30 Eylül 2012 Pazar

Vücudunuza güveniyor musunuz?

İyi giden bir birlikteliğiniz var fakat vücudunuzla ilgili yaşadığınız sıkıntılar, ilişkiyi yaşamanızı da engelliyor...
Vücut hatlarının ince ya da kalın olması hiç fark etmez; genellikle bedenlerinin çeşitli bölgelerini şikayet edenler kadınlar olur. Hatta çoğu zaman tüm bu şikayetlerin geçerli bir dayanağı bile yoktur.Çirkin olmadıkları halde kendilerini öyle hisseden kadınların sayısı oldukça fazladır. Böyle durumlarda arkadaşlarının kadına güven verici sözler sarf etmesi ya da onu cesaretlendirmesi çoğu zaman bir işe yaramaz.Bütün bu duygu karmaşası kadının kendine olan güvenini ve beğenisini azaltırken, partneri hayal kırıklığına uğratma korkusunu da artırır.Eksiklik duygusu sadece kadına has değilBir ilişki başladığında, gerçekten erkeğin ciddi ciddi kadını gözlemleyip, onun en küçük kusurunu bile fark edeceğini mi sanıyorsunuz? Gerçekler hiç de öyle değil! Erkeklerin yüzde 99’unun yeni bir ilişkinin başında kendisinden endişe duyduğunu, yeterli olup olamamaktan korktuğunu biliyor muydunuz?Günümüz reklam mesajları, filmleri, haberleşme kanalları cinsel ilişkiye çok fazla yer veriyor. Kadın figürünün yanında, erkek cinselliği de işleniyor. Erkek imajı daha çok güçlü, performansı yüksek ve çekici olarak vurgulanıyor. Oysa gerçek hayatta hiçbir erkek kendini bu düzeyde görmüyor.Tabii bütün bu yargılar da erkeğin kendisiyle ilgili kaygısını artıyor. Bunun sonucu olarak erkek, kendi güvensizliğini örtbas ermek için kadın vücudunda kusur ve eksik aramaya başlıyor. Fakat erkek uyarıldığında ve heyecanlandığında, kafasındaki bu tür yargılardan arınıyor ve kadının küçük kusurlarını görmüyor. Hatta o noktaya gelindiğinde, kadının gözünde büyüttüğü kusurları, erkek için uyarıcı etken bile olabiliyor.Kendini beğenmişler incitebilirBir ilişkide başarıyı, sadece vücudun güzel olması ya da idealize edilmiş bir modele benzemesi sağlamaz. Duygusal seçimin de doğru yapılması çok önemlidir. Eğer partner, kadının fiziksel görünüşünü her şeyin üstünde tutar ve karşılıklı hisleri ifade etmek yerine, sert bir yargıç gibi hareket ederse, böyle bir erkeğin karşısına çıplak olarak çıkmak hiç kolay olmayacaktır.

Evlilik akıl karı değil

İngiltere’de Bristol, Edinburgh, Aberdeen ve Glasgow üniversiteleri tarafından yapılan ortak araştırmanın sonuçları, erkeklerin kendilerinden daha az zeki olan kadınları eş olarak tercih ettiklerini ortaya koydu.
Zeki kadınların evlenmeleri halinde de evliliklerini sürdürmek için mücadele etmek zorunda kaldıklarına dikkati çeken İngiliz bilim adamları, kariyerlerinde başarılı olan kadınların aynı başarıyı evliliklerinde gösterebilmek için özel çaba harcamaları gerektiğini bildirdi.İngiliz bilim adamlarına göre, erkekler kendilerinden daha az zeki olan kadınları eş olarak tercih ediyor. 900 kadın ve erkeğin 10 yaşında IQ’larını ölçen ve 40’lı yaşlarına kadar yaşamlarının nasıl geliştiğini izleyen bilim adamları, zeki birer öğrenci olan kız çocuklarının evlilik hayatlarında başarılı olamadıklarını ortaya koydu. Erkeklerinse tam tersi bir grafik çizdiklerine dikkati çeken bilimadamları, evlilikte başarıya ulaşan erkeklerin yüzde 88’inin başarılı ve iyi para kazanan erkekler olduğunu gösterdi.Bu arada İngiltere’de yapılan bir başka araştırmanın sonuçları da, İngiliz kadınların sadece beşte birinin kendini çekici bulduğunu, kendini “seksi” diye tarif edenlerin oranınınsa bunun bile altında kaldığını gösterdi.Çekici kadınlar daha şanslıLondon School of Economics ve Harvard Üniversitesi tarafından 3200 kadınla yapılan anketlere dayandırılan araştırmanın sonuçları, kadınların yüzde 50’sinin, çekici kadınların hayattaki başarı şanslarının çok daha yüksek olduğuna inandığını ortaya koydu.Brezilya kadınların özgüveniABD, Kanada, İtalya, Fransa, Hollanda, Portekiz, Brezilya ve Arjantin’de de yapılan araştırmaya göre, dünyada kendisine “harika” tabirini en yüksek oranda yakıştıran da Brezilyalı kadınlar oldu. Brezilyalı kadınların yüzde 6’sı kendisini “kusursuz” olarak tanımladı.

Philips’le saçınız daha güzel

Philips saç bakım ürünleri ile her zaman bakımlı ve güzel saçlara sahip olabilirsiniz.
Dalgalı, düz, hacimli, bukleli... Saçınıza istediğiniz şekli vermek Philips saç bakım ürünleri ile çok kolay...Saçlarına özen gösteren kadınların vazgeçilmezleri arasında yer alan Philips saç bakım ürünleri ile her gün farklı bir saça sahip olabilirsiniz.2000 Waltt gücündeki Powerprotect serisi hassas sıcaklık ayarı ile saçın parlaklığını ve canlılığını koruyarak saçı çok kısa zamanda kurutabilme özelliğine sahip. Powerprotect HP 4878 ve HP 4877 saç kurutma makinelerinde saça hacim kazandırıp, doğal dalgalar yaratan difuzör ve yoğun hava akımı için fön başlığı bulunuyor. Ayrıca HP 4878’in fırça seti ile saçlarınızı daha rahat şekillendirebilirsiniz.Saçınıza istediğiniz şekli veren Slimair serisi ile ister düz, ister bukleli saçlarla kendiniz için apayrı bir saç modeli bulabilir, sevdiklerinizi şaşırtabilirsiniz. Slimair serisinden HP 4693’te, çift yönlü düzleştirme ve bukle maşası, fön başlