30 Haziran 2012 Cumartesi

Sisley Elbise Modelleri 2012 - 2013

Sisley mağazalarında bayanları birbirinden güzel yeni sezon elbiseler bekliyor! Renkleri ve desenleriyle çok beğenilen bu ürünleri sadece yasaracar.com farkıyla görmektesiniz..

Sisley Elbiseler


sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012




sisley elbise 2012

sisley elbise 2012



21 Haziran 2012 Perşembe

İzmirli Lösemi Hastası Gamze

İzmirli bir banka çalışanı olan Gamze Akbaşı’ın lösemi hastalığıı yenebilmesi için acilen ilik nakli olması gerekiyor. 28 yaşında olan ve 3 yaşında bir çocuk sahibi Gamze akbaş oğlu Atakan’ı çok özlediğini söylüyor. Yakınları uygun ilik için kendilerini adarken, Gamze Akbaş’ın en çok ihtiyaç duyduğu şey moral.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hematoloji Servisi Onkoloji Bölümü’nde yatan Gamze Akbaş’ın önümüzdeki 3 aylık kritik süreci umut ve moral dolu geçirmesi gerekiyor. Akbaş’ın vücudu kemoterapiye yanıt verdikten sonra uygun donör bulunursa ilik nakli yapılacak. Böylece Gamze Akbaş, hastaneye gitmek için evden ayrılırken, “Kursa gidiyorum, merak etme döneceğim” dediği oğlu Atakan başta olmak üzere sevdikleriyle mutlu günlerine yeniden kavuşacak.
Herkes şifa bulsun
Akbaş’ın babası İbrahim Canseven, pek çok ünlünün Twitter’da kızının durumunu yazmasının, Facebook’ta 8 bine yaklaşan kişinin “Seninleyiz Gamze” adlı grupta birleşmesinin ve onlarca insanın hastaneyeziyarete gelmesinin kendilerini çok duygulandırdığını söyledi.
Canseven, “Belki kızım sayesinde başka hastalar da yeni donörlerle şifa bulacak. Bir yandan üzülüyoruz ama sevindiren bir olay da aynı şeyin başka hastalar üzerinde etki yaparak donörlerin sayısını artırmak” dedi. İbrahim Canseven, kızı Gamze’yi sahiplenen herkese teşekkür ettiklerini belirterek, “Müthiş bir sahiplenme oldu. Biz bile inanamadık. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok büyük destek aldık. Bunları kim iletiyorsa çok teşekkür ederiz” dedi.
Günlerle yarışıyoruz
Hastalık sürecinin bundan 1.5 yıl önce başladığını kaydeden Canseven, “Hayat dolu, canlı bir kızımız vardı. Sağlığına, oğluna yeniden kavuşacağına inanıyoruz. İnşallah kızım eski güzel günlerine, neşeli günlerine dönecek. Her şeyimizi kızımız üzerine odakladık. Şimdi günlerle yarışıyoruz” diye konuştu.
Hala Münevver Toyal, “Gamze hayata küsmüş durumda. ‘Hala bunlar sanki bir masal, inanamıyorum. Acaba bunlar sadece bir haber olarak mı kalacak, yoksa devamı gelecek mi’ diye soruyor. Bir haber olarak kalmak istemiyor. Sağlığına kavuşup oğluna gitmek istiyor” dedi.
Toyal, Gamze Akbaş’ın hastaneye gelirken oğlu Atakan’dan nasıl ayrıldığını da şöyle anlattı: “Daha önce İstanbul’a eğitime gitmişti. Bu sefer uzun süreli ayrılık olacağı için başka bir çare bulamadı, ‘Ben yine kursa gidiyorum anneciğim’ dedi. Sürekli telefonla konuşuyorlar, ‘Anne ne zaman geleceksin, anne bana masal anlat’ diyor. Gamze her akşam telefonu eline alıp oğluna masal anlatıyor. Sanki yanındaymış gibi.”
Gamze’nin en büyük moralinin anneler başta olmak üzere binlerce insanın verdiği destek olduğunu bildiren hala Toyal, “Bu destekler önce küçük bir nehir, çay gibiydi, sonra çığ gibi büyüdü, şimdi dağlar kadar oldu. Hepimiz şoktayız. Biz yazıları okuduğumuzda, ‘Bunlar gerçek mi, bizim için mi yapılıyor’ dendi. Çok etkisi oldu. Gamze, ‘Acaba hala gerçekten bir mucize olacak mı’ diye bana soruyor. Biz de bu mucizenin olacağına inanıyoruz” deya konuştu.
GÜÇLER UMUDA BİRLEŞTİ
Annelerin sosyal paylaşım sitesi olan Nurturia üyelerinden İnci Girgin de Gamze Akbaş’ı ziyarete geldi. Gamze’nin penceresi önünde el sallayarak moral veren Girgin, başlattıkları destek kampanyasını şu sözlerle anlattı:
“Bir sabah uyandık. Gamze’nin iliğe ihtiyacı olduğunu öğrendik. Onunla hiç tanışmamıştım. Arkadaş bile değildik ama hepimiz anneyiz, hepimizin çocuğu var. Bugün Gamze’ye, yarın bana. Birkaç anne aramızda konuşurken kısa sürede binlerce kişi olduk. Gece Twitter’dan ünlüleri, sosyal medyayı bombardımana tutuyoruz. Tek isteğimiz Gamze için bir tüp kan. Umarım faydamız olur. Ben umutluyum. Çünkü o kadar çok anne bir araya geldik ki. Her gün şuraya sürekli anneler gelip el sallıyorlar, öpücükler gönderiyorlar. Kesinlikle uygun kişiyi bulacağız.”
İnci Girgin, Gamze Akbaş’a da seslenerek, “Seni çok seviyorum. Sen de yay burcusun, ben de… Önümüzdeki yıl doğumgünümüzü aynı gün beraber kutlayacağız” dedi.
İzmir’de 3 yaşındaki oğlu Atakan’a yazdığı mektupla tüm Türkiye’nin kalbini titreten, lösemi hastası 29 yaşındaki Gamze Akbaş’a kemik iliği donörü olmak isteyenler kan merkezlerine akın etti.

Normalde ayda 3- 4 kişinin başvurduğu merkeze bir günde 150’yi aşkın kişi kemik iliği donörü olmak için başvurdu. Ege Üniversitesi Kan Merkezi Müdürü ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Aydınok, “Sadece Gamze değil onun 3 yaşındaki çocuğunun yaşındaki başka çocuklar da ilik bekliyor. Gamze için bağışlanan kan, başkaları için umut olabilir. Bağışçılar bunun bilinciyle bize gelsin” dedi.İki yıl önce yakalandığı lösemi hastalığının kendinden yapılan kök hücre nakline rağmen tekrarlamasıyla yeniden hastaneye yatan ve ilik nakli için akraba ve kan bankalarından donör arama çalışmaları süren Gamze Akbaş’ın uygun iliği bulmasına yardımcı olmak isteyenler, kan merkezlerine akın etti. Gencinden yaşlısına birçok İzmirli, kemik iliği bağışı için kan alabilen Ege Üniversitesi (EÜ) Kan Merkezi’nin yolunu tuttu. Normalde ayda 3-4 kişinin başvurduğu merkeze bir günde 150’yi aşkın kişi kemik iliği donörü olmak için başvurdu. Türkiye’de kök hücre bağışı konusunda yetkili iki üniversite hastanesi olan İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi ve Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi’nde de yoğunluğun çok daha fazla olduğu belirtildi. Ancak bu kadar kişinin bağış talebini karşılayabilmek için ise Sağlık Bakanlığı’nın altyapıyı güçlendirmesi gerektiğine dikkat çekildi.
DONÖR OLMAK İSTEYEN KARARLI DURMALI
Konuyla ilgili DHA’nın sorularını yanıtlayan Ege Üniversitesi Kan Merkezi Müdürü ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Aydınok, Gamze Akbaş’ın durumunun bağışçıların artması için önemli bir temel oluşturduğunu belirtirken bazı uyarılarda bulundu. Belirgin bir artış olduğunu ve form dolduranların önemli bir kısmının kök hücre bağışçıları olduğunu aktaran Prof. Dr. Aydınok, düzenli ve altyapısı düzgün bir havuz oluşturulması için bu katkıların önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Aydınok, “Sadece Gamze değil onun 3 yaşındaki çocuğunun yaşındaki başka çocuklar da ilik bekliyor. Gamze için bağışlanan kan bir kaç yıl sonra başkası için umut olabilir. Bağışçılar bunun bilinciyle bize gelsinler” dedi. Prof. Dr. Aydınok ayrıca, bugün duygusallıkla karar vermiş vatandaşların kararlılıklarını uzun süre sürdürmeleri gerektiğini de sözlerine ekledi.
İŞ ARKADAŞLARI DA KOŞTU
Bağışa kızı Pınar Hacıömeroğlu ile birlikte gelen emekli resim öğretmeni Selma Yılmaz, durumu televizyondan öğrendiklerini belirterek, “Onun anne olması ve çocuğuna yazdığı mektup beni çok etkiledi. Sadece onun için değil tüm insanlara katkımız olsun diye geldik. Duyarlı olmak gerektiğini düşünüyorum. Bugün Gamze için geçerli olan yarın bizler için de geçerli olabilir” dedi.
Mimarlık öğrencisi Pınar Hacıömeroğlu ise “Bir kişinin hayatını kurtarmak çok önemli bir şey. Okulumda da sosyal sorumluluk projesi olarak bu konuda birşeyler yapmak istiyorum” dedi.
Gamze ve eşi Emrah Akbaş’ın da iş arkadaşlarının bağışçı olmak için sıraya girdiği merkeze gelen öğrenci Özge Özemer ise ilik nakli ile ilgili internette yazılanlardan sonra bilgi sahibi olduğunu ve birçok kişi için donör olmak istediğini dile getirdi.
İLİK DONÖRÜ NASIL OLUNUR?
18- 50 yaş aralığındaki sağlığı müsait olan herkes kemik iliği bankasına gidip başvuru formu doldurabilir. Bir tüp kan verenler bulaşıcı hastalık testinden geçiriliyor. Hastalık taşımıyorsa bankaya kaydediliyor. Gönüllü vericinin kayıtları bilgisayara işleniyor. Kemik iliğine ihtiyaç duyan hastalarla uyum sağlarsa daha ileri tetkik için çağrılıyor. Uygun bulunan vericinin kanı bir kolundan alınıp çihazdan geçirildikten sonra diğer kolundan geri veriliyor. Bu işlem sırasında elde edilen kemik iliği hastaya veriliyor. Kemik iliği için ikinci bir yöntem de anestezi altında vericinin leğen kemiğinden özel iğneler aracılığı ile kemik iliği alınıyor. Operasyon ve dikiş gerektirmiyor ve hiç acımıyor. Kemik iliği vericisi ertesi gün işine dönüyor.
BAŞVURULABİLECEK MERKEZLER
Ankara’dan ilik donörü olmak isteyenler: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İbni Sina Hastanesi, Akrabalık Dışı Kemik İliği ve Kordon Kanı Bankası Tel:(312) 508 24 44
İstanbul’dan ilik donörü isteyenler: Çapa Tıp Fakültesi İlik ve Doku Nakli Merkezi
İzmir’den ilik donörü olmak isteyenler: Ege Üniversitesi Kan Merkezi irtibat no: 390 40 29 Randevu alarak gidiliyor.
Konya’dan ilik donörü olmak isteyenler: Selçuk Üniversitesi Meram Kan Merkezi
Antalya’dan ilik donörü olmak isteyenler: Akdeniz Üniversitesi Kan Merkezi

Hayat Romantik Komedi Değil

Bridget Jones, Vıvian Ward, Carrie Bradshaw, Mary, Lucy Whitnnore… Bu isimler size de tanıdık geldi mi?
Ne de olsa, hepimiz Bridget’iz, hepimiz Carrie’yiz; bir dönem Mary olmuştuk, bir dönemse Lucy…
Ah şu romantik komediler! Bize neler ettiklerinin farkında değiller.
En sevdiğiniz filmleri düşünün. Aralarında romantik komedilerin ne kadar çok olduğuna belki kendiniz bile şaşıracaksınız. En çok izlediğimiz şeyler, en aptalca bulduklarımız olabiliyor kimi zaman. Romantik komediler, çoğu erkek için basit bir aklın eğlence biçimi olabilir ama bugün pek çok kadının, romantik komedi fanatiği olduğu da bir gerçek!
Modern peri masalları bizi olumsuz etkiliyor, yanlış yönlendiriyor. Evet, bu kısa yolculukta gülüyor, eğleniyor umutla doluyoruz. Fakat, peki, amma velakin 110 dakikanın ardından, eve gelip de haberleri açtığımızda ne görüyoruz?
Terör nedeniyle ölen askerler, borsanın yükselişi, kadına şiddet, memura yapılan minicik maaş zammı… Eee iyi de, bunlar erkek tipi aksiyon filmleri! Kapattık gitti…
Sonuçta, kadınlar romantizmi sever. Aksiyon seveni de, korku seveni de döner dolaşır romantik komediye bir şekilde bağlanır. İstediğiniz kadar inkâr edin, özümüzde var. Kadın olmanın detayı… En ufak bir şeye gözümüzün dolması, olur olmaz zamanda ince hareketler beklemek, istemiyor gibi yapmak ama hep umut etmek…

Güzellik Neden Önemli?

Hemen, içinde aynanın olmadığı bir yer düşünün. Çok zor değil mi? Banyolarda elbette ayna var. Arabalarda, mağazalarda, spor salonlarında, süpermarketlerde, otel lobilerinde, barlarda, metrolarda, cüzdanlarda, yatak odasının duvarlarında ve yatak odasının tavanlarında da öyle.
Aslında kendi görüntünüzü aynadaki aksiniz aracılığıyla yargılama olasılığınızı ortadan kaldırmak için ya bir hücrede ya da tek koltuklu bir denizaltında yaşıyor olmanız gerekir.
Bunun yanı sıra, sürekli kendi bakışınızla yargılandığında, yüzünüz ve bedeniniz genellikle başkalarının gözlerinin (ve belki de ıslıklarının) hedefi haline gelir. Böyle sürekli bir inceleme altında bulunmak haksızlık gibi görünse de, güzel insanların çekicilikten uzak kişilere göre daha fazla avantajlarının bulunduğu gerçeği değişmemektedir.
Biliyoruz, bunlar kulağa acı geliyor, ama şu açıdan bir değerlendirin:
• Keskin bir zekâ, iletişim becerileri, iyi ahlaki özellikler hep fiziksel olarak güzel insanlarla ilişkilendirilir.
• Güzel insanların daha mutlu evlilikleri ve daha kazançlı işleri olduğuna inanılır, işe alınma, daha yüksek maaş alma ve kısa sürede terfi etme olasılıkları daha yüksektir.
• İyi görünümlü kişilerin daha çabuk evlenme, bunun yanı sıra daha fazla parası ve daha yüksek sosyal statüsü olan eşlerle evlilik yapma şansları daha fazladır.
• Güzel bebeklerin daha büyük bir anne şefkatiyle ödüllendirildiği görülmektedir.
Dünyada yalnızca insanlar ve büyük maymunlar, aynada kendini tanıyabilir. Kendinizi aynada tanımanız, bu eleştirmeyi yapmak için kendinize dair bir algınızın, zihinsel imgenizin olduğu anlamına gelir. Bu da elbette zihinsel imgenin nereden geldiği sorusunu doğurur.
Benlik duygumuzu başkalarının yüzlerini kendimizinkinin üzerine koyup bir şekilde aradaki farkları duyumsayarak mı oluşturuyoruz? Kendi güzelliğimizi, bizden çok daha güzel bir insanla zaman geçirdikten sonra değerlendirmemiz istediğinde, verdiğimiz puanların gözle görülür biçimde düşmesinin nedeni budur belki.

Güzellik Çok Ciddi Bir İştir

Güzellik endüstrisi, en çok para harcadığımız alanlardan biri (bize bir sürü şey satıyor). Kozmetik şirketleri, estetik ameliyatlar var. Dergilere kapak olan, reklamlara, reality showlara çıkan top modeller var. Moda ve kilomuz konusunda takıntılıyız. Olmadık yerlerinizde münasebetsiz sivilceler çılanca sinir oluyoruz. Vücudumuzu çalıştırmak için egzersiz yapıyoruz, yüzümüzü temizliyoruz, inatçı saçlarımızı jöleliyoruz, göğüslerimizi dik göstermek ve karnımızı içeri çekmek için pahalı iç çamaşırları alıyoruz,
Burada güzelliğin dış görünüşten çok daha fazlası olduğundan söz ediyoruz. Güzellik kendinizi nasıl hissettiğiniz ve hayatınızı nasıl tanımladığınızla da ilişkilidir. Birbiriyle iç içe geçmiş bu üç unsur – görüntü, his ve durum – hayatımızın temel hedefi olduğuna inandığımız şeyi oluşturur: Günü yaşamanın inceliğini ve güzelliğini takdir etmenizi sağlayan sağlık, enerji ve güçlü bir özgüvene sahip olduğunuz, ayrıca hayattaki amacınızı bildiğiniz ve başkalarının da aynı şeyi yapmalarına yardımcı olarak bu hedefi yaydığınız için kendinizi iyi hissedersiniz.
Güzellik Sırları hepimizin güzellik konusunda otomatik düşünceler ve algılarla yönlendirildiğimiz gerçeğini ele almaktadır. Bu fikirlerin pek çoğu binlerce yıl öncesinden bugüne gelmiş ve insan davranışının temelini oluşturmuştur. Bu otomatik dürtülerin bazılarının üstesinden gelmek özellikle zordur.
Bu nedenle, güzellik çok ciddi bir iştir; neredeyse türlerin hayatta kalması kadar önemlidir. Türlerin hayatta kalmasını (genlerinizi bir sonraki kuşağa aktarabilecek kadar uzun yaşamak) düşünürsek, denklemin hayatta kalma bölümünü vurgulamak doğaldır. Ancak hayatta kalmak ile üreme arasında bir seçim yapmak söz konusu olduğunda, üreme genellikle kazanır. (Bir eş için ölümüne kavga eden erkek ayıları düşünün.)
Girdiğiniz riski düşünürsek, ilginizin hedefinin (şahane karın kasları olan o adamın) onu cezbetmek için sarf ettiğiniz çabalara değeceğinden emin olmanız en iyisidir. Ancak bundan nasıl emin olabilirsiniz? Neyse ki maden detektörü kullanan ve şans ile büyük tesadüfleri amatörlere bırakan bir define avcısı gibi, siz de kendi profesyonel güzellik detektörlerinizle tam donanımlı hale gelirsiniz.

Kozmetiğin Güzellik İçin Değeri?

