundan etrafa yayılan kokudan tanıyoruz. Çünkü koku uyumu, çiftleri birbirine yaklaştırıyor. Güzel kokular canlandırıyor, neşe, mutluluk veriyor. Kokusunu sevmediğimiz yerlere gitmek istemiyoruz. Bazı kokular hafızamızın gizli köşelerinde kalıyor, anılarımızı canlandırıyor. Kokuyla ilgili kitap yazmaya başlayan kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Erhun Şerbetçi, sorularımızı yanıtladı.Koku duyusunun cinsellikle ilişkisi var mı?- Her insanın kokusu, parmak izi gibi farklı ve değişmiyor. Araştırmacılar koku ile seks arasındaki ilişkiyi incelerken feromonu keşfetti. İsim eski Yunanca geçirmek, aktarmak anlamına gelen ferein ve heyecan anlamına gelen hormon kelimelerinden oluşuyor. Feromon, çoğu canlıda burun boşluğunun orta bölmesindeki bir yerden algılanılarak beyne iletiliyor. Bazı araştırmacılar burun içerisindeki bu bölgeyi altıncı duyu olarak tanımlıyor. Bununla birlikte bölgenin işlevleri hálá kesin olarak anlaşılamadı. Koku duyumuz eş bulmada nasıl rol oynuyor? -Her insan genetik olarak belirlenmiş ve sadece kendine ait bir koku taşıyor. Canlıların çoğunda vücutlar arasında bir koku haberleşmesi mevcut. Bu vücutlardan salgılanan ve feromon denilen maddeler aracılığıyla oluyor. Az önce söylediğimiz gibi her canlı türünün kendi feromonu ayrı ve sadece kendi türünü etkiler. Feromonlar ne yapıyor ki aşık olunuyor?- Feromonlar burundan havayla beraber alınarak özel bir sinirle beyne iletiliyor. Bu uyarılar kişinin ruh halini ve davranış şekillerini etkiliyebiliyor. Bu sürecin ayrıntıları henüz kesin olarak saptanabilmiş değil. Ama örneğin yumurtlama dönemindeki kadınların erkeklere daha çekici geldiği yaygın bir gözlem. Sevgililerin sarılmalarına da Türkçede ‘koklaşmak’ diyoruz. Ayrıca ten uyuşmazlığı bahane edilerek yapılan ayrılıklar sık olabiliyor. Nasıl açıklanırsa açıklansın koku uyumunun çiftleri birbirine yaklaştırdığı, uyum ve mutluluk halini arttırdığı bir gerçek. Bu yüzden her iki tarafın da güzel ve etkileyici bulacağı bir koku bulmak koku endüstrisinin bitmez tükenmez arayışını oluşturuyor.Kokunun insan davranışları üzerindeki etkisi nedir?- Güzel bir koku kişiyi canlandırıyor. Coşku, mutluluk, özgüven gibi iyi hissetme duyguları verebiliyor. Bazı kokuların yatıştırıcı, dinlendirici etkileri var. Kokusunu beğenmediğimiz bir yere bir daha gitmek istemiyoruz. Kokusu yüzünden yaklaşmak istemediğimiz hatta sırf bu yüzden görüşmekten kaçındığımız kişiler olabiliyor.Kokunun hafızası var mı? - Beyin insan yaşamını sürdürebilmek adına önemli kabul ettiği kokuları unutmaz. Koku hafızamız görsel hafızamızdan daha güçlü. Özellikle çocukluk dönemi ve ilk aşkların yaşandığı gençlik dönemlerinde alınan kokular unutulmuyor. Yüzlerini hatırlamakta güçlük çektiğimiz ölmüş sevdiklerimizi yıllar sonra kokuları ile hatırlıyoruz. Anne-babamıza yatalak oldukları zaman iğrenme duygusundan uzak bakabilmemizin nedeni de doğduğumuz günden itibaren onların kokusuna alışık olmamız. Koku duyusunun bir önemli işlevi de anıları canlandırması. Koku duyusunun azalması bazı hastalarda hafıza zayıflaması şikáyetine yol açıyor. Koku duyusunu geliştirebilir miyiz?-İnsan 10 bin ayrı kokuyu ayırt edebilir. Ancak günlük hayatta, koku uzmanları, degüstatörler bile 300 kadar kokuyu ayırt edebiliyor. Her insanın koku alma yeteneği farklı. Fakat bunun geliştirilmesi mümkün. Koku eğitimi bebeklikten başlar. Annesinin ve babasının kokusu bir bebek için mutluluğa giden yol. Koku molekülleri ağırdır ve bu yüzden yere yakındır. Çimenlerin üzerinde, bitkilerin arasında ve toprağa yakın çok ilginç kokular vardır. Kokunun ince nüanslarla ayırt edilmesi çok seçici ve yüksek bir işlevin sonucudur. Ama toplumsal anlamda hep bunun tersi işlenmiştir insanlara. Örneğin çevresindekileri özellikle yemekleri koklayıp duran bir çocuğa aileler yeni bir koku keşfediyor olmasını kutlayacakları yerde bunun kibar bir hareket olmadığını söyleyerek tekrarlamamasını isterler. Böylelikle evrimsel olarak zaten körelmiş bir duyu toplumsal olarak da bastırılıyor. Koku duyusu kaybolur mu? Nasıl anlaşılır? - Koku kaybı aslında sık görülen bir durum. Koku kaybı olduğunda tat duyusu da bozulur. Bu hastaların en önemli yakınmaları yemek yemekten zevk alamamak ve ne yediklerini bilmemek. Koku kaybının insan yaşamına ne gibi etkisi vardır? - Koku kaybı yaşayan hastaların çoğunluğu sosyal ve mesleki çalışmalarını sürdürse bile hayat kaliteleri bozulur. Kişinin kendi ter kokusunu bile alamaması onu modern toplumsal yaşamda güç durumlarda kalma endişesine sürükler. Koku duyusu ile ilgili sorunlar ne sıklıkla görülür?-Sık görülür. Ancak çoğu hasta tam bir koku kaybı ile karşılaştığında bu duyusunun değerini anlıyor ve doktora başvuruyor. ABD’de yapılan bir araştırmada nüfusun yüzde 1’inde koku kaybı saptanmış. Yakında yapılmış bir başka çalışmaya göre 50 yaşın üzerindeki kişilerin yüzde 24’ünde koku duyusu bozukluğu var. Koku duyusunu etkileyen etkenler nelerdir?- Yaş ve cinsiyet. Yapılmış çalışmalara göre 60 yaş üzerinde koku duyusu azalmaya başlıyor. Kadınlarda koku duyusu erkeklere göre daha keskin. Sigara da koku duyusunu azaltıyor. Burun tıkanıklığı da bozuyor. Koku kaybı geri döner mi?- Koku duyusunun geri dönmesi yıllar sonra bile olasıdır ancak tam koku kayıpları genellikle geri dönmez. Kadınlar daha iyi koku alıyorKraliçe arıdan, yengeçlere kadar pek çok canlı feromon salgılayarak hayat alanlarını işaretliyor. Feromonların insan davranışları üzerindeki etkileri incelendiğinde ilginç sonuçlar çıktı. Örneğin bir çalışmada yatılı kız okullarında kalanların adet zamanlarının aynı günlerde olduğu saptandı. Uykuda çalışan tek duyumuz kokuyla ilgili olanı. Bu uykuda gelebilecek tehlikelerin hissedilmesi için gerekiyor. Sabahları koku duyumuz daha zayıf, günün ilerleyen saatlerinde artıyor.Kadınların koku duyusu erkeklerden daha keskin.Burun geleceğin doku bankasıAraştırmacılar hiç beklemedikleri bir yerde, erişkindeki koku bölgesinde bol miktarda kök hücre bulunduğunu saptadılar. Deney hayvanlarında burundan aldıkları kök hücrelerle böbrek, karaciğer, kalp ve sinir dokusu geliştirmeyi başardılar. Bu çalışmalar şimdilik deneysel olarak yürütülse de gelecekte çok işe yarayacak gibi gözüküyor. Özetle burnumuza iyi bakın. Gelecekte doku bankası olarak işe yarayabilir.

25 Kasım 2012 Pazar

Yedek soyunmak...