Mısır Kraliçesi Kleopatra binlerce yıldır bunun öncüsü oldu. Gözlerin etrafında biraz yeşil bakır ve siyah sürme, yanaklarda ve dudaklarda biraz kırmızı demir; Madonna onun yanında hiç kalırdı. O zamandan beri 12 yaşından büyük birçok kadın (ve bazı erkekler) kırışıkları gizlemek, genç görünmek ve karşı cinsi çekmek için makyaj sanatının inceliklerini uyguladılar.
Eski kozmetikler kurşun, arsenik ve cıva gibi toksik maddelerden yapılıyordu; bunlar uzun süre kullanıldığında cildi yiyip bitiriyordu. Daha güvenli kozmetikler son 200 yıldır kullanılıyor. Yine de kurşun gibi toksinler makyaj malzemelerinde görülmeye devam ediyor.
FDA kozmetik endüstrisini denetlese de, bu kontrolün tasması çok sıkı değil. Krem ve kozmetiklerin çoğu pek çok bileşen içeriyor ve bu bileşenlerin herhangi biri bir tür alerjik tepki olan dermatite neden olabilir.
En büyük suçlu kokular, ama kimyasallar (p-fenilenediamin ve gliseril monotioglikolat gibi), UV koruyucu kremleri, reçineler ve tırnak akrilatlar da birçok alerjik tepkiye yol açar.
Eğer bir alerjik tepkiden rahatsızsanız, bunun nedenini belirleyecek bir test uygulaması için dermatoloğa ya da alerji uzmanına başvurmalısınız.
Farkında olunması gereken bazı tehlikeler şunlardır:
• Orta Doğu, Asya ve Afrika’da sürme hâlâ eyeliner yerine kullanılmaktadır. Bu ürünlerin yarısından çoğu kurşun içerir. Bunları kullanan kişilerin vücudunda kurşun seviyesinin yüksek olduğu görülmüştür; bu da sinirlere zarar verebilmektedir. Yakın zamanda Çin’de üretilen rujlarda da kurşun bulunmuştur.
• Pudralar yüzün rengini güzelleştirir ve aynı zamanda yağı emer. Bunlar talktan (magnezyum silikat) ya da magnezyum karbonat (tebeşir) eklenmiş çinko stearattan yapılır. Solunan talk ve titanyum dioksit bazı bilim adamları tarafından kansere kadar gidebileceğine inanılan akciğer hasarlarına yol açtığından, talk içeren pudralardan uzak durmak iyi bir fikirdir.
Sektör, “yeşil” kozmetikler yaratarak buna tepki vermeye başlamaktadır. Kadife pürüzsüzlüğünde^ mısır nişastasından yapılan pudra, akciğerleriniz için zararlı olan minerallerin yerini güvenle alabilir.
• Rimelde mikroplar barınabileceğinden, koruyucular kullanılmalıdır. Rimel, kozmetiklerin belki de en tehlikelisidir. Bakteriyel enfeksiyonlar ve mantar enfeksiyonu riskleri vardır; koruyuculara karşı aleıjik tepkiler görülebilir. Boyalar, gözkapağının içini kalıcı olarak renklendirebilir.

Piercing Yaptırırken Dikkat Edin

Piercing aletleri, enfeksiyona neden olabilen bütün mikropları öldüren tıbbi makinelerde, yani otoklavlarda sterilize edilmelidir. Aletler kaynatılmamalı, garip kimyasallara batırılmamalıdır. Piercing aleti, size bakteri ve virüsleri öldürmek için uygun ısıya ulaşıldığını söyleyen bir göstergeyle birlikte bir çantada tutulmalıdır. Bu da yetmez. Otoklav, çalışıp çalışmadığından emin olmak için, her hafta canlı bakterilerle test edilmelidir.
Dövmeci gibi, piercing’ci de ellerini yıkamalı, steril eldivenler giymelidir. Cildiniz piercing’den önce Betadine ile temizlenmelidir. Betadine cildinizde kuruyup güzel bir turuncuya dönmelidir. Takı da vücudunuza takılmadan önce sterilize edilmelidir. Taşlar otoklavda gevşeyebileceğinden, piercing’den hemen sonra yalnızca metal takı kullanmanızı öneriyoruz.
Takınızı aile doktorunuza götürüp ondan bunu sterilize etmesini isteyebilirsiniz. Piercing’den sonra, kulak çubuğuna ya da sabun bezine sürdüğünüz hidrojen peroksitle bölgeyi temiz tutun. Sonra bölgeye basitrasin ya da Neosporin sürün. Size bölgeyi alkolle temizlemenizi söyleyen yerlerden uzak durun. Bu iyileşmeyi durduracaktır. Piercing’in yerinin iyileşmesi haftalar ya da aylar sürebilir. O zamana kadar takıyı birkaç dakikadan uzun süreyle çıkarmayın.

Gülümsemenin Güzelliğe Etkisi

Güzellik kişinin kendisini ve diğer insanların da onu fiziksel olarak göze hoş gelen olarak algılaması  şeklinde ifade edilebilir. İşte çevremizdeki insanların bizi güzel bulmasının veya bulmamasının bir etkeni olarak gülümsemenin önemi…
Normalde, kasların bize itme, çekme, kaldırma ve taşıma gücü verdiği­ni düşünürüz. Ama insan vücudunun yedi milyon özelliği arasında en sevdiklerimiz­den biri şudur: Ağzınızdaki incecik kaslar (ve bunları nasıl kullandığınız) dünyayla nasıl iletişim kurduğunuzu belirler. Bunu yapmak için ağzınız, hepsi ağzınızın çevresinde dairesel kasla birleşen bir düzineden fazla kasla kontrol edilir.
Bu kadar çok olması sizi şaşırttı mı? Göz çevrenizdeki kaslar bundan çok daha faz­ladır. Bazıları dudakları büzer, bazıları yanakları çeker, diğerleri dudakları kaldırır ya da indirir.Ağzınıza belirli bir yönde hareket etmesi için talimat veren birkaç nöro­nu ateşlerseniz, bu kasların hangi yöne çektiğine bağlı olarak öfkenizi, üzüntünüzü, mutluluğunuzu, alaycılığınızı, heyecanınızı, korkunuzu, tahrik duygunuzu, güveni­nizi ve daha birçok duyguyu ifade edebilirsiniz.

Vücut Şekline Uygun Giyinme

Vücut şeklinin en önemli iki unsuru egzersiz ve beslenmedir; ancak göz ardı edilmemesi gereken bir unsur daha vardın Giysiler. Sizin de bildiğiniz gibi giysiler vücut şeklinizi bir saniyede değiştiremez (yağ yakan pantolonlar!) ama vücudu­nuzun görüntüsünü (başka insanların onu nasıl gördüğünü) ve vücudunuz konusunda hissettiklerinizi değiştirebilir. Kadınlar, bu öğüt sizin için.
Sutyenler: Kadınların %80′inin doğru sutyeni seçmediği tahmin edilmektedir. Nasıl mı? Kimi, ölçüsü çok küçük sutyen tercih etmektedir (belki de daha iyi kaldırması için). Kimi çok dar ya da çok bol sutyenler almaktadır.
Bunun etkisi: Size uygun olmayan bir sutyen, acı vermesinin yanı sıra, zaman içinde göğüslerinizin şeklini de değiştirebilir. Ayrıca desteklenmeyen göğüsler daha çabuk sarkar. Sarkma büyük ölçüde gece ger­çekleştiğinden, yatarken bile sutyen takmayı düşünebilirsiniz.
En uygun sutyeni bulmak için: Bir uzmandan ölçülerinizi almasını isteyin (bedeninizi göğüslerin altından, kup öl­çünüzü ise göğüs uçlarının çevresinden ölçün). Şu ipuçları, kendiniz hakkında iyi bir fikir sahibi olmanıza yardımcı olur: Askılar sürekli düşüyorsa, sutyenin bedeni büyüktür. Eğer göğüsler kuplara sığmıyorsa, sutyen çok küçük demektir.

Güzellik Ürünleri Satın Alırken

Hemen her konuda iki seçeneğiniz var, ya bir sorunu gerçekleşmeden önlersiniz ya da gerçekleşmen sona onarmaya çalışırsınız. Cildiniz de farklı değildir. Birçoğumuzun cildi ölüm kalım meselesi olan bir futbol maçında alınabilecek kadar darbe almış durumda; ama bu, sorunların düzelmeyeceği anlamına gelmez.
Eğer hâlâ genç, sıkı, sağlıklı bir cildiniz varsa, böyle kalması için bazı adımlar da atabilirsiniz. Burada önemli olan, cildinize yarar yerine zarar verme eğilimine sahip çeşitli ürünlerle mücadele etmektir.
Cilt bakımının en basit yolu, geceleri, UV ışını yokken cildi besinlerle beslemek ve gündüz de onu UV’den ve toksinlerden korumaktır.
ETİKETLERİ KONTROL EDİN
Güzellik malzemeleri satan mağazalar, süpermarketler gibidir. Milyonlarca ürün vardır ve çoğunlukla hangilerinin sağlıklı, hangilerinin sağlıksız olduğu konusunda bir fikriniz yoktur. Bazıları çifte tehlike içerir; hem cildinize zarar verir hem de cüzdanınızı hafifletir.
“Aktif bileşen” ve belirli bir konsantrasyon içeren ürünleri arayın. Vitamin ve takviyelerin, size ve cildinize yararlı olabilmeleri için, cilt losyonlarında, kremlerde ve iksirlerde % 1 ila 10 oranında bulunmaları gerekir. Formülasyonlar aynı zamanda pH dengesine sahip olmalı ve aktif bileşen cilde işleyebilmelidir (A vitamini çok daha düşük bir konsantrasyonda çalışır).
Yapabileceğiniz en iyi şey bilinen markaları kullanmaktır; ama bunların bazıları bile cilde ancak bir bilim kurgu filminde nüfuz edecek bileşenleri içermektedir. Bu nedenle etiketi okumalı ve sadece bu bölümde anlatılan, bilimsel olarak onaylanmış bileşenleri kullanmalısınız.
Unutmayın, kozmetik ürünler, adı üstünde, kozmetiktir. Tedavi edici özelliğe sahip oldukları iddiasında bulunan ürünler güvenli ve etkin oldukları bilimsel olarak onaylanmalı ve bunlar Sağlık Bakanlıı tarafından tıpkı ilaçlar gibi denetlenmelidir.

Mutlu İlişkinin yolları ve küçük sırları

Mutlu ilişki için izlemeniz gereken yollar, yapmanız gerekenler ve mutlu ilişkilerin küçük sırları bu haberimizde.

1. İlk başta kendinizden emin olun. Kendinize değer verin ve güzel olduğunuzu hissedin. Bunu yaparken keyif alın. Birinden hoşlanmaya başlamadan önce kendinizden emin olmanız gerekli.
2. İstediğiniz ilişkide öne çıkan ne olmalı, beklentileriniz ne yönde buna karar verin, akılcı davranın. İlişkide olduğunuz kişiden de aynısını yapmasını isteyin. İlişkinizin sağlıklı sürmesi için etrafınızdakileri umursamayın, karşılştırma yapma hatasına düşmeyin.
3. İlişkide mutluluğunuzu bozacak herhangi bir sorunda, çekimser davranmayın. Problemin ne olduğunu açıkça partnerinizle paylaşın. Çözüm için ikinizin de çabalamış olmanızı sağlayın.
4. İlişkinizle ilgili kötü giden veya mutsuzluk veren herhangi bir durumu başkalarıyla paylaşmayın.
5. Eğer mutluysanız, aşkınızı ve mutluluğunuzu açıkça dile getirmekten korkmayın.
6. Birlikteliğinizin ne aşamada olduğuna karar verin. Kendinizi nasıl bir ilişki içinde hissediyorsunuz düşünün.
7. Kendinizi tamamen başka birine bağlamadan önce acele etmeyin. Aşk uğruna hayati önem taşıyan kararlar almayın. Önce kendinizi düşünün.
8. Mutlu ilişkinin en büyük sırlarından birisi asla yalan söylememektir. Ona karşı her konuda dürüst olun.
9. Başkalarının ilişkiniz hakkında söyledikleri olumlu da olsa fazla önemsemeyin.
10. Son olarak, monoton bir ilişkiniz varsa bunu karşınızdakiyle paylaşın, çözümü başka yerde aramayın.

Aşk Acısını Hafifletmek İçin Yollar

Aşk acısı nasıl geçer, ayrılık acısı nasıl unutulur sorusuna yanıt veriyoruz.
Aşk acısı çekmeyen insan hatta canlı bile yok diyebiliriz. Hayvanların da aşk acısı çektiğine dair bilimsel araştırma sonuçları var.
Siz de sevgilinizden ayrıldıysanız ya da aşık olduğunuz kişi aşkınıza karşılık vermiyorsa derin bir acıya gömülmeniz olası. Gelin hep beraber sizin aşk acısını daha kolay atlatmanız için yöntemler öğrenelim.
1. Aşık olduğunuz kişiyi ne kadar az görüşürseniz o kadar kolay unutursunuz. Gözden ırak olan gönülden ırak olurmuş atasözünü hatırlayın. Eğer daha önce de ayrılık acısı yaşadıysanız bu sözün doğruluğu hakkında tecrübeniz olmalı. Ona aşık iken gördüğünüz her seferinde canınızı acıtmakla kalmayıp ruhunuzda derin izler bırakmasına da sebep olacaktır.
2. Ayrılık sonrası eski sevgilinize ait tüm ama tüm eşyaları, onun size aldığı veya size onu hatırlatan herşeyi bir daha geri gelmemesi şartıyla elinizden çıkarın. Eski sevgilinize geri göndermeyin! Satılabilecekleri satın veya bağışlayın, diğerlerini de atın. Fotoğrafları yakmak ona bir tepki vermektir ve onu hala çok önemsediğiniz duygusunu perçinler. Bu yizden fotoğrafları ister yırtıp isterseniz de yırtmadan çöpe atın gitsin.
3. Önemli bir diğer husus da arkadaşlarınız. Bu dönemde arkadaşlarınızla vakit geçirmeye çalışın. Ancak onları dertleşmek için değil eğlenmek için çağırın. Her zamanki gibi zaman geçirin. Aşk konusunda konuşmamaya özen gösterin. Bu sizi oyalayacak ve bir süre sonra acınız iyiden iyiye hafifleyecektir.
4. Daha önce ya da şu sıralar aklınızın bir köşesinde duran yapmak istediğiniz ne varsa tam zamanı! Gitar çalmayı mı öğrenmek isterdin, dans kursuna mı yoksa fitness salonuna mı gideceksin yoksa yemek yapma yeteneğini mi geliştireceksin sana kalmış.
5. En sık yapılan hatalardan biri de onu unutmak için hemen yeni bir ilişkiye adım atmaktır. Yabancıların “rebound” dedikleri bu ilişki türü, hem size hem de karşınızdakine çok ama çok zarar verir. Siz başkasına aşıkken kimse sizi mutlu edemeyeceği gibi sürekli aşık olduğunuz kişiyle yaşadıklarınızı hatırlamanıza ve bu anılarn ruhunuza işlemesine yol açar.
Zaten bu tür ilişkiler kısa süre için de sora erer. Rebound ilişkide ki sevgiliniz de durumdan habersiz ise yaşadıklarınız onun için önem taşıyabilir. Siz aşk acısı çekerken başkalarına da aşk acısı yaşatmayın.
6. Aşk şarkıları dinlemeyi uzunca bir süre bırakın. Mümkünse sürekli hareketli yabancı parçalar dinleyin. İzlemek için romantik olmayan, komedi ve macera filmlerini tercih edin.
Tüm bunları yaptıktan belli süre sonra farkında olmadan aşk acısını unutacak ve aşk acısının geçtiğini de yeni birinden hoşlandığınızı farkettiğiniz anda anlayacaksınız.

Kıskançlık Duygusu Bir Hastalık Mı?

Kıskançlık duygusu her insanın doğduğu anda içinde bulunan ancak zamanla artan bir duygudur.
Diğer duygularımız gibi kıskançlık duygumuz da abartıldığı zaman olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.
Bazı insanlar kıskandığının bilincinde iken çoğu kişi kıskançlık yaptığını kabul etmeyerek farkında olmadan çevresindeki insanları sıkarak kendinden uzaklaştırmaktadır.
Bu aşamada önemli olan kıskançlık duygusunun kontrolünü elimize almaktır. Bunu başaramadığımızda sevdiklerimize hayatı zindan edebiliriz.
Bazı insanlar kıskanmanın sevginin bir gerekliliği olarak düşünmektedir. Yani seven insan kıskanır, gerçekten sevdiği için kıskanır demektedirler. Kendilerine göre haklı olabilirler ya da öyle hissediyor olabilirler.
Dozunda olan tatlı kıskançlıklar, kimi zaman bitmekte olan ilişkileri kurtarmakta hatta boşanmak üzere olan çiftleri yeniden birleştirmektedir.
Karşı taraf kıskanıldığında önemsendiğini ve beğenildiğini hisseder. Ancak bu kıskançlık sürekli olan bir kıskançlık değildir. Sürekli olduğunda can sıkar hale gelir ve psikolojik yardımla çözülebilecek ilişki sorunları ortaya çıkar.
Araştırma sonuçları kadınların erkeklere göre daha kıskanç olduğunu gösterse de, aşırı kıskançlık gösteren taraf genellikle erkekler olmaktadır.
Erkek ya da kadın olsun herhangi bir duyguyu gereğinden fazla yaşayan taraf hem kendine hem de karşısındakine eziyet etmektedir.
Biran önce duygularınızın hayatınızı aksatmasına engel olmak için onları kontrol etmeyi öğrenmelisiniz.

Kadın Ve Erkek Ne İster?