Evliliğe doğru giden bir ilişkiniz olduğunu düşünürken birden kendinizi yedek oyunca pozisyonunda saha kenarında ısınıyor bulduğunuz oldu mu?
Cevabınız “hayır”sa yedek olduğunu kabullenmeyen iyi bir “yedek sevgili”siniz demektir.Özellikle kadınların daha yoğun aşk hissettikler ilişkilerde hayal kırıklıkları, enfes aşkların kötü bir kanunu olarak yerini acımasızca alır. O güzelim canım cicim ayları, kadınların gönül gözlerini köreltir. Kadın gerçekten severse, erkek, totosunun kalkmasını engelleyemez. Çünkü kadının aşık, erkeğin egosunu, dolayısıyla bölgesel ilişkiden dolayı (erkeğin beyni bacak arasındadır teorisi) totosunu havaya uçurur. Türk erkeklerinde müzmin bir hastalık olan aşk sarhoşluğu, egoyu ziyadesiyle şişirir. Buna bağlı olarak da, erkeğiniz kendisini inanılmaz ölçüde dayanılmaz, çapkın, yakışıklı görür. Sizinle vakit kaybettiğini düşünür. Zaman kaybını panik takip eder ki sevgilinizi, tüm kadınlara baygın baygın bakarken bulmanız işten bile değildir. Sadece bakışlar mı bu “havalanan toto” sendromunu ele verir? Elbette değil. İşte sizi, yedek sevgili pozisyonuna atan bu ruh halinin diğer işaretleri...Artan mesaj trafiğiİlişkinin başında sizinle buluşan sevgiliniz, cep telefonunu rahatsız edilmemek için kapatırken, bugün pıtr pıtır mesaj yazıyorsa, yedek soyundurulduğunuzun resmidir. Yedek sevgiliyi, sıcak tutmanın en iyi yolu; berabermiş gibi görünüp, yeni nesil iletişim enstrümanlarını kullanmaktır. Romantik bir akşam yemeğinde mutlu dakikalar geçirirken, o tek parmakla saniyede dört tuşa vuruyorsa bu, durumun ciddiyetini kavramanız açısından ciddi bir emaredir. Kiminle mesajlaştığını sorduğunuzda, pişkinlikle “Arkadaşım hafta sonu maç için bilet bulmuş, alayım mı diyor!” cevabını veriyorsa ve siz de bunu doğru kabul ediyorsanız, ilişki için çanlar çalıyordur. Tavsiyem, şirretliğinizi cömertçe ortaya koymanız.Dil yarası!Sevişmeleriniz, ilk günlerdeki gibi turnuva kıvamında değilse ve uzun aralarla yatağa çıkılıyorsa, sorununuz var demektir. İlk günlerdeki dil ısındırma hareketleri artık vakit kaybı olarak görülüyor ve direk kaleye şut çekiliyorsa, yedek bırakılma fikrinin ilişkinizin gündeminde olduğu artık aşikardır. Dil yarası olarak açıklanan bu davranış bozukluğu uçuruma doğru giden tüm ilişkilerde önemli bir işarettir.Özgürlük talebiBu talep; ilişkilerde genellikle ikinci yıldan sonra, habis olmuş, kanalı ilişkilerde ise dört yıldan sonra ortaya çıkar. Sevgiliniz birdenbire “bireysel özgürlük” sloganıyla ilişkinin gündemini değiştirir. Yıllardır takım halinde sosyal aktivitelere katılırken aniden bireysel tatminler öne çıkar. Tek başına değişik meşgaleler bulur. Durumu birbirinizin özel hayatına saygılı olmak gerekliliği ve ihtiyacıyla açıklar. Amaç, size özel hayatı olduğunu kabul ettirmektir ki bunun sonu yeni kadın arkadaşlar edinmeye kadar açıktır.Esrarengiz davranışlarFark ettiyseniz sevgiliniz birdenbire bir ajana dönüşüverir. Hayatında anlayamadığınız kara delikler belirir. Beraber geçirilen saatler azalır. Bu tarzı benimseyen erkeklerin cep telefonları artık kendi kendine kapanmaya başlar. Zeka seviyesi düşük erkeklerde cep telefonu şarjının bitimi gün aşırı görülür.Yedek sevgili pozisyonu, havalanmış toto sendromu ile ortaya çıksa da temelinde erkeklerin cesaretsizliği ve kendine güveni artar. Sizden vazgeçemezler ama yine de arayışlarını sinsice sürdürürler. Safkan bir aşıksanız, yedek soyunmayı kabullenip, bir gün oyuna tekrar alınma ihtimaline sıkıca tutunabilirsiniz. Ne de olsa en iyi yedekler, saha kenarında ısınmaya devam eden ve oyundan kopmayanlardır.

İlişkiler aşk ve güç üzerine kuruludur

Siz nereye gideceğinize karar verirken, sevgiliniz de hangi filmi izleyeceğinize karar verir.
İlişkilerin içinde nereye gidileceği ve ne yapılacağı ile ilgili tartışmalar tamamen normaldir. Çünkü ilişkiler aşk ile olduğu kadar güç ile de ayakta durur. Güç olmazsa ilişki de olmaz. Bir ilişkinin içinde kişilerin birbirini etkilemesi oldukça normaldir. Önemli olan bu gücü birbirine karşı kırıcı olmadan kullanabilmek ve dengeleyebilmektir.İlişkilerin başlangıcında genellikle kadınlar daha çekingen davranır. Planları ve ilişkinin yönünü erkek belirler. Tıpkı ilk kez erkeğin seni seviyorum demesi gibi, gidilecek yerleri en başta erkek belirler. Erkek kadına nereye gidelim diye sorduğunda, kadın sen nereye istersen diye cevap verir. Yani ilişkinin ilk zamanlarında, ilişki erkeğin yönlendirmesiyle yürür.Fakat bu sürekli böyle gitmez. İlerleyen zamanlarda kadın programlar yapmaya ve erkeğe öneriler sunmaya başlar. Bu sefer teklifler kadından gelir ve erkek bu teklifler açıktır. Çünkü artık sürekli plan yapan kişi olmaktan yorulmuştur. Eğer kadın ilişkinin tüm evrelerinde çekingen davranır ve her zaman ilk hareketi; mesela dışarı çıkma teklifini erkekten beklerse, erkek bir süre sonra yorulacak ve o ilişkiden sıkılacaktır. Tamam kaçan kovalanır ancak sonsuza kadar değil. Bu yüzden bir süre sonra kadının idareyi ele alması ve ilişkiyi yönetmeye başlaması gerekir. Güç bu sefer kadına geçmelidir. Zaman daha da ilerledikçe ve ilişki oturdukça güç iki insan arasında paylaşılmalıdır. Bu dönemlerde sürekli kadın ve ya sürekli erkek ilişkiyi yönetmeye kalkışırsa, karşı taraftan itirazlar gelecektir. Bu sefer güç savaşı ortaya çıkar ve bu gayet doğaldır. Hatta olması gereken bir şeydir. Bir aşkı iki kişi paylaşır ve aşk iki kişinin fedakarlıklarıyla olduğu kadar, kontrolü ile de yürüyen bir gemidir. Bu yüzden kadının ve erkeğin isteğini yaptırmaya çalışması doğaldır. Önemli olan bu küçük güç savaşlarını abartmamak ve inada bindirmemek. Eğer bunu gurur meselesi haline getirir ve sevgilinizin isteğine sürekli karşı çıkarsanız, ayrılık kaçınılmaz olacaktır.

Migreni olanlar dikkat!

Migren ağrısı çeken kadınların sigara içtikleri taktirde felç geçirme risklerinin iki kat artıyor...
Amerika’da yapılan bir araştırma sık sık migren ağrısı çeken kadınların sigara içtikleri taktirde felç geçirme risklerinin iki kat arttığını ortaya çıkardı Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda da aynı etkinin yaşandığı görüldü. Uzmanlar “Migren ağrısı çeken kadınlar sigarayı ve doğum kontrol hapı kullanmayı bir an önce bırakmalı” dedi.Migren nasıl tedavi ediliyorTedaviyi üç başlıkta inceleyebiliriz:1- Önce migreni kolaylaştıran nedenleri anlamaya çalışıyoruz. Migren atağının uykuyla, açlıkla ya da yemekle ilişkisini fark etmişsek önce bunların düzeltilmesini istiyoruz. Tetikleyicileri ortadan kaldırdıktan sonra en azından migren ataklarının azaldığını görüyoruz. Tabii, lodos ya da adet dönemi gibi bazı tetik faktörlerini kaldırmamız mümkün olmuyor. 2- Eğer bir kişi ayda iki ya da üçten fazla atak geçirmiyorsa sadece atak tedavisiyle olayı çözmeye çalışırız. Atak tedavisi basit ağrı kesicileri de ‘triptan’ dediğimiz migren ilaçlarını içeriyor.3- Migren ayda üç -dörtten fazla geliyorsa atak gelmesini engelleyici tedavi planlıyoruz. Bunların içinde ‘beta bloker’ dediğimiz yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar olabiliyor. Epilepsideki bazı ilaçlar da aynı zamanda migreni çok iyi tedavi edici ilaçlar arasında yer alabiliyor. Yine depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlardan da yararlanabiliyoruz.İlaç seçimi neye göre yapılıyorMigrenlilerde depresyon iki -üç kat daha fazla. Bunun nedeni hastalık birlikteliği denen bir durum. Yani migrene yatkınlık aynı zamanda depresyona da yatkınlık sağlayabiliyor. Bu durumda depresyon ilaçları gündeme gelebiliyor. Benzer şekilde esansiyel tremor dediğimiz illerde ince bir titreme olan kişilerde de migreni daha sık görüyoruz. ‘Beta bloker’ dediğimiz tansiyon ilaçları hem titremeye hem de migrene iyi geliyor. Bu durumda rahat bir şekilde o ilacı seçebiliyoruz.İlaç tedavisi ne kadar devam ederSonuç alıp almadığımızı bir -bir buçuk aydan önce söylemek mümkün değil. Tedaviye yanıt alıyorsak ilaçları en az altı ay, tercihen bir sene sürdürürüz. Sonra azaltarak tedaviyi keseriz.Tedaviden sonra ağrı tekrarlar mıİlaç tedavisi sırasında çoğu kişi ağrı sıklığında yüzde 50’den fazla bir düzelme tanımlıyor. İlaçlar kesildikten sonra da hastaların yarısında bir -iki sene içinde aynı şiddette olmasa da ağrı geri dönebiliyor. Bu durumda aynı tedavi uygulanıyor. Ataklar seyrekse sadece ağrı kesici ilaçlarla tedaviye devam edilebiliyor.Akupunkturun yararlı etkisi var mıAraştırmalar akupunkturun üstünlüğünü göstermiyor. Hatta etkisi bile tartışmalı. Yalancı akupunktur ile gerçek akupunktur uygulanan kişilerde büyük fark olmamış. Ancak bazı kişilerin akupunktura çok iyi yanıt verdiğini görüyoruz. Yoganın da iyi geldiği hastalar var. Ama biyoenerji ya da bitkisel ilaçların tedavide yeri yok.