En çok kafa yorduğumuz ve içinden çıkamadığımız konuların başında kadın-erkek ilişkileri geliyor. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sungur, “Çiftler arasında oluşan sorunların en önemli nedenlerinden biri, eşlerin birbirlerine giderek daha fazla yabancılaşması” diyor. Bu, birlikte geçirilen zamanın eşlere keyif vermeyen bir sürece dönüşmesi anlamına geliyor. Bunun sonucunda eşlerin beraberliklerindeki “bedel / ödül dengesi”, bedeller lehine artıyor, beraberliğin getirdiği ödüller ise azalıyor.
EN ZORU İLİŞKİNİN ‘BİÇİMİ’
Prof. Dr. Sungur, ilişkileri zor hale getirenin kadın ya da erkek olmadığını, kadınla erkek arasındaki “ilişkinin biçimi” olduğunu söylüyor. Mutsuz çiftlerin “birbirlerini”, mutlu çiftlerin ise “sorunu” karşılarına almaları, çok önemli ve ayırıcı bir özellik olarak görülüyor. Başka bir deyişle mutsuz çiftlerin sorunları çoğu kez sanki eşlerin birinden kaynaklanır gibi algılanıyor. Ayrıca sadece insan olmaktan kaynaklanan farklılıkların yanı sıra, kadın ve erkek olmaktan kaynaklanan farklılıkların bilincinde olmamak da beklentileri artırıyor. Bu durum, öfke ve üzüntü gibi duygulara yol açıyor.
‘FARK’I KABULLENMEK
“Farklılık, eşitliğe aykırı bir kavram değil” diyen Prof. Sungur, erkek ve kadınların birbirlerinden farklı olma hallerinin “âşık olma” döneminde çok belirgin olmadığını, evlilik ya da uzun süreli ilişkilerde ise daha belirgin olarak ortaya çıktığını söylüyor. Bu farklılıkların baştan kabul edilmesi, ilişkinin daha uyumlu yaşanmasını sağlıyor.
ERKEK NE İSTİYOR?
EN ÇOK TAKDİR EDİLMEYİ BEKLİYOR
Erkek, en çok kendisine ihtiyaç duyulmasını ve ailesi için gösterdiği çabanın takdir edilmesini bekliyor. Fazla sorgulanmayı sevmeyen erkek, çoğunlukla kendisine ihtiyaç duyulduğunda harekete geçiyor. Erkekler eşleriyle terapi seanslarına bile gitmek istemiyorlar. Bu noktada kadınlara, eşlerini tedavi oturumlarına getirememeleri halinde ikna için mantıklı nedenler aramak yerine, “Bu sorunu çözmek için sana ihtiyacım var” demeleri öneriliyor.
KADIN NE İSTİYOR?
EN ÇOK SEVİLMEK İSTİYOR
Kadın en çok sevildiğini hissedip, sözlerinin dinlenip anlaşılmasını isterken, erkekler duygularını partnerlerinin beklediği sıklıkta dile getiremiyor. Kadın erkeğin kendisini dinlemesini ve yaşadığı zorlukları anlamayı beklese de, erkekler ya dinlemiyor ya da bir süre dinledikten sonra eşinin neden rahatsız olduğunu saptayıp kendilerinden emin bir biçimde “Bay Tamirci” şapkasını giyip soruna çözüm öneriyor. Kadın bu durumda hayal kırıklığına uğruyor; çünkü ana mesaj duyulmamış ve harika önerisi ciddiye alınmamış oluyor.
EN ÇOK NEYİ AFFEDEMİYORLAR?
ERKEK: Sadakatsizlik
KADIN: Şiddet ve Sadakatsizlik
KADINLAR İLİŞKİYİ NEDEN ÇIKMAZA SOKAR?
* Başkalarının yanında eşlerini değersizleştirecek söylemlerde bulundukları;
* Sık sık geçmişi gündeme getirdikleri;
* Kendilerini sıklıkla tekrarladıkları;
* Erkeklerin kendileriyle bir kadının kurduğu şekilde iletişim kurmalarını bekledikleri;
* Erkeklerin “Kontrol ediyor ” ya da “Beni değiştirmeye çalışıyor” şeklinde düşünmelerini kolaylaştıracak davranışlar sergiledikleri;
* Çok konuşmalarına rağmen bir türlü ana konuya gelemedikleri;
* Karşı tarafı suçlamayı sevdikleri için, kadınlar ilişkiyi çıkmaza sokuyorlar.
ERKEKLER İLİŞKİYİ NEDEN ÇIKMAZA SOKAR?
* Eşlerine olan ilgilerini yeterince ifade edemedikleri;
* Sevgilerini ya da duygularını yeterince gösteremedikleri;
* Gerekli oranda iletişim kuramadıkları;
* Eşlerinin söylediklerini duymadıkları ya da duymazdan geldikleri;
* Empati yapıp anlamaya çalışmak yerine hemen çözüm önerisinde bulundukları;
* Aşk yapmak yerine seks yapmayı tercih ettikleri;
* Odanın ısısını azalttıkları;
* Önemli günleri unuttukları;
* Karşı tarafı suçladıkları için, erkekler ilişkiyi çıkmaza sokuyorlar.
MUTLU AİLENİN KURALLARI
* Sorumluluk kavramının önemsendiği,
* Haklar ile sorumluluklar arasında sağlıklı bir dengenin kurulduğu,
* Sorun çıktığı zaman bunun evliliklerde beklenen bir durum olabileceğini baştan kabul eden,
* Oluşan sorunlardan birbirlerini sorumlu tutup suçlamadan çözüm yolları bulmayı beceren,
* Daha önce birlikte sorun çözmeyi başarmış,
* İyimser ailelerden gelen bireyler daha sağlıklı ilişkiler kurabiliyorlar.
İYİ BİR İLİŞKİNİN OLMAZSA OLMAZLARI
* İyi bir iletişim
* Birlikte sorun çözme becerisi
* Bir taraftan “biz” olmaya çalışırken diğer yandan “ben”lerin korunması
* Sevdiklerini yapmaktan çok yaptıklarını sevmeyi öğrenme hali
* Ortak hedef ve amaçlar oluşturma isteği
* Güven duygusu verme
* Tutarlı olma
* Tahmin edilebilirliğin yanı sıra sürprizler de yapabilme
* Hayallerini değil birlikte olduğu kişiyi sevip sayabilme
* Rutinin içinde mutlu olabilmeyi becerebilme
BUNLARDAN UZAK DURUN
* Şiddet
* Tekrarlayan sadakatsizlik
* Alkol-madde bağımlılığı
* Aşırı kıskançlık
* Partnerini kendi istediği biçime uydurmaya çalışma hali
* Eşi üzerinde belirgin güç oluşturarak onu kontrol etme isteği
* Paylaşmaya açık olmayıp sadece almaya çalışma durumu

Doğru Sevgiliyi Seçmek

Sevgili, eş, partner seçerken dikkat edilmesi gereken hususları inceleyelim.
Sevgilinizden ayrıldıktan sonra nasıl böyle bir insanla çıktım, nasıl böyle bir hata yaptım gibisinden cümleler kurmak istemiyorsanız sevgili seçerken dikkat etmeli ve hayatınıza girecek olan kişiyi iyice tanımalısınız. Sevgili seçerken düşülen yanlışlar ise aynen şöyle :

Biraz ama birazcık temizliğe dikkat etmeyen bir görüntüsü var ama bazen böyle yoksa genelde çekici biri. Temiz olmayıpta çekici olması akla aykırı gelebilir. Ancak ilişkinin başında ondan hoşlanmana engel değil. Daha sonrasını düşünüp baştan kararını vermelisin.
Biraz çok içiyor sanki ama olsun kim içmiyor ki?! Hem o içmesin de kim içsin geçirdiği korkunç çocukluk dönemini ben yaşasaydım şimdiye çoktan alkoliktim. Sanki herkes el bebek gül bebek büyümüş de bir onun çocukluğu kötü. Belli ki bu adam kalıbında durduğu gibi değil. Gönder! Yoksa bir daha gönderemezsin.
O son cadı sevgilisi neler yapmış benim canıma! Kim bilir sizin canınız neler yaptı o zavallı kıza. Sorun soruşturun bakalım belki kendinize de bir pay düşer. Şimdiye kadar bütün sevgilileri cadıydı da bir siz mi meleksiniz? Abartmayın Adam baştan hatalı iyi bir ilişki referansı bile yok. Siz neye güvenip onunla birlikte olacaksınız? Belki sizden sonraki sevgilisi de size cadı diyecektir!
Kaç yaşına gelmiş hala evlenmemiş. Galiba hayatının kadınını bulamamış. Herkes öyle kötü durumda ki nasıl bulsun. Ama iyi olmuş artık birlikte mükemmel bir ilişkimiz olacak. O bu mükemmel ilişkilerden her gün yaşıyordur öbürü için de zaman kalmıyordur. Belki de o iyi bir insandır da layığı olabilecek birini bulamamıştır.Yani O kadar çok çalışıyor ki iyi bir hayatı olsun diye. Bana fazla zaman ayıramıyor ama beni sevdiğine eminim. Biz de eminiz sık sık katıldığı iş toplantılarını şöyle bir yoklayın bakalım gerçekten hangi işle meşgul Hayatınızı iş (!) toplantılarından dönmesini bekleyeceğiniz bir erkeğe adamak istediğinizden emin misiniz? hayıııır! İyi o zaman bu da olmadı.
Evi çok dağınık ama onun kişiliği öyle. Olsun Eee ilişkiniz boyunca artık siz toplarsınız evini onun da size ihtiyacı vardı zaten. Sizin de bütün istediğiniz; şöyle dağınık bir adam bulsam da evini toplasamdı. Şaka yapıyoruz elbette bunu bir gün yapacaksınız iki gün yapacaksınız üç dört.
İnsanlardan hep uzak durmaya çalışıyor Üst üste çok darbeler yedi anlaşılan. Adam asosyal işte! Siz de öyle aradığınız da böyle biriydi değil mi? Saçmalamayın her zaman bunun tam tersi hayaller kurmaz mıydınız? Ne çabuk unuttunuz. O yüzden siz hiç bu ilişkiye niyetlenmeyin.

Anlaşması Kolay Biri Misiniz?

Çevrenizin sizi nasıl algıladığını merak ediyorsanız bu testi çözün. Verdiğiniz cevaplara göre kendinizi puanlayın…

Israra karşı koyamıyorum.
İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüğünü merak ediyorsunuz.
Masa başı işindense, ofis dışında çalışmayı tercih ediyorsunuz.
Çevrenizde çok fazla mantıksız insan var.
Çok sık mahcup hissediyorsunuz.
Koyu renk kıyafetleri açık renklerden daha çok kullanıyorsunuz.
Sadık kalmak sizin için kolay değil.

Asla= 0 / Nadiren= 2 / Bazen=3 /Sık Sık=4 / Her zaman=5
Eğer puanınız 15’in altındaysa anlaşması kolay birisiniz demektir. Rahat bir yapınız var. Kafaya çok fazla şey takmıyorsunuz. Sorun çıkarmayan, çözüm üreten bir yapınız var. Eğer puanınız 15′in üzerindeyse, paniklemeye yatkın bir yapınız olduğu ortaya çıkıyor. Tabii sonuç 40″a yaklaştıkça, panikleme durumu sorun haline geliyor. Yorgunken, stresli bir günün ardından karar vermek sizin için kolay olmuyor. Kendinizi hep en kötü sonuca göre programlıyorsunuz. Bu da çevrenizin sizin zor bir insan olduğunuzu düşünmesine neden oluyor. Sakinleşmeye çalışın.

Aşkı Körüklemek Şart!

İş hayatı, arkadaşlar, aile büyükleri, çocuklar…
Birlikteliğinizin ayakta kalabilmesi için ne kadar zamanınız kalıyor?
Eşinize ya da sevgilinize karşı sorumluluklarınız olduğunu unutmayın. Birlikte zaman geçirebileceğiniz ve daha da önemlisi nefes alabileceğiniz zamanı ilişkiniz için ayırmanız şart. Sürprizler romantizmin devamı için anahtar görevi görüyor.
Uzun ilişkilerdeyse zaman zaman unutulabiliyor. Özel günleri önemsemeseniz bile doğum günü ya da yıl dönümleri ilişkinin dinamitleri olabiliyor. Değerlendirmeniz şart! Bir yemek rezervasyonu, bir konser bileti ya da ufacık bir hediye almak… Bunlar ikinize de iyi gelecek emin olun!
BİR İŞ GÜNÜ KEYİFLİ GEÇEBİLİR Mİ?
Her gün işe gitmek sizi mutlu ediyor mu? Cevabınız evet ise kesinlikle azınlıktasınız. Yapılan bir araştırmada bu soru 3 bin kişiye soruldu.Katılımcılardan sadece yüzde altısı işlerini sevdiğini söyledi.Eğer siz geri kalan yüzde 94′ün içerisinde olduğunuza inanıyorsanız, biraz kaçamak yapmak size iyi gelebilir
Abartmamak koşuluyla internette ufak bir tur atmak, gazete okumak ya da kulaklıklarınızı takıp en sevdiğiniz şarkıyı gün içerisinde dinlemek size iyi gelebilir. İşten kaçtığınızı düşünüp kendinizi suçlu hissetmeyin. Bu küçük numaralar daha verimli çalışmanızı sağlayacak. Boş boş bilgisayara bakmaktan daha iyi olduğu da bir gerçek. Aman dikkat kendinizi çok kaptırmayın!

Erkekler de Haklı; Neden mi?

• Şahane hediyeler, buzdolabına asılan özel notlar, müthiş kahvaltılar… Beklentinizi yüksek tutmayın. Erkekler filmlerdeki kadar ince değildir. Olsalar da, en fazla ilişkinin başlangıcında 1-2 kez, devamı zor gelir.
• Üst düzey yöneticinizin ya da patronunuzun size sabahlan gülümsemesi, sizinle birlikte olacağı anlamına gelmez.
• Siz onu terk edince, aklı hep sizde olmayabilir, ertesi gün başkasını bulabilir ve size koşarak geri dönmeyebilir.
• En yakın erkek arkadaşınız, yakında sevgiliniz olacak diye bir kaide yok.
• Birlikte olduğunuz, kimyanız tutan her erkekle evlenme olasılığınız o kadar da yüksek değil.
• 15 yıl önceki platonik aşkınızı Facebook’tan bulup onunla büyük bir aşk yasamanız olasılığı da
oldukça düşük. Şu an iki çocuğu olabilir.
• Kitabınız düştüğünde yere eğilip akın ve kibarlık yapan çocuktan da medet ummamalı.
• Sakın, sizi intiharın esiğindeyken kurtaracak bir beyaz atlı prens için köprüye yürümeyin.
• Son yılların romantik komedi anlayışı biraz değişti. Friends with Benefits (Arkadaştan Öte) ve Love and Other Drugs (Aşk Sarhoşu) filmlerinde olduğu gibi seks partneri olarak başladığınız bir ilişki, zamanla gerçek aşka dönüşmeyebilir. Denemeyin!
• Romantik komedi dizilerinde belli başlı meslekler vardır: Avukat, kişisel asistan, sanatçı, gazeteci, pastacı… Siz de sakın sabun köpüğü bir hayat düşleyerek ve buhrana kapılarak şu anki işinizi bırakıp bu işlere geçiş yapmayın ya da mesleğiniz zaten bu işlerden biriyse, büyük hayallere kapılmayın.

TEST : İlişkiniz Yolunda mı?

Sürekli bir devridaim, aynı çarkın içinde yuvarlanıyoruz; yemek, iş, uyku ve tekrar hooop başa... Haliyle, ilişkiler de aynı sıradanlıkta! Oysa hayata bir es verip, yaşadığımızı hissetmeli, aşkın eski büyüsünü yakalamalıyız. İlk adım? Birlikte yatağa girin, bu testi çözün ve kahkahalarla gülün!
En son ne zaman sevgilinizle / eşinizle yatakta kahkahalarla güldünüz?
A – Dün akşam. Gülmek seksin mayasıdır.
B – Geçen hafta.
C – Belki geçen ay.
D – Bunun için kimin vakli var? Yapmamız gerekeni yapıp sonra da uyuyoruz.
Gülen, mutlu bir kadın, erkeklere her zaman seksi gelir. Birlikte gülmek, ilişkinizi kenetleyecek unsurlardan en önemlisi. Hem araştırmalar da, bir kadın güldüğü zaman yaşadığı hissin, beynin seks esnasında etkilenen bölümünün yarattığı hazla hemen hemen aynı olduğını söylüyor.

Nasıl Kaliteli Tartışma Yapılır?

1 – DOĞRU ZAMANI SEÇİN
Sizin için önemli konuyu aceleye getirmeyin. Yani evden çıkmak üzereyken ya da arabada giderken birdenbire konuşmak istediğiniz bu özel konuyu dile getirmeyin. Tartışacağınız insanın iyi bir ruh halinde olmasına dikkat edin. Stresli bir günün ardından yapılan bir konuşma sizi olumlu sonuca götürmez.
2 – SUÇLAMAYIN
Düşüncelerinizi kendi hissettiklerinizle İfade edin. “Bazen İşini benden daha çok seviyormuşsun gibi hissediyorum, düşünüyorum’ demek; ‘İşinle benimle olduğundan daha çok ilgileniyorsun’ elemekten çok daha ikna edici olur.
3 – SAYGILI OLUN
Karşınızdakini dinleyin. Cümlelerini tamamlamasına izin verin, Sürekli savunma yapmayın, onu anlamaya çalışın.
4 – GELECEĞE ODAKLANIN
Amacınız sorunu daha da büyütmek değil, sonuca ulaşmak olmalı. Çözüm yollan arayın. ‘Bundan sonra konser biletlerini sen af demek; “Program yapmayı akıl edemiyorsun’ demekten çok daha iyi bir seçim olur.
5 – SORUNUN NE OLDUĞUNU BİLİN
Ona kızgınsınız. Bunun nedeninin ne olduğunu biliyor musunuz peki? Dürüst olun; konu telefonunu açmaması ya da randevunuzu iptal etmesi değil aslında, ihmal edildiğinizi düşünüyorsunuz. Bunu önce kendinize sonra da ona itiraf edin. Net ve asıl sorunu görerek hareket etmek doğru yolu bulmanızı kolaylaştırır.

12 Haziran 2012 Salı

Cilt Soyma Yöntemleri

Cilt soyma yöntemlerini evde uygulayarak gereksiz masraf yapmaktan kaçınabilirsiniz. Güzellik sırları serisine peeling uygulamaları ile devam ediyoruz.
Deriyi soyma pürtüklü bir yüzey kullanarak deriyi ovma (genellikle banyodan önce), cilt yüzeyindeki ölü hücreleri kazıma, dolaşımı arttırma ve cildi parlak hale getirme işlemidir.
Eğer hassas bir cilde sahip beniz, lütfen soyma işleminden vazgeçmeyin. Hafif hafif başlayın ve kısa sürede çok daha zorlu ovma ve sürtünmelere dayanıklı hale geleceksiniz.
Birkaç cilt lekesi gördüğünüzde telaşa kapılmayın; cildinizin pislikleri sıyırıp atmaya başlamasında bunlar normaldir ve cildiniz sağlığına kavuştukça bunlar da kaybolacaktır.
LİF KABAĞI SÜNGERİ İLE CİLT SOYMA
Marketlerde değişik lif kabağı ürünlerine rastlamanız mümkündür. Bütün lif kabağını, bir kısmını kesip bir kesenin içine dikmeyi veya yumuşak kısımlarını kesip yüzünüz için bir parça hazırlamayı deneyin.
Gerekli Malzemeler: Lif kabağı, tercih ettiğiniz biçimde olabilir.
Kullanım: Lif kabağını su ile ıslatın ve cildinizi canlandırmak için bütün vücudunuzu ovun. Onu duştan önce ölü deriyi soymak için de kullanabilirsiniz.
Küvetin içinde ayakta durarak, kol ve bacaklardan başlayıp gövdeye doğru dairesel hareketlerle vücudu lif kabağı ile ovun.

Yumuşak Cilt İçin Avokado Kürü

Güzel bir cilt elbetteki yumuşak ve bakımlı olmalıdır. Güzelliğini doğadan alan her kadın gibi siz de zaman zaman cilt problemleri yaşayabilirsiniz. Bunlardan biri de nasır…
Nasır sorunu olmayan bayanlar da cilt yumuşatma kürünü ipeksi bir yumuşaklık için uygulayabilirler.
Avokado nasırları yumuşatır ve söker. Avokadonun her kısmı ayrı bir kullanıma sahiptir. Çekirdek unu muhteşem bir yumuşatıcı ovmadır, etli kısmı özellikle kuru ciltler için iyi olan zengin bir nemlendiricidir ve meyvenin kabuğu etkili bir kozmetik yağ içerir. Bu tarifin uygulanması ölü deriyi eritecek ve cildinize satensi bir yumuşaklık hissi vererek güzellik katacaktır.
Malzemeler:
1 adet avokado çekirdeği
1/2 bardak avokado
1/4 bardak mısır özü
1 çorba kaşığı deniz tuzu
Hazırlama:
1. Avokado çekirdeğini birkaç gün kurutun, sonra ufalayın.
2. Kahve değirmeninde pürtüklü bir avokado unu halinde çekin.
3. Kabuğunu ayırarak, yarım avokadoyu mısır özü, çeyrek bardak avokado çekirdeği unu ve deniz tuzu ile karıştırın.
Kullanım:
1. Bir ayak leğeninde, ayak parmaklarından başlayarak, dairesel hareketlerle ayaklarınıza karışım ile nazik bir masaj uygulayın.
2. Her ayak yuvarlağına ve bütün küçük kemiklerin etrafına ovma ile masaj yapın.
3. Ayak kavislerine masaj ve darbe uygulayın.
4. Biraz daha fazla bastırarak, topuklar ve ayakların dış kısımları üzerinde çalışın.
5. Bileklere ve ayak üstlerine masaj yapın.
6. Ilık su ile durulayın.
7. Avokado kabuğunun iç yüzü (yapışkan) ile topuklar ve dizler, dirsekler ve eller dahil nasırlaşan her yeri ovun. Durulamayın. Ellerinizi kullanarak yağ ile derinize dairesel hareketlerle masaj yapın.
8. Başlangıçta deriniz yeşil bir renk alacaktır, ama masaj yapmaya devam edin. Kısa sürede soyucu, sonra da nemlendirici etkilerini hissedeceksiniz.