Neşeli bir ikili: kırmızı-beyaz...

Dinamik ve iştah açıcı karakterdeki kırmızı ile renklerin en masumu beyaz yan yana gelince, ortaya dengeli bir karışım çıkar. Country stilini vurgulamak için de yararlanabileceğiniz bu ikili, evin farklı köşelerinde bakın nasıl bir etki yaratıyorlar...
1. Masa örtüsü yapıyoruzKırmızıçizgili kumaş, keten, beyaz poplin, ekose kumaş ve birkaç farklı desen kurdele kullanarak masa örtüsünü hazırladık. Kırmızı kumaşın çizgilerini yerine göre enine ve boyuna kullandık. Ayrıca kalın ve ince çizgili iki farklı kumaş da çalışmamıza yardımcı oldu. Masa tablasına gelecek bölümü ince çizgili kumaştan yaptık. Sarkan bölümler ise diğer kumaşların sıra ile kullanımından oluştu. Örtünün hareketliliği ise detaylarında saklı.2. Bunlar eski cam bardaklarınızBu uygulama için birkaç cam bardağa, beyaz ve kırmızı akrilik boyaya, su bazlı verniğe ve fırçaya ihtiyacınız olacak. Cam bardağın dış yüzeyini beyaz akrilik boya ile renklendirin. Bu katı kurutun. Bir kez daha aynı işlemi tekrarlayın. Üzerine ince kontür fırçası ve kırmızı boya kullanarak desenler çizin. Çalışmanız kuruduktan sonra sprey vernikle koruma altına alın. Eski bardaklarınızı dekoratif birer objeye dönüştürdünüz bile.3. Minik kese ekledikÖrtümüzün bir parçasının üzerine önceden diktiğimiz ufak bir keseyi ekledik. Kesenin ağzını kurdele ile bağladık. Kürdan benzeri ufak şeyler için vazgeçilmez bir saklama kabı oldu.4. En büyük cep!Örtünün iki yanına kocaman cepler diktik. Ceplerin kapanmasını minik düğmelerle sağladık.5. Eskiden yeniyeEski bir bohçadan çıkardığımız kanaviçeyi masa örtümüze adapte ettik. Etrafına kurdele geçirerek temizledik.6. Havluları dikin, işleyinHavlu ve mutfak bezlerine biraz ekose kumaş, kurdele, dantel geçirip birkaç motif işlerseniz güzel bir sonuç elde edeceğinizden emin olabilirsiniz. İşleme zor diyorsanız birkaç motifi aplike yapabilirsiniz. En kolayı suya dayanıklı bir yapışkanla yapıştırmaktır. Sepetlere minik kılıflar da dikebilirsiniz. 7. Dekoratif ve fonksiyonelCepler dekoratif olduğu kadar bazı fazlalıkları toplaması açısından fonksiyonel de. Ceplere ağır olabilecek şeyler koyacaksanız örtünün dört yanına da cep koymanızda fayda var. Böylece örtü dengede kalmış olacak.8. Mutfak fırçası şirin olur mu?Mutfakta kullanacağınız fırçaları da renklendirerek neşeli bir çalışma yapabilirsiniz. Fırçaların sap kısımlarına maskeleme bandı takarak şerit halinde boyayın. Maskeleme bandını iyice yapıştırırsanız boyanın diğer bölümlere bulaşmamasını sağlayabilirsiniz. Bazı şeritlerin üzerine beyaz ya da kırmızı noktacıklar koyun. Bu işlemi fırçanızın dip kısmını boyaya batırıp obje üzerine hafifçe dokundurarak yapabilirsiniz. Desenli bölümleri isterseniz elle, isterseniz kopya kağıdı kullanarak obje üzerine geçirip renklendirebilirsiniz. Boyama işlemi bittikten sonra kurutup verniklemeyi unutmayın. Tüm vernikleme işlemlerini açık havada ve maske kullanarak yapmayı ihmal etmeyin.9. Kekler böyle sunulmaktan mutlu!Birkaç renk kurdele ile sardığınız kekinizin üzerine, kalın beyaz kurdeleden büyük bir fiyonk atın. Bir de kırmızı ekose kurdeleden daha ufak bir fiyonk yapın. Üzerine birkaç renk çiçek de eklediniz mi kekinizin sadece damak zevkinize değil, göz zevkinize de hitap edeceğinden emin olabilirsiniz. 10. Şık bir pano hazırlayınKullanacağınız ortama hoş bir ambiyans katabilecek en önemli parçalardan biri pano. Bu iş için arzu ettiğiniz boyda kesilmiş bir strafora ihtiyacınız olacak. Bunları kırtasiye, nalbur ve yapı marketlerden bulabilirsiniz. Straforu kaplayacak büyüklükte bir poplin, keten ya da amerikan bezi benzeri kumaşı kesin ve üzerine, ufak bir motif işlenmiş kanaviçe parçası yapıştırın. Bir kaç çeşit renkli kurdeleyi ve kumaşı dikerek/yapıştırarak birleştirip minik bir cep oluşturun. Oluşturduğunuz cebin daha incesini hazırlayıp kalem gözü yapın.Bunları da pano üzerine ekleyin. Hobi marketten aldığımız bisküvi kalıbını boyayıp bir zarf üzerine yapıştırarak panoya ekledik. Siz daha fonksiyonel olabilecek bir başka detay ekleyebilirsiniz. Panonun üzerini süsledikten sonra iki taraftan kurdele geçirip yapıştırın. Kurdeleye bir iki düğme dikin. 11. Kırmızı kaktüse de yakışır!Hiç şüphe yok ki kırmızı en çok metali ve yeşil kaktüsleri sever. Siz de yaratmak istediğiniz atmosferin bir köşesinde kırmızı ve metal saksılara dikilmiş olan kaktüsleri yan yana kullanabilirsiniz. 12. Bu üçlüye dikkat!Kolayca yapacağınız bu üç parça, mutfağınızın atmosferini hareketlendirdiği gibi ince zevkinizi de yansıtacak. Bardağın üzerine akrilik beyaz boya ile gelişigüzel boyuna çizikler atın. Kırmızı akrilikle minik çiçekler boyayın. Üzerlerine noktacıklar koyun. Çalışmanızı kurutup, vernikleyin. Minik bir mutfak havlusu üzerine kurdele ve kumaşlardan keserek diktiğiniz şeridi sabitleyin. Ufak bir fotoblok üzerine mutfak havlusunu sıcak silikon yardımıyla yapıştırın. Kurdele ve kumaşlardan hazırladığınız şeritleri önceden yapıştırın. Bir de not defteri ve kalem gözü hazırladınız mı her şey tamam sayılır. Notluğunuzun etrafına geçireceğiniz kurdele hem havlu izlerini kapatacak, hem de asmanız için size yardımcı olacak.13. Desen çok önemliYapacağınız uygulamalarda çalışacağınız desen çok önemlidir. Eğer deseni elinizle çizemiyorsanız size önerimiz, sarı kopya kağıdını desen ile zemin arasına yerleştirin ve kağıt bant ile kaymamasını sağlayın. Desenin üzerinden ucu küt bir kurşun kalemle geçin. Böylece arzu ettiğiniz modeli artık rahatça uygulayabilirsiniz. Bu aralar kanaviçe desenleri ve çizgili çiçek desenleri moda. 14. Fıskiyeli suluk böyle daha güzel!Galvaniz sulağın üzerine akrilik boyalarla desen çalışın. Önce maskeleme bandını sulağın üstüne yapıştırarak alt bölümü kırmızıya boyayın. Kuruduktan sonra beyaz kontür boya ile desenleri ilave edin. Sap ve ağız kısımlarına puan yapın. Stencil (şablon) kullanarak desenleri oluşturun. Kurutup, vernikleyin.(Evim)

Eyvah, yaşlanıyorum!

Yıllar geçtikçe cildinizde meydana gelen kırışıklıklar herkes gibi sizin de canınızı sıkıyor değil mi? Yaşlanmayı geciktirmek için yapılması gerekenler...
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Coşkun Acay, cilt kırışıklıklarının nasıl oluştuğunu ve alınması gereken önlemleri anlattı!• Cilt kırışıklıkları nasıl oluşur?Deriye düzgünlüğünü, parlaklığını ve kıvamını veren maddelerin yaş ilerlemesi (Kronolojik yaşlanma) veya foto yaşlanma (Güneş etkisiyle hızlanmış yaşlanma) sonucunda azalması deri yaşlanmasının, dolaylı olarak kırışıklıkların nedenidir. Bu maddeler arasında deri temel maddesi; kollajen, elastin ve fibronektin sayılabilir. Deri yaşlanması sonucu deri incelir, azalan elastik lifler ve kollajen, deri yenilenme hızının yavaşlaması; kıvrımların ve kırışıklıkların oluşmasına ve deri elastikiyetinin kaybolmasına, deri yüzeyinin kabalaşmasına ve deri renginde düzensizliklere (Pigment değişimlerine, düzensiz pigment dağılımına) neden olur.• Kırışıklıkların oluşumundaki en önemli faktörler nelerdir?Güneş, foto yaşlanmanın ve kronolojik yaşlanmanın temel nedenleri arasındadır. Kronolojik yaşlanmayı etkileyen diğer nedenler şu şekilde sıralanabilir:1. Güneş ışığına maruz kalma oranı (Burada ani, aşırı kızaracak ve soyulacak düzeyde yanma sıklığı, solaryuma girme ve deri fototipi önemlidir. Deri fototipi beyaz tenliden, zenciye kadar olan 6 sınıflandırma içinde değerlendirilmektedir)2. Çöl gibi sert ve kuru iklim koşullarında yaşamak,3. Aktif veya pasif sigara içiciliği,4. Çevre ve hava kirliliği (Egzoz gazları, flor v.s.),5. Stres,6. Kalıtım,7. Beslenme yetersizliği veya dengesizliği,8. Pasif bir hayat yaşamak (Egzersiz yapmamak, sürekli kilo alıp vermek),9. Aşırı mimiklerle konuşmak, gülmek (Özellikle çatık kaş çizgisi ve göz çevresi kırışıklıklarını artırabilir)• Kırışıklıkların önüne geçilebilir mi?Kırışıklıkları geciktirmek mümkün olabilir mi? Yaşlanma durdurulabilir mi? İlk çağlardan beri bu sorulara yanıt aranmakta, kesin bir sonuca varılabildi mi? Tartışmasız hayır. Bu alanda en önemli görev koruyucu tıp alanındaki gelişmeler ile sağlanabilecek gibi görünüyor. Tıbbın birçok alanı, anti-aging (Yaşlanma karşıtı) gelişmelerle ilgileniyor, bu konuda önemli adımlar atılıyor. Deri, bireyin dış dünya ile direkt temasını sağladığından anti-aging çalışmalarının odağında yer alıyor. Yaşlanma bedenin tümünü ilgilendirdiğinden; yaşlanmayı etkileyen negatif unsurlardan uzak durmak, sağlıklı bir derinin, sağlıklı bir bedende bulunacağını düşünmek gerekiyor. Bu nedenle güneşten korunmak, temiz ve doğal bir ortamda yaşamak, stresi azaltacak ortamları paylaşmak, yaşlanmayı hızlandıran serbest radikallere karşı antioksidan kullanımı, vitaminleri (A,B,C ve E vitaminleri) ve mineralleri içeren yeterli ve dengeli beslenme, vücudun, dolayısıyla derinin oksijenden sonra, en önemli gereksinimi olan suyun yeteri kadar alınması kırışıklıkların önüne geçmek için alınabilecek önlemler arasında sayılabilir.• Önüne geçmek için kaç yaşından itibaren önlem almak gerekir?Yaşlanmayı ve kırışıklıkları geciktirmek için, çocukluktan itibaren önlem almak gereklidir. Güneş deri yaşlanmasının en önemli nedenlerinden biri olduğundan, güneşe maruz kalan vücut bölgelerinin, çocukluktan itibaren, uygun güneş koruyucularla korunması çok önemlidir. • Erken yaşlardan itibaren alınması gereken önlemler nelerdir?Deri yaşlanmasını artıran faktörlerden uzak kalmak, başarabildiğimiz ölçüde, daha önce bahsettiğim nedenleri hayatımızdan uzak tutmak çok önemli. Öncelikle güneşten korunmak, sigara içmemek, sigara içilen ortamlarda bulunmamak, çevremizde sigarasız ve toksik ortamların azalması için çaba harcamak (En azından evimizde, misafir dahi olsa sigara içilmemesini sağlamak ), stresi azaltmak (Dostlarla ve sevdiklerimizle zaman geçirmek, iş ve ev ortamımızı neşeli bir hale getirmek...), doğru beslenme, alkol ve kafein tüketimini azaltmak, bulduğumuz her fırsatta spor yapmak (Hiçbir şey yapmasak dahi, günde iki kez yarım saatlik yürüyüş yapmak), yeteri kadar su içmek (bu konuda kesin bir kanı yok ama 1.5- 2.5 litre su tüketimi gerekli) veya sulu meyveler yemek, yaşadığımız alandaki havayı nemlendirmek, zor da olsa gülmeyi ve konuşmayı bırakmadan bazı mimiklerimizi kontrol etmeyi öğrenmek. (Yüz egzersiz programlarıyla sağlanabilir). Güneşten koruyucuları yaz ve kış aylarında kullanmak, deri nemliliğini artıracak ve derideki nemin korunmasını sağlayacak serbest radikalleri deriden uzaklaştıracak, kollajen onarımını artıracak kozmetikleri uzmanına danışarak uygulamak temel önlemler arasında sayılabilir.• Geç yaşlarda alınan önlemler etkili olur mu?Genç yaşlarda alınan önlemler kadar etkili olmasa da, geç yaşlarda da önlem almak gereklidir. Sadece kırışıklıklar açısından değil, birçok deri kanserinin temel nedenleri arasında yer aldığından, güneşten korunma geç yaşlarda da önemini korumaktadır. Bu yaş grubunda; kimyasal peeling (Deri soyma) ve lazer resurfacing (Lazer ile deri yüzeyinin yenilenmesi) operasyonları görünümün düzelmesinde, kırışıklıkların azaltılmasında, tedavi edici ve ilerlemeyi önleyici yöntemler olarak ön plana çıkmaktadır.• Kırışıklıklar için kozmetik ürün seçerken nelere dikkat etmek gerekir?Kırışıklıkları azaltacak veya korunmayı sağlayacak kozmetik ürünlerde bulunması gereken temel unsurlar ve bazı kozmetik maddelerden kısaca aşağıda bahsedilmiştir, yine de doğru ürün, doğru yol gösterici ile seçilebilir. Deriyi nemlendirmek (İçeriğinde hyaluronik asit, fosfolipidler, yalancı safran (safflower seed oil), çuha çiçeği yağı, borage, gliserin bulunan kozmetikler), deri yüzeyini hafifçe soymak (salisilik asit, glikolik asit, laktik asit, jojoba, papain veya bromelain enzimleri içeren kozmetikler), serbest radikalleri engellemek, etkisizleştirmek (E ve C vitamini, üzüm çekirdeği ekstresi, yeşil çay, meyve ekstreleri, koenzim Q10 içeren kozmetikler), enflamasyonu (iltihabi yanıtı) azaltmak (çinko, allantoin, pantenol, arnica, bazı bitkiler, cucurma longa, anthemis nobilis, aloe vera içeren kozmetikler), kollajen onarımını artırmak (retinol, retinil palmitat, alfa hidroksi asitler, C vitamini ve aminoasit içeren kozmetikler) amacıyla üretilen kozmetikler doğru seçim olarak değerlendirilebilir. Çok sayıda kozmetik ürün kullanımı yerine, yaşa uygun, doğru kozmetik ve güneş koruyucu seçimi için, bu konuda eğitim almış kişilere danışmak önemlidir.

Bahar ve yaz gelinlerine

2005 yılından beri gerek özel abiye tasarımlarıyla gerekse özel gelinlik modelleriyle hizmet veren La Sposa bahar ve yaz gelinlerine, hayatlarının en muhteşem günü için en doğru gelinlik seçimi yapmalarında önemli tavsiyelerde bulunuyor.
İtalyan tasarımına değer veren ancak özellikle gelinlikte Türk dokunuşunu ile harmanlanmış özgün modeller sunan La Sposa, bahar ve yaz gelinleri için seçtiği gelinlik modellerinin düğün konsepti ve diğer tüm detaylarla uyumlu olması gerektiğini hatırlatıyor. Özellikle bir kır düğünü düşünüyorsanız bahar ve çiçek motifleriyle süslenmiş, uçuşan bir gelinlik modeli çok uygun olur. Kapalı bir mekanda ihtişamlı bir düğün gecesi düşünen gelinler için ise beyaz, krem rengi ve ışıltılı gelinlik modelleri tavsiye ediliyor.Bu günü mükemmel kılmak için unutulmaması gereken detaylardan biri de gelinliğiniz için seçeceğiniz aksesuarlar... La Sposa aksesuar seçimlerinizde de sizinle. Örneğin kır düğünü yapmak isteyen gelinlere gelin çiçeği, çiçekli tiaralar ile süslü gelin başı modelleri tavsiye ediyor.Hayatınızdaki en özel günlerden biri olan düğün gününüzü her ayrıntısıyla düşünen ve size tavsiyelerde bulunan La Sposa, uzun yıllar tekstil şirketlerinde çalışmış iki girişimci, Ece Ermeç ve Mine Ulus Turgutoğlu tarafından kuruldu. Tasarımlarını Ece Ermeç’in yaptığı "La Sposa"nın Türkiye’de üretilen gelinlik ve abiye modelleri, başta Dubai olmak üzere, Yunanistan, İsrail, Lübnan ve ABD’de satışa sunularak, müşterilerin beğenisini kazandı. Pek yakında Japonya’da da müşterilerin beğenisine sunulacak olan La Sposa, şıklığa ve zarafete önem veren her kadının, kendine uygun abiye ve gelinlik modelini bulabileceği, en özel günlerin doğru markası olarak hizmet vermektedir. Ece Ermeç hakkındaNotre Dame de Sion 1988 mezunu olan Ece Ermeç, Tekstil ve Pazarlama bölümünü ABD’de, sektörün en önde gelen kuruluşlarından birinin bursu ile bitirdi. Amerika’nın konusunda en iyi okullarından olan University of Maryland at College Park’ta tekstil tasarımı, tekstil kimyası ve pazarlama konusunda eğitim gördü. 1994–2004 yılları boyunca aktif olarak tekstil sektörünün ihracat tarafında yöneticilik konusunda tecrübe kazandıktan sonra 2004 yılında Gelecegin Gelini – La Sposa adlı markayı yarattı. Ece Ermeç gelinlik tasarımlarının yanı sıra 1994’ten beri takı tasarımcılığı da yapmaktadır.La Sposa Del Futuro, Vali Konağı CaddesiŞakayık Sokak, 62/3 NişantaşıTel: 0212 231 1687 – 0212 231 1657