Cildiniz Kaç Yaşında?

Karşıdan ilk farkedilen yerimiz cildimiz olduğu için cilt güzelliği çok önemli. Güzellik bir süreç sonucunda elde edilse de ilk adımı atmak için cilt yaşınızı öğrenmek isterseniz aşağıdaki bant testini uygulayabilirsiniz.
Cilt Yaşınızı Öğrenmek İçin Bant Testi
Yüzünüzün parmak izini almak için, elinize bir rulo seloteyp alın. Yüzünüzün temiz olduğundan (en az iki saattir makyaj yapmadığınızdan, koruyucu güneş kremi, nemlendirici ya da başka kremler sürmediğinizden) emin olun. Bir parça bandı alnınızın ortasına, kaşlarınızın arasındaki bölgeye dikey olarak yerleştirin.
Gözlerinizin kenarlarına, elmacık kemiklerinize ve dudağınızın üzerine doğru hareket ettirin. Her noktada hafifçe bastırıp birkaç saniye bekletin ve yavaşça çekin. Bantta çizgiler ve pütürler olup olmadığını kontrol edin.
Bandınız tamamen pürüzsüzse: Otuz yaşındaki birinin cildine sahipsiniz.
Pütürler ve ölü hücreler var ama çizgiler yoksa: 40 yaşındaki birinin cildine sahipsiniz.
Pütürler, ölü hücreler ve küçük çizgiler varsa: 50 yaşında birinin cildine sahipsiniz.

Bırakın Cildiniz Işıldasın

Güzellik sırları bilinmeyen şeyler değil. Canlı ve parlak bir cildin önemini herkes bilir. Ama bu kusursuz güzellik potansiyelini kullananların sayısı pek fazla değil.
Dünya hepimizin çevresinde ışıldıyor. Yıldızların, ayın, güneşin semavi bir ışıltısı var. Bir de yapay ışıltılar söz konusu; bebeğin odasındaki gece lambası ve gece kulübünün kapısının üzerindeki neon ışıkları gibi.
Ancak bize göre en harika ışıltı, kendini insan teni şeklinde gösteren yaşamanın ve soluk almanın ışıltısıdır.
Hepimiz etrafına ışık yayan, pürüzsüz, parlak, Times Meydanını aydınlatacak kadar ışıltılı bir cildi olan insanlar tanırız. Ama biliyor musunuz? Hepimiz bu potansiyele sahibiz.
Mesele şu: Çoğumuz cildimize paket kâğıdı muamelesi yapıyoruz. Başlangıçta çok güzel görünen cildimizi yırtmanın bir yolunu buluyoruz sonunda.
Sözünü ettiğimiz bu ışıltı, yalnızca iyi genlerin sonucu değil. Aynı zamanda cildimizi korumak, iyileştirmek ve temizlemek konusunda yaptığımız iyi seçimlerin de sonucu. Hepimiz bu kararlan verme yeteneğine sahibiz.
Avrupa arabaları Amerikan arabalarından daha çok “ışıldıyor”, çünkü üreticiler kırdığından daha fazla ışığı yansıtan boya damlacıkları kullanıyorlar. Cildiniz aynı şekilde çalışıyor: Eğer yansımayı yağ ve ölü deri oluşumuyla mahvederseniz, ışıltıyı (ve kusursuz güzellik potansiyelinizi) kaybedersiniz.

İnsanı Gösteren Cildidir

Elbette, cildin değerini yalnızca kozmetik ürünler ve güzellik endüstrisi girişimcilerinin bilmediğini söylemeye gerek yok. Hepimiz çıplak teni güneşe, yılan dişlerine ve kameralı cep telefonlarına maruz bırakmanın risklerini biliyoruz.
Cildimizin görünümünün kendimizi nasıl hissettiğimizi güzel hissedersek, bunu cildimize de yansıtırız. Bu nedenle, eğer ışık yayan, pürüzsüz bir cildiniz varsa, daha genç görünür ve kendinizi daha genç hissedersiniz.
Ruhunuz genç kalır; bu da iyiliğinizin ve sağlığınızın önemli bir unsurudur.
Ancak eğer sıkıntılı ve içe kapanıksanız, kırış kırış olmanız ya da yüzünüzde noktaların, lekelerin, sivilcelerin oluşması işten bile değildir. Bu bölümü okumanızı gerekli kılan nedenlerden biri de budur.
Cildiniz, gençliğiniz, canlılığınız ve sağlığınız hakkında mesajlar verir. Şunu kabul edin: insanı gösteren cildidir.
Egzersizi seviyoruz. Peki ya yüz egzersizi?
Bu, pek revaçta bir fikir değil. Yüz kaslarını çalıştırmak, kırışıktan artırmanın kesin bir yolu. Yüz kasları, size mimikler kazandırmak için, cildi çeker.
Cildin tekrarlayan hareketleri, yıllar içinde, kollajenin ve dermiste elastinin azalımı ile birleşince, yavaş yavaş cildi çatlatır ve kırışıklara neden olur. Botoks, egzersizin tersidir; kasları hareketsizleştirir ve kırışıkları azaltır.

Cildimiz Nasıl Çalışır?

Cildimiz; görebildiğimiz ve hissedebildiğimizden çok daha fazla derinliği olan şaşırtıcı ve karmaşık bir organdır. Vücudun en büyük ve en ağır organıdır; vücut ağırlığının yaklaşık %15′ini oluşturur ve 3,5 x 6 metre karelik bir alanı kaplar. %70 su, %25 protein ve %5′ten daha az yağdan oluşur.
Cildin esas rolü korumak ve sarmaktır. Kanımızı, organlarımızı ve kemiklerimizi dış etkenlerden korur. Aynı zamanda vücudumuzu sıkıca sarar; böylece gittiği her yerde kan izleri ve doku parçacıkları bırakan savruk organizmalar olmaktan kurtuluruz.
Cilt, anatomik kılıfımız olmaktan fazlasını yapar. Aynı zamanda iyileşmemize de yardımcı olur. Nasıl mı?
Sevgi dolu dokunuşlar, stres hormonu kortizolün seviyesini düşürür ve kendini iyi hissetmeyi sağlayan oksitosin hormonunun düzeyini yükseltir. Bu özel dokunuşlar (masaj ve okşama; birinin elinin tersi değil elbette!), beyne tüm vücudun sağlığını daha iyi hale getirmesi için müdahale eden vagüs sinirini de uyarır.
Cildimiz şöyle çalışır: Vücudumuzu istila etmek isteyen milyonlarca kimyasal ve mikroba karşı mutlak bir engel oluşturmanın yanı sıra, çok önemli bir duyusal işlevi de vardır.
Cildin derinliklerinde, foliküllerde daha deriye tam olarak dokunulmadan hissetmeyi sağlayan kıllar çıkar, örneğin kirpikler, daha siz tehlikede olduğunuzu bile anlamadan gözü korumak ve mikroplan zarar vermeden uzaklaştırmak için, gözkapağını (müthiş sinir bağlantıları sayesinde) gayriihtiyari kapanmaya zorlarlar.
Bunları hissedecek kıllar büyütmenin yanı sıra, cildiniz, kendini sebum adını verdiğimiz, sebasöz bezler tarafından üretilen yağlarla yağlar ve belli ilaçlarla hormonları emer. Ancak aynı zamanda istemediğiniz maddeleri, örneğin toksinleri de emebilir.
Ultraviyole ışını da şu hakkında çok konuşulan zararlı serbest radikalleri yaratarak ve DNA’yı (genellikle olumsuz yönde) değiştirerek, cildinizi kendi aleyhine çalışır hale getirebilir.

Cilt Yaşlanması Durdurulabilir mi?

Pek çoğumuz güzel bir cildi metrelerce ileriden ayırt edebiliriz. Bunun nedeni, sağlıklı ve güzel bir cildin bütün özelliklerini bir çırpıda sayabilmemizdir. Nemlidir, sıkı ve esnektir, fazla yağlı değildir, gözenekleri temizdir. Ama bu konuda en büyük mit, cildin yaşlanmasının durdurulabildiğidir.
Hangi ürünleri kollanırsanız kullanın, hangi işlemlerden geçerseniz geçin, zamanın cildinizi çekmesini, sarkıtmasını ve yıpratmasını durduramazsınız. Ancak bunu önemli ölçüde yavaşlatabilir ve cildinizin daha sağlıklı görünmesini ve olmasını sağlayacak şeyleri teşvik edebilirsiniz.
Cildin yaşlanması hücreler arasındaki matriste, dermiş içinde ya da yüzeyde gerçekleşebilir. Şöyle ki:
Cildiniz yağ (lipid olarak adlandırılır) salgılar. Seramidler adı verilen yağ asitleri cildin stratum korncum denen dış tabakasının korunmasına yardımcı olur; böylece cilt neminiz artar ve daha az hassas hale gelir. Bu yağ asitlerini üzerinizde bir zar olarak düşünün; tıpkı balıkların üzerindeki kaygan zar gibi. Bunlar sizinle dış dünya arasında ekstra tampon görevi görürler.
Seramid yoğunlukları yaşlanmayla ve sabun ve alkol gibi yağ emülsifiyerleriyle yıkama sonucunda azalır. Elbette önerimiz insanlara ve kirli nesnelere dokunuyorsanız “yalnızca su kullanmanız” değil. Ancak yalnızca su kullanmak, sizin için yararlı olan bu seramidlerin korunmasına yardımcı olur.
Yaşlandıkça cildinizin daha ince, donuk ve cansız görünmesini beklersiniz; ama bu değişimlerin gerçekleşme hızını kontrol edebilirsiniz.