24 Kasım 2012 Cumartesi

Erkeğin kalbine giden yol

Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer derler. İşte size sevginizi pekiştirecek ve fazla zamanınızı da almayacak pratik bir tarif...
ÇİLEKLİ TUTKU PANDİSPANYA İÇİN MALZEMELER: 4 Yumurta3 Kahve fincanı tozşeker3 Kahve fincanı un1 Paket kabartma tozuÜZERİ İÇİN: 1 Paket çilekli puding1 Paket çilekli Krem şanti1 Adet muz (isteğe bağlı)40 Gr.Bitter çikolata10-11 Adet orta boy gül yaprağıHazırlanışı: Oda sıcaklığındaki yumurta ve şekeri mixerle iyice çırpın. Ardından diğer malzemeleri ilave edip homojen bir hale gelinceye kadar mixerin yüksek ayarında çırpın. Daha sonra 24 cm çapında tabanına alüminyum folyo serilmiş tepsiye hamuru eşit olarak yayın. Fırınınızın kek pişirme ayarında üzeri hafif pembeleşinceye kadar pişirin. Hafif soğuduktan sonra folyoyu çıkarın. Keki enine 3 parçaya bölün. Pudingi üzerindeki pişirme önerisine göre pişirin. Ilıklaşınca keki servis tabağına alın üzerine pudingin bir bölümünü yayın. Dilimlenmiş muzları aralıklı olarak dizin. İsterseniz damla çikolata da serpiştirebilirsiniz. Diğer kek parçasını üzerine yerleştirin. Ve aynı işlemi uygulayın.Üç parçayı da bu şekilde tamamladıktan sonra artan pudingi pandispanyanın en üst kısmına eşit olarak yayın. Buzdolabında yarım saat dinlendirin. Bu arada yaprak çikolatalar için: Bitter çikolatayı benmari usulü eritin. Erimiş çikolatayı gül yapraklarının damarlı kısımlarına eşit bir şekilde yayın. Hepsi bittikten sonra buzlukta 15 dakika bekletin. Çikolatalar donduktan sonra yaprakları sap kısımlarından ayırıp çıkarın. Yaprak çikolataları servis zamanına kadar erimemesi için buzlukta muhafaza edin.Çilekli krem şantiyi 1 Subardağı süt ile çırpın. Pandispanyanın üzerine düzgün bir şekilde yayın. Üzerini mevsim meyveleri ile ve yaprak çikolatalar ile zevkinize göre süsleyebilirsiniz.Afiyet olsun.Hazırlayan: Sidelya Nur / Haber7

Riskli güzellik uygulamaları

Siyah noktalara peeling uygulamalı mı ya da alerjik ciltlere bitkisel kremler kullanmalı mı? Bu gibi soruların cevaplarını ancak bilinçli bir tüketiciyseniz verebilirsiniz. Çünkü cildimiz ve kullandığımız kozmetik ürünleri zaman zaman birbiriyle tamamen zıt olabiliyor.
İşte, asla bir araya getirmemeniz gereken ikililer...Güzellik dünyasının tüm sırları henüz tamamen çözülemediği için biz kadınlar bazen içinden çıkılmaz sorularla yüz yüze kalabiliyoruz. Örneğin maske peeling’in üzerine uygulanmalı önerileri, tamamen kişinin ve ciltlerin üründen elde ettikleri faydalara göre farklılıklar gösterebiliyor. Peki, neleri asla yapmamanız gerektiğini veya cildinizin hangi kombinasyonlara isyan edebileceğini tam olarak biliyor musunuz? Uzmanlardan hangi kozmetiklerin hangi durumlarda birbirlerinden hoşlanmadıklarını öğrendik.Peeling’le cilt temizliği mi? AslaSivilce sorunu yaşayan ciltleri strese sokmak doğru değil. Dengesi bozulduğu anda kendini dış etkenlere karşı koruması zorlaşır. Bunun dışında çoğunlukla yağlı bir yapıya sahip olduğundan, alkol içerikli tonik ya da peeling’ler bu tip ciltlerin zararlı etkilere karşı hassas ve savunmasız hale gelmesine neden olur.Bileşiminde pigment bulunan tüm ürünler, gözenekleri tıkar ve cildi enfeksiyonlara açık hale getirir. Uzmanlar, sivilce riski taşıyan yağlı ciltlerde ayrıca kapatıcı ve kalın fondötenlerin kullanımını da zararlı buluyor. Cilt kusurlarını kapatıyorlar ama gözenekleri kirletiyor ve siyah noktaların oluşumunu destekliyorlar.Alerjik ciltlere, bitkisel ürün kullanmayınCildimiz bazen dengesini tamamen yitirir. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Dolayısıyla sebebi olabileceğini düşündüğünüz seçenekleri göz önünde bulundurmanız gerekir. Doğal içerikli kremler çoğu zaman alerji riskleri taşıyabiliyor. Bu, stresli ciltlerin kesinlikle doğal kozmetikler kullanmayacağı anlamına gelmese de yol açabileceği riskleri göz önünde bulundurmakta her zaman fayda var.Eğer cildiniz hiç olmadığı kadar hassas hale gelmişse, o zaman hücre oluşumunu sağlayan ve cildi yenileyici etkisi bulunan AHA’lı ya da retinol içerikli kozmetiklerden uzak durmanız gerekiyor demektir. Alerjik ciltleri tetikleyen bir başka neden de alkalik veya alkol içerikli cilt temizleme ürünlerinin kullanımı... Güneşten korunmak için yağlı ürünler kullanmak da doğru değil. Ve yüksek doz vitaminler... A vitamini peeling, E vitamini de serbest radikallere zarar verici etkisi dolayısıyla alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor.Açık tenlilere güneş altında alkol yasakİşte, yaz aylarının en önemli sorusu: Güneşe çıkarken günlük cilt bakımı yapılmalı mı ya da sadece güneş kremi yeterli olur mu? Güneş bakımı, adına yakışır bir biçimde güneşe çıkarken cildin ihtiyacını karşılamak için yeterli... Her iki bakımın bir arada yapılması, cildin sadece daha fazla yağlanmasına neden oluyor. Ayrıca günlük bakım kremlerinde bulunan UV filtreleri uzun süreli güneşle temasta yeterli olmuyor.Tabii dermatologlar alkol ve bitki ekstreli kozmetiklere karşı da uyarıyor. Bu ürünler uzun vadede cildi boyayabiliyor. Ve alkol... İçtiğinizde cildin anti-oksidatif potansiyelini belirgin bir şekilde azaltarak, bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Bu olumsuz etki güneşle birlikte ikiye katlanıyor ve hücrelere zarar veriyor. Bu yüzden kendinize bir iyilik yapın ve güneşlenirken bol bol karışık meyve suyu için.Lekeli ciltlere, beyazlatıcı kullanırken dikkat!Güneş ve cilt beyazlatıcılar asla bir araya gelmemesi gereken ikililerden... Bu nahoş karşılaşma "postimflamatorik hiper pigmentasyon"a yani sadece cildin hassaslaşmasına değil, aynı zamanda yeni lekelenmelere de yol açıyor. Dermatologların bir uyarısı da beyazlatıcı kremlerle peeling ürünlerinin asla bir arada kullanılmaması yönünde...Mat ciltlere sık sık peeling yasakPeeling ürünleri cildin üst tabakasını alıyor ve böylelikle cildin pürüzsüz ve parlak görünmesini sağlıyor. Ama bu uygulamayı abartmamakta fayda var. Özellikle dermabrazyon (cilt yenileme işlemi) gibi güçlü bir uygulama sonrasında enzim peeling’i yaptırmak kesinlikle yanlış...Cilt sorunları, bir arada kullanılan bakım kremleri dolayısıyla da oluşabiliyor. Bu yüzden uzmanlar peeling ya da AHA’lı krem uygulamalarını akşamları yapmanın daha doğru olduğunu düşünüyor. Eğer bu tür bir uygulamanın ardından A ya da E vitaminli bir gece kremi kullanacak olarsanız yine cildinizi riske etmiş olursunuz. Karşılaşacağınız resim hafif bir güneş yanığından farklı olmayacaktır. Ciltte hafif peeling etkili meyve asitli (AHA) ürünlerin de güneş ya da solaryumla eşleştirilmesi sakıncalı. Sadece otobronzan ürünlerle kombine edilebilen peeling, rengin ciltte homojen bir şekilde dağılmasına yardımcı oluyor.Kelebek, Nilüfer Pazvantoğlu

Cinsellik hızlı yaşanabilir mi?