Güzelliğiniz İçin Sabun Kullanın

Sabun nasıl işe yarar? Yağları çözer, yağlı maddelerin suda akıp gitmesini sağlar; güzelliğinize güzellik katar. Sabunlar yağlardan yapılır, kullanılan yağın türü, sabunun özelliklerini belirler. En basit şekliyle, sabun küllü su ile karıştırılış yağdır.
Çağımızın sabunlan bu karışıma kimyasal maddeler eklemekte; ama en basit sabunlar en iyisidir, çünkü eklenen her kimyasal madde dermatit adı verilen cilt hassasiyeti riskini ya da kokulara ve koruyuculara karşı alerjik tepkileri (şişen gözler ve kızaran eller şeklinde ortaya çıkabilir) artırır.
Biz katı sabunları tercih ediyoruz çünkü bunlar en az miktarda bileşenle yapılabiliyor. Sıvı sabunlara genellikle çok fazla kimyasal madde ve koruyucu ekleniyor. En basit sabun türü zeytinyağından yapılıyor; hoş bir kokusunun olması için içine az miktarda lavanta ya da nane gibi esanslar katılıyor.
Basit az kimyasallı sabun kalıplarına örnek olarak Kiss My Face Saf Zeytinyağı Sabunu ve Plantlife Aromaterapi sabunlarını verebiliriz. Kullananlar arasında bakterilerin yayılmasını önlemek için, sabun kalıbına diş fırçanıza yaptığınız muameleyi yapın. Onu kimseyle paylaşmayın.
Sıvı sabunlar arasında Neutrogena ve Cetaphil’i beğeniyoruz. Bunların bileşenlerini kontrol edin; ne kadar az bileşen olursa o kadar iyidir. Gliserin, aloe vera ve lavanta çiçeği kokulu su içeren See The Dawn Purity yüz temizleyicisini ya da gliserin, yalancı safran yağı, parafin, ayçiçeği yağı ve su içeren Garden Of Eve Yüz Temizleme Nektar’ını deneyebilirsiniz.

Bunları Cildinizden Uzak Tutun

Cilt ürünleri kullanmanın püf noktalarından biri yalnızca size yardımcı olacak bileşenleri bulmak değil, cildinize zarar verecek ya da hassasiyet yaratacak bileşenlerden de uzak durmaktır. Güzelliğiniz için kaçınmanız gereken bileşenlerden bazıları şunlardır:
Mineral yağı: Bazı ürünlerde baz olarak kullanılır. Terlemeye neden olabilir.
MEA, TEA: Bunlar yaygın pH stabilizatörleridir. Ancak havaya maruz kaldıklarında, potansiyel olarak rahatsız edici maddeler olan nitrosaminleri oluşturabilirler. Gözenekleri tıkama ve siyah noktalara neden olma eğilimleri vardır.
Toluen: EPA’nın zararlı atık olarak gördüğü bu kimyasal çözücü, ojede bulunur. Toluen baş ağrısına, gözlerde hassasiyete ve hafıza kaybına neden olabilir. Bunlar sizi öldürmez; ama kendinizi iyi hissetmiyorsanız, bu durumun güzellik ürünlerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını araştırmanız yerinde olabilir.
DMAE: Kırışık kremlerinde sık kullanılan bu “yüz kaldırma bileşeni” işini genellikle hücrelere zarar vererek ve şişmelere neden olarak yapar. Elbette kırışıklar geçici olarak kaybolur (bunlar suratınıza tokat atıldığında da kaybolur) ama bu, size faydalı olduğu anlamına gelmez.
İmidazolidinil üre ve diazolidinil üre: Bunlar bakteri gelişimini (mantar değil) önlemek için koruyucu olarak kullanılır; ama aynı zamanda kontakt dermatitin de en yaygın nedenlerindendir.
Kokular: Güzel kokabilirler ama bu küçük moleküller insanların %14′ünde alerjik tepkilere neden olmaktadır. Birçok cilt bakım ürününün ek kokulara ihtiyacı yoktur. Ancak bazıları, örneğin sabunlar, koku eklenmezse, yapıldıkları yağ gibi kokarlar.
Sodyum lauril sülfat: Şampuanlarda ve temizleyicilerde köpük yapmak için kullanılır ve görece güvenlidir. Ancak uzun süre maruz kalınırsa hassaslığa ve kuruluğa neden olabilir; çünkü deterjan cildi lipidlerden arındırır.

Sizin Cilt Tipiniz Hangisi?

Aynanın karşısında, duşta ya da plajda geçirdiğiniz onca zaman size nasıl bir cilt tipine sahip olduğunuz konusunda yeterince fikir vermiştir. Ancak cildiniz konusunda onu açmaktan ya da örtmekten mi mutlu olduğunuzdan daha fazlasını bilmeniz gerekir. Cilt tipinizi belirlemek için şu testi uygulayın:
1. Cildiniz donuk mu yoksa bir kar küresi gibi ışıltılı mı görünüyor?
2. Cildiniz parlak, kaygan bir dokusu olan banyo zemini gibi görünüyor mu?
3. Cildiniz sosis zarı gibi gergin görünüyor mu?
4. Krater gibi geniş gözenekleriniz, tıkanmış gözenekleriniz ya da akneleriniz var mı?
5. Cildiniz alkol, sentetikler, kokular ya da yapay renkler içeren kozmetiklere tepki veriyor mu?
6. Cildiniz sürekli nemli, canlı ve enfes bir kantalup kavunundan daha dolgun görünüyor mu?
7. Yanaklarınız, gözleriniz ve ağzınızın çevresindeki cildiniz normal ya da kuruyken alnınız, burnunuz ve çeneniz fast-food yemeklerinden daha yağlı görünüyor mu?
1 ya da 3′e evet cevabı verdiyseniz, KURU cildiniz var.
2 ya da 4′e evet cevabı verdiyseniz, YAĞLI cildiniz var.
5′e evet cevabı verdiyseniz, HASSAS cildiniz var.
6′ya evet cevabı verdiyseniz, NORMAL cildiniz var.
7*ye evet cevabı verdiyseniz, KARMA cildiniz var.

3 Haziran 2012 Pazar

Saç Kırıkları Nasıl Giderilir

Saç kırıkları, saçların hızlı uzamasını engelleyen ve sağlıkla parıldamasını baltalayan bir problemdir.
Saç kırıklarına çözüm yolları


Saç kırıklarının oluşmasını önlemek için saç türünüz ne olursa olsun onarıcı saç bakım kremi kullanın. Saçlarınızı şampuanlayıp iyice duruladıktan sonra saç köklerinden başlayarak uçlarına doğru krem sürün. 5 dakika kadar bekleyip durulayın.


Saç uçlarını nemlendirmek için durulmayan nemlendirici serumlardan faydalanın. Serumlar hem saçlarınızın elektriklenmesini hem de kırılmasını önleyecektir.


Saçlarınızda oluşan nem kaybı; saç uçlarının kırılmasına neden olur. Nem kaybının en önemli sebeplerinden biri ise yüksek ısıda kurutmaktır. Isıya karşı koruyucu ürünler kullanarak saçlarınızı koruyun.


Saçlarınızı yıkadıktan sonra kurutma makinesi kullanmadan önce fazla suyu hafifçe sıkarak alın. Saçlarınızı havluyla nazik hareketlerle kurulayın. Saç kurutma makinesini 30 cm uzaktan tutarak saçlarınızı kurutun.


Ayda bir kez saç uçlarınızı besleyecek, yoğun nemlendirme özelliği olan kozmetik ya da doğal bakım maskesi uygulayın.

Saçlara Zarar Veren Uygulamalar

Birçok kişi saçına bakım ve biçimlendirme süre­cinde zarar verir; bunun farkında bile olmaz. En zararlı şeyler şunlardır:


Saçları Aşırı tarama: Zaman içinde aşırı tarama ve fırçalama (özellikle ıslak saçı) hassas kütikül tabakasının kalkmasına ve kimi uç durumlarda soyulması­na neden olabilir. Her gece 100 fırça darbesini unutun. Önemli olan saçı parlatmak için yağın deriden saça geçmesini sağlamaktır. Ama saçı ıslakken haşin bir biçimde tararsanız, zarar görür.


Kullanılan Yanlış aletler: Yanlış tarak ve fırçaları kullanmak (geniş dişli bir tarak en iyisidir), özellikle kırılgan, kimyasal işlem görmüş saçlar söz konusu olduğunda, kütikül tabakasını geniş parçalar halinde kaldırabilir; cansız ve donuk saçlara neden olabilir.


Saçları Tersten taramak ve kabartmak: Tersten taramak ve kabartmak son derece zararlıdır; çünkü saçın kütiküllerin ters yönünde çekilmesi­ne neden olur; sonunda bunların çıkmasına ve iç kodeksin açıkta kalmasına yol açar.


Isıtılan aletler: Fazla sıcak olan ya da ıslak saçta kullanılan aletler saçın kaynaması­na neden olabilir, saçın zayıflamasına ve cansızlaşmasın yol açar. Kalıcı izler bırakabir ve kırılmaya zemin hazırlar. Islak saç üzerine asla seramik cihaz­lar kullanmayın. Mümkünse saçı makineyle kurutmayın.