Partnerinizle cinselliği doya doya yaşayamadığınızı düşünüyorsanız, zamansızlığa değil, kendinize kızın. Cinsellik hızlı yaşandığında da zevkli olabilir. Ama öyle klasik tabiriyle, "tak fişi, bitir işi" cinsinden değil... Nasıl mı? Şöyle...
Siz yöntemini bildikten sonra eşinizle birlikte hem hızlı hem de mutlu bir cinsel yaşama sahip olabilirsiniz. Çocukların evden gitmesini uzun süre beklemeyi bir kenara bırakın ve kısa zamanda çok şey yaşamanın tadına varın.SEKSİ HİSSEDİNKendinizi 7 gün 24 saat seksi hissederseniz her şeyin kolaylaştığını göreceksiniz. Nasıl mı? Aynanın karşısına geçin ve kendinize bakın, vücudunuzda en çok beğendiğiniz yerlerinizi görün ve şöyle söyleyin; "Ne kadar güzel göğüslerim var ya da ne kadar güzel bir tenim var." İlk önce kendinizi seksi hissedin sonra da karşınızdakinin sizi seksi görmesini sağlayın. Gün boyunca kendinizi güzel ve çekici hissederseniz cinsel yaşama da farkında olmadan hazır olursunuz.HEYECANI KOVALAYINBirlikte olmak için sadece yatak odanızı değil farklı yerleri de tercih etmelisiniz. Riskli yerler heyecanı artırır ve çabuk olsa da burada yaşanan cinsellik yatak odasındaki cinsel yaşama benzemez. Bunun için fantezilerinizi gerçekleştirebilir, heyecanı kovalayabilirsiniz. DUYGUSALLIĞI YAKALAYINEğer cinsellik için çok fazla vakit harcayamayacaksanız o zaman ilk olarak duyguları harekete geçirmelisiniz. Bunun için öpüşmeleri uzun tutmalı ve ilk olarak eşinizle tensel temas kurmalısınız. Yan yana uzanıp, ellerinizi birbirinizin kalbinin üzerine koyabilir ve gülmeden bir süre bekleyerek duygusal olarak yakınlaşmayı sağlayabilirsiniz.HAYAL EDİNÖn sevişmenizin kısa sürmesinden şikâyet ediyorsanız kendinizi psikolojik olarak sevişmeye hazırlamanızda yarar var. Eğer yatağa girmeden önce eşinizle birlikte olduğunuz unutulmaz bir geceyi hayal eder ve gözünüzde canlandırırsanız zaten onunla birlikte olmak için hazırlanmış olursunuz. Bunun anlamı da yataktaki sıcak saatleri düşündüğünüz 2 dakikadır. TUTKUYU UYANDIRINEğer havanızdaysanız ve eşinizi istiyorsanız o zaman onu baştan çıkarmak için birçok yol var. Ona sarılabilir, elini tutabilir ya da seksi kıyafetlerle onu baştan çıkarabilirsiniz. Bu süreç ne kadar uzarsa cinsel hayatınız o kadar heyecanlanacaktır.YATAKTA AŞK VARBİRBİRİNİZİ MUTLU EDİN• Erkekler utangaç kadınlardan hoşlanmazlar bu nedenle yatağa girdiğinizde ışıkları kapattırma huyunuzdan vazgeçin. Erkekler fazla kilolarınızı sizin kadar takmazlar en azından cinsel yaşamda bunu umursamazlar.• Çocuklar duymasın diye dikkatli davranmanız aslında ilişkiye heyecan katabilir, böylece yakalanma heyecanı ile dürtüleriniz harekete geçecektir.• Cinsellik yatakta başlamaz bu nedenle eşinizi baştan çıkarmak için gün boyunca onun dikkatini çekmelisiniz. Böylece sizi her zamankinden daha fazla isteyecektir.

Dekupaj nasıl yapılır?

Evinizde ufak tefek kesim, onarım, ahşap eşyaların yapımı için amatör bir atölyeniz varsa, elektrikli tornavida ve matkabın ardından edinmeniz gereken en önemli aletlerden biri de daire ve dekupaj testerelerdir.
Dekupaj ve daire testere kullanmanın püf noktaları:Güvenliğinizi düşünün Elektrikli el aletlerinin kullanım talimatlarını dikkatlice okumadan, koruyucu baret, gözlük, kulak tıkacı, iş eldiveni, toz maskesi giymeden ve güvenli iş ortamı sağlamadan çalışmaya başlamayın. Çalışma ortamında ayaklar sağlam ve dengeli biçimde yere basmalıdır. Atölyenin gözdesiDekupaj testereyi özellikle ahşap plakalardan kavisli kesimler yapabilmek için edinmelisiniz. Keseceğiniz ahşabın kalınlığına göre testere bıçağınız da olmalı. Alet çalışmadığı zamanlar fişte bırakılmamalıdır. Yine elektrikle bağlantısı yokken talaş koruma bölmesini çıkartarak eldivenle bıçağını takmalısınız. Çalıştırmadan önce bıçağın iyi kavrandığını kontrol etmelisiniz. Üzerine aletinizde talaş koruma kapağı varsa takmalısınız. Kullandığınız aletin talaş emme özelliği varsa hortumunu elektrik süpürgesine takmayı unutmayın. Hazırlık yapınKeseceğiniz malzemeye göre kesim hızını ayarlayın. Keseceğiniz plakanın üzerine arzu ettiğiniz motifleri çizin. Plakayı çalışma tezgahına işkence denen aletlerle kesim esnasında oynamayacak şekilde sabitleyin. Keseceğiniz plaka üzerinde çivi gibi testere bıçağına zarar verecek nesneler bulunmamasına dikkat edin. Kullanırken• Elektronik tetiğe ne kadar basarsanız o kadar hızlı hareket ettiğini, • Kesme işleri için bir kesme tezgahının çok faydalı olduğunu, • İnce çelik, saç, plastik gibi değişik materyallerinin kesilmesi için farklı lamalar kullanmanız gerektiğini unutmayın. Dik açılı kesim yapmak içinDik açı yapacağınız bölümün karşı hattından dış bölüme doğru bir kavis yapın ve alt kısma doğru kesmeye devam edin. Aynı işlemi karşı hat için de tekrarlayın. Ya da matkap ile birkaç delik açıp testere ile kesmeye devam edin. Ya da testere ile daldırma işlemi yapın. Kesiminiz bittikten sonraTesterenin fişini prizden çekin. Toz siperliğini çıkartıp, testerenin bıçağını yerinden çıkartın. Toz ve talaş kalıntılarını temizleyin. Aletin bakımını ne kadar aksatmadan yaparsanız o denli uzun ömürlü ve verimli çalışacağını unutmayın. Daire testereAhşapta yapacağınız düz kesimler için daire testere kullanılır. Keseceğiniz mesafeyi cetvel üzerinde ayarlayın. Açılı kesebilmek için gereken ayarları yapın. Doğru hareket ettirebilmek için, her iki elinizle testereyi kavrayın ve ahşabın üzerine bastırarak kesin. Daire testere ile tam köşe kesilemez. Bu noktada dekupaj testeresinden yardım alın.

Genç kalmanın püf noktaları!

“A, C ve E gibi vitaminler, antioksidan etki gösterirerek serbest radikallerin hücrelere zarar vermesine engel olarak yaşlanmayı yavaşlatır. Ancak bu ürünlerin gereksiz yere veya fazla kullanımının da ters etkilerinin olabileceğini hatırlatmak gerekir.”
Yaşlanma sürecinde kalıtımın, çevresel faktörlerin ve yaşam şeklinin önemli yerleri vardır. Ancak çevresel faktörler ve yaşam şekli bu sürecin neredeyse %70’ini etkiliyor. Bu oldukça yüksek bir oran. Kalıtımsal özellikleri henüz kontrol edemediğimize göre çevresel faktörleri ve yaşam tarzını kontrol ederek genç kalmayı veya sağlıklı yaşlanmayı sağlamak mümkün olabilir. İşte buradaki en önemli kontrol basamaklarından birisi beslenme davranışıdır.Vitamin ve minerallerin rolü:Beslenmenin çeşitlendirilmesi, tek gıdaya yönelmemek gibi beslenme davranışları vitamin ve minerallerin yeterli alınabilmesi için önemlidir. Eğer bazı gıda grupları uzun süreli olarak tüketilmiyorsa, bu gıdaların içerdiği bazı vitamin ve mineraller yeterli alınmıyor demektir. Örneğin; süt ve süt ürünleri içinde yer alan peynir, yoğurt, ayran, dondurma, sütlü tatlılar gibi gıdaların hiçbiri uzun süredir tüketilmiyorsa kalsiyum minerali yönünden eksik besleniliyor demektir. Bu durumda kalsiyum yerine getirmesi gereken görevlerini yapamayacak ve metabolizmada bazı eksiklikler oluşacaktır.Araştırmalar bazı vitaminlerin yaşlanma sürecini yavaşlattığını ve yaşam kalitesini artırdığını gösteriyor. Antioksidan olarak adlandırdığımız bu öğeler hücrelere serbest radikallerin zarar vermesine engel olurlar. Her insanın vücudu ve her hücre serbest radikallerle karşı karşıya kalabilir ve bu maddeler hücrenin zarar görmesine neden olur. Bu durum hastalıklara yakalanma riskini artıracak ve erken yaşlanmaya sebep olacaktır. Bu nedenle gıdalarla yeterince antioksidan almak veya gıdalarla karşılanamadığı durumlarda destek ürünlerle eksiklikleri karşılamak yaşlanmaya ve hastalıklara karşı koruyucu olacaktır. Ancak bu ürünlerin gereksiz yere veya fazla kullanımının da ters etkilerinin olabileceğini hatırlatmak gerekir. Antioksidan etki gösteren vitaminlerin içinde A, C ve E vitaminleri yer alır.A vitamininin en iyi kaynakları süt, koyu yeşil yapraklı sebzeler, havuç, ıspanak sayılabilir. C vitamini ise en çok turunçgiller, çilek, brokoli, lahana, maydonoz ve birçok meyve ve sebzede bulunur.E vitamini kaynakları ise bitkisel yağlar, ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişlerdirAntioksidan ihtiyacını karşılamak için pratik olarak her gün 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Ancak bu sebze ve meyvelerin toplanmasından itibaren kısa süre içinde ve çiğ olarak tüketilmesi antioksidanların etkisinin azalmaması için gereklidir. Beslenmeyle birlikte bu gıdaları alırken aynı zamanda yaşam tarzı değişiklikleri de yapmak gerekiyor. Eğer sigara ve alkol kullanmaya devam ediyor, egzersizi hala hayatınızda bulundurmuyorsanız daha sağlıklı yaşlanmak için yeterince çaba göstermiyorsunuz demektir.Bazı hastalıklara karşı koruyucu olan gıda bileşenleri ve bunları içeren gıdalar;Fitoöstrojenler: Soya ürünleri, kurubaklagiller, çekirdekli üzümBeta karoten, Likopen: Domates, havuç, ıspanakKateşinler: Siyah ve yeşil çayGenç ve sağlıklı kalmak için beslenmenizde dikkat etmeniz gerekenler:• Hergün 5 porsiyon meyve ve sebze yiyin. Bunun bir kısmını taze ve çiğ olarak tüketin,• Günlük beslenmenizde daha az yağ kullanmak koşuluyla az miktarda badem, ceviz, fındık tüketin. Ancak aşırıya kaçmanız halinde kilo alabileceğinizi unutmayın,• Kızartılmış ve kavrulmuş gıdalardan uzak durun,• Günde 2-2,5 litre su tüketin,• Haftada 2 kez balık tüketmeye çalışın,• Rafine edilmiş gıdalar yerine tam tahıl ürünlerini tercih edin. Yani kurubaklagil, tam tahıllı ekmekler, kabuğu soyulmamış pirinç gibi.Milliyet

Sevgililer gününe özel ilişki analiziniz!

2012 yılında aşk hayatınız nasıl ilerleyecek? İşte Sevgililer Günü’ne özel astrolojik ilişki değerlendirmeniz...
KoçÖzgürlük arayışında olan Koçlar bu sene ilişkilerini gözden geçirecekler. Kendisini yenilemeyi başaranlar ilişkilerini de yenileyebilecekler.BoğaBu sene fırsatları kullanmayı başaracak olan Boğalar, yılın ikinci yarısında son derece romantik aşklar yaşayabilir ve ilişkilerini sürpriz bir biçimde geliştirebilirler. İkizlerBu sene sosyal hayatları hareketlenecek İkizler burçları, değişim rüzgârlarını kuvvetli bir şekilde hissedecekler. Girecekleri yeni çevreler yeni aşklar edinmelerini sağlayabilir. YengeçAşk potansiyeli yükselen Yengeçler bu sene, İlişkilerini sorgularken geçmişte yaşanan güzel olayları da hatırlayabilir ve böylece ilişkilerini tazeleyebilirler.AslanAslan’lar bu sene çıkacakları seyahatlerde çok etkileyici kişilerle karşılaşabilir ve sürpriz bir aşkın içinde kendilerini bulabilirler. BaşakBu sene, hayal güçleri tetiklenen Başaklar, olaylar karşısında yaratıcı potansiyellerini uyandırabilecekleri gibi, bütün endişelerini de açığa çıkarıp ilişkilerini zora sokabilirler.TeraziBu sene Teraziler aradığı aşkı bulacak ve mutluluğu doyasıya tadacak.AkrepBu sene içselleşen, Akreplerin, değişen arzularına hitap eden etkileyici kişilerle sürpriz aşklar yaşama ihtimalleri var.YayBu sene sürpriz aşklar yaşama potansiyelleri yüksek olan Yaylar, ilişkilerini ciddi boyutlara taşıyabilir ve beklenmedik yenilikler yapabilirler.OğlakYenilenmek ve güç arzusunun etkisi altında bulunan Oğlaklar, ilişkilerini çok başka boyutlara taşırken, karamsar ve kararsız olanların ilişkileri bitebilir.KovaBu sene yerlerinde duramayan Kovalar, yakın çevrelerinde bulunan kişilerden etkilenebilir ve kendilerini sıra dışı bir aşkın içinde bulabilirler. BalıkBu sene hayal güçleri yükselen Balıklar, son derece romantik ve çekici kişilerle karşılaşabilir sonunda ideallerindeki aşkı bulabilirler.

Mutluluk veren besinler

İçinde endorphin bulunan ve insanı mutlu eden besinler..
Çilek: C vitamini deposu olan çilek, önde gelen afrodizyaklar arasında yer alır. Çilek bütün salgı bezlerini çalıştırarak vücuda gençlik ve kuvvet kazandırır. Yüksek tansiyonu düşürür, damarları temizler. Kansere karşı korur, böbrekte kum ve taş oluşmasını önler.Muz: Kokusuyla bile mutluluk taşıyan tam bir Endorphin deposudur. Kendinizi, güçsüz ve sinirli mi hissediyorsunuz, hemen bir muz yiyin. Kalsiyum ve magnezyum içeren bu meyve strese karşı bire bir. Sinir hastalığı olanlar için her gün yemek arası saatlerde tüketilmesi gereken bir besindir.Üzüm: Kırmızı ve beyaz üzüm yiyen herkes gülücükler saçar. Üzümde yüzde 20 oranında diekt olarak kana karışan şeker vardır. Bedenen ve zihnen çalışanlar için iyi bir gıdadır. Üzümdeki bol demir kan yapar. Yüz ve boyuna taze üzüm suyu sürülüp 10 dk. sonra yıkanırsa cilde dirilik verir.Portakal: C ve B vitamini açısından zengin olan portakal, insana dinamizm veriyor. Portakal içindeki C vitamini ince ve kalın damarların yumuşak kalmasını sağlar. Vücuttaki direnci artırır. Grip ve nezle olunduğunda portakal suyu, şeker, şarap karıştırılır üzerine sıcak su katılır ve içilir. Kanın durulmasına ve temizlenmesine yardımcı olur. Hazmı kolaylaştırır. Portakal reçeli ise karaciğeri çalıştırır.Çikolata: Stresin bir numaralı düşmanı. Kendinizi kötü hissediyorsanız hemen bir parça çikolata yiyin. Flört etmek gibi bir şey. Bir kalem yemek yeterli, mutluluk hormonu “seratonin” anında beyinde dolaşıma çıkıyor. Çikolatanın içerdiği “penilatilmanın” insanı bulutlara çıkarıyor. Çikolatada, yeşil çay ve sebze meyvelerde bulunan “flavonoid” adlı madde bol miktarda vardır. Bu madde kanı sulandırıyor, kalp hastalıkları riskini azaltıyor. Çikolata kötü kolesterolün (LDL) okside olarak damar çeperine yapışmasını engelliyor. Tıpkı aspirin gibi kanda pıhtılaşmanın önüne geçiyor. Düzenli tüketenler arasında ölüm olayı yemeyenlere kıyasla yüzde 30 daha geç gerçekleşiyor.Dondurma: Çok yenirse şişmanlatıyor, az yenirse mutluluğa mutluluk katıyor. Dondurma yaşlanmayı önlüyor. 100 gr dondurma ortalama: 135mg kalsiyum 115mg fosfor* 100mg sodyum *160mg potasyum, 25 gr karbonhidrat bulunuyor. Amerika’da kişi başına 25 kg., Türkiye’de kişi başına 6 külah tüketiliyor. Sütten daha zengin bir besin maddesidir. A,C,D,E vitamini içerir. Çocukların sağlıklı büyümesi ve kemik erimesi sorunu olan kişiler için büyük önem taşıyor. Beslenme uzmanları dört mevsim tüketilmesini önermektedir.Makarna: Çok ağır soslarda yenilmediği sürece enerji veren ve mutlu eden besinler arasında yer alıyor. Hazmı kolaydır. Özellikle sadece salata ile birlikte yenirse şişimanlatmazEkmek: Buğday ekmeği de sıkıntıları unutturuyor.Fıstık: Yağ oranı yüksek ama yine de insanı mutlu ediyor. Roma İmparatorluğu’nda “Tanrı yiyeceği” olarak adlandırılan fıstığın kolesterolü düşürdüğü ve kalp krizi krizi riskini azalttığı bildirildi. Çocuklar ve sporcular daha fazla yiyebilir. Demir, bakır, selenyum, magnezyum, çinko, potasyum, fosfor gibi minerallerin doğal kaynağı olan bu çerez kalbimizin yanı sıra, beyin sinir sistemi, kas ve kemiklerimizin dostudur. Tuzsuz olanından hergün 10-15 adet yenilebilir.Susam: Dar gelirlilerin baş tacı olan simit mutluluğa giden yolda önemli bir yere sahiptir. Yağ ve protein içerir. Susamdan elde edilen tahin, bal ile karıştırılıp yenirse boğaz ağrısı ve bronşite iyi gelir.

23 Kasım 2012 Cuma

Erkek bebek annede depresyon yapıyor

Erkek ve kız bebeklerin doğumu sonrasında hangi farklılıklar oluşuyor?
Journal of Clinical Nursing‘in Şubat sayısında yer alan bir araştırmaya göre, erkek bebek sahibi olmak, kız bebeklere göre doğum sonrası depresyonunun daha şiddetli olmasına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden oluyor.Fransa’daki Nancy 2 Üniversitesi’nden Profesör Claude de Tychey’in başkanlığında yürütülen çalışmaya 181 kadının katıldığını ve katılımcılardan sadece üçte birinde doğum sonrası depresyonun görüldüğü belirtildi. Yapılan çalışmada, ayrıca doğum sonrası depresyon görülmeyen bayanlardan, erkek bebeği olanların yaşam kalitesinin kız bebeği olanlara göre daha düşük olduğu belirlendi. Profesör de Tychey, doğum sonrası depresyonun çok yaygın olduğu ve özellikle tedavi edilmediğinde çok tehlikeli olabileceği yönünde uyarıyor. Tychey, erkeklere daha çok değer verilen yerlerde ise, kız bebek dünyaya getiren annelerin doğum sonrası depresyonu daha şiddetli yaşadıklarını belirtiyor. Araştırmacılar, yapılan bu çalışmayla, erkek bebek sahibi annelerde doğum sonrası depresyonun daha fazla görüldüğünün belirlendiğini, ancak bunun nedenlerini bulmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.Bugün

Egzersiz yapanlar, dikkat!

Egzersiz yaparken uyguladığınız antrenman, açlık durumunuz, sıvı tüketiminiz ve genetik yapınız performansınızı olumsuz etkileyebiliyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada "Karbonhidrat tüketiminde kompleks, posa içeriği yüksek, vitamin mineral yönünden zengin olanlar (esmer ekmek, bulgur, pirinç, makarna, diğer tahıl ürünleri, kuru baklagiller, sebzeler, meyveler) tercih edilmelidir" denildi.Egzersiz yapanların bilinenin aksine fazla protein tüketmelerine ve aşırı yağ kısıtlamasına gereksinimleri olmadığı belirtilirken, gereksinimin üzerinde protein alımının kas kitlesinde bir artış sağlamayacağı kaydedildi.Sıvı tüketimini artırınVücuttaki sıvı kaybının egzersiz performansını azalttığı ifade edilen broşürde, bu nedenle egzersiz öncesi, sırası ve sonrasında sıvı kaybının artırılması gerektiğine işaret edildi.Ayrıca, spor performansını etkileyen ürünler (ergojenik yardımcılar, sporcu ürünleri, vitaminler, kreatin ginseng vb) hakkında iddia edilenlerin bazen sadece sporcuların boşuna para harcamasına neden olduğu ifade edilirken, "Spor performansını etkileyen ürünler kullanılmadan önce doktora ya da diyetisyene danışılmalıdır" denildi.Bakanlık egzersiz yapan vatandaşlara şu önerilerde bulundu:• Sıvı tüketimi için susamayı beklemeyin,• Besin çeşitliliğini artırın,• Özellikle sıcak havalarda sıvı tüketimini daha da artırın,• Egzersiz sırasında kaybedilen sıvının karşılanması amacıyla da belirli aralıklar (15- 20 dakikada 1 su bardağı kadar) su için,• Egzersiz öncesi, aşırı tok veya aç olunması performansı olumsuz etkiler. Egzersiz öncesi öğün, egzersizden 2-4 saat önce ve mideyi rahatsız etmeyecek şekilde yeterli sıvı, düşük yağ ve posa, yüksek karbonhidrat, orta düzey protein ve alışkın olunan yiyeceklerden oluşmalıdır,• Egzersiz yapan bireyler yeterli ve dengeli beslenmeyle tüm vitaminleri ve mineralleri alabilirler. Bu nedenle egzersiz yapan bireylerin ek olarak vitamin ve mineral kullanmalarına gerek yoktur.

Annelere çocuklarıyla iletişim rehberi

Anneler Günü tüm çocukları ve gençleri heyecanlandır. İşte size bu özel güne dargın girenler, birbirini daha iyi anlamanın yolunu arayanlar, keşkeleri düşünenler için annelerin kızları ve oğullarıyla, sağlıklı iletişimine katkıda bulunacak bir rehber...
Acıbadem Sağlık Grubu Bağdat Caddesi Tıp Merkezi’nden Psikolog Ayşegül Topçu Aydın ve International Hospital’dan Psikolog Ferahim Yeşilyurt, anneler ve kızları, anneler ve oğulları arasındaki iletişim sorunlarını ve çözüm yollarını anlattı.ANNELER VE KIZLARI REHBERİ: Anne ve kız arasında en çok yaşanan iletişim sorunları nelerdir?Anne kız arasındaki mesafe ergenlik boyunca değişikliklere uğrar. Bazen yakınlaşma, bazen de uzaklaşmalar görülür. Burada önemli olan annenin kızına baskı yapmamasıdır. Kendisine yakın olmaya zorlanan genç gibi, uzakta tutulan genç de sorunlar yaşayabilir. Genç bir yandan annesi gibi olmak isterken bir yandan da annesine benzememeye çalışabilir.Anneler kızlarıyla en çok hangi konularda çatışıyor, neler bekliyor? Odasını toplamaması, eve geldiğinde yemeğe yardım etmemesi. Uzun süre internette kalmak, oyun oynamak. Ders sorumluluğunu üzerine almak istemeyebiliyor. Anne ve geliş gidip saatleri konusunda katı kurallar koyuyor, genç uymak istemiyor. ? Gencin seçtiği kıyafetler annelerin engeline takılabiliyor. Gençler ergenlik dönemlerinde saç ve giyimleri konusundaki eleştirileri dinlemeyip aksini uygulayabiliyor. Uzun uzun telefonda konuşması annesiyle çatışma yaşamasına neden oluyor. Arkadaş seçiminin annesi tarafından onaylanmaması ve hoşnutsuzluğun açıkça ifadesi rahatsızlık yaratıyor. Anne ve kız arasındaki iletişimde neler yapılmalı, nelerden kaçınmalı? İki taraf da birbirinin sevgisinden emin olmalı. Suçlayıcı bir tavırla iletişim kurmaktan kaçınılmalı, aşırı kontrolcü tavırlarla kızına yaklaşmamaya özen göstermeli. Anne kızına sorunlarında yanında olduğunu gösterirken, bir arkadaş gibi değil anne olduğunu hissettirerek davranmalı. Anne kızına karşı iyi bir dinleyici olmalı. Kızlar anneleriyle yaşadıkları olumsuzlukları ve onlardan gelen eleştirileri kişisel almayarak ılımlı olmaya çalışmalı. Annenin kızına iyi bir rol modeli olması, gelecekte kızının cinsel kimliğini, rolünü etkileyeceğinden bu konuda dikkatli olunmalı. Anne hep kaygılı ve korkularla dolu olarak kızına yaklaşırsa, kızının gelecekteki hayatı da olumsuz etkilenecektir. Annenin çatışmalı durumun farkına varması ve duygularının da farkında olması lazım. Sorun çözümünde hep şimdi ve burada ne olduğu tartışılmalı, geçmişteki sorunların üzerinde durulmamalı. Sabırlı olmak, ruhsal ve duygusal bağlılığı artırmak gerekir. Küçük adımlar atmak, değişiklikleri bir anda yapmamak büyük önem taşıyor. Anne kız ilişkisinde daha fazla konuşma var, çok detay işin içine girdiğinden çatışma oluyor. Bu nedenle duygular iyi tahlil edildikten sonra çok gerekli ve önemli bulunan konular konuşulmalı. ANNELER VE OĞULLARI REHBERİ:Anne ve oğul arasında en çok yaşanan iletişim sorunları nelerdir?Ataerkil aile düzeninde erkek çocuk beklentisi olduğundan, bebeklikten ergenlik çağına göre kızlara nazaran fazla ilgi görüyorlar. Bu nedenle anne oğlunu, eşi gibi görüp davranmamalı, onun bir ergen olduğunu unutmamalıdır. Annenin oğluyla ilişkisinde mesafe olmalı ama bu mesafe kopukluğa da yol açmamalı. Annenin oğluyla ilişkisinde kaygılarını kontrol edebilmesi önemli. Ayrıca erkekler de tıpkı kızlar gibi annelerinden öğüt beklerler. Bu nedenle anne gerektiğinde bu öğütleri verebilmeli. Suçlayıp aşağılamak, gencin özgüvenini olumsuz etkileyeceğinden, gence kendi fikirlerini empoze etmek yerine, dinlemeyi anlamayı ve düşünmeyi öğretecek şekilde davranmalı. Anne ile oğlunun çok yakın olması, gelecekte annenin çocuğunu başka bir kızla paylaşmakta sorun yaşamasına neden olabiliyor. Bazı anneler oğlunun büyüdüğünü görmekte zorlanabiliyor. Ona hala bir bebekmiş gibi davranabiliyor.Anneler oğullarıyla en çok hangi konuda çatışıyor? Neler bekliyor? Odasının dağınık olması Yemek yememesi Kıyafetlerini kirletmesi ya da ütüsünü bozması Ders çalışmaması Arkadaş seçiminin eleştirilmesi Eve geliş gidiş saatlerinin düzensizliği Bilgisayar başında uzun saatler geçirmek Anne ve oğul arasındaki iyi iletişimde neler yapmalı, nelerden kaçınmalı? Oğlunuzun büyümesine izin verin: Türk aile yapısında erkek çocuklara sorumluluk verilmemesi, gelecekteki yaşamlarında da sorunlara yol açıyor. Büyüyebilmesi için en azından kendisi ile ilgili sorumlulukları alabilmesi gerekir. Kendinizle kıyaslamayın: Kıyaslamak oğlunuzun kendisini mutsuz ve yetersiz hissetmesine neden olur. Bunun yerine annenin oğlundaki farklılıkları görüp, bu yönleri geliştirmesine yardımcı olması gerekir. Arkadaşça yaklaşan anne olun: Genç erkeklere ‘arkadaş’ gibi davranmak yerine, annesi olduğunuzu, daima ona destek vereceğinizi hissettirin. Çünkü onun anneye ihtiyacı var. Onlarla inatlaşmaktan kaçının: Ergenlik çağında erkekliklerini ispatlamak amacıyla anneyle çatışmaya girmek, sık görülen bir durumdur. Genç erkekler bu dönemde annelerinin desteğini isterler. Bu dönemde onlarla inatlaşmak, aşırı ve mantıksız yasaklarda diretmek inatlaşmalarına yol açar. İnatlaşmak da evden kaçma, okulu bırakma gibi sonuçlar doğurur. Yeterli zaman ayırın dinleyin: Çatışmalı ergenlik döneminde oğlunuzla iletişimi bırakmayın. Arkadaşlarını küçümseyip ‘saçını beğenmedim, o çocuk tembel, onunla niye arkadaşlık ediyorsun’ gibi cümleler kurarak yaklaşmayın. Bu tür yaklaşımların çocuğunuzu sizden uzaklaştıracak davranışlar olduğunu unutmayın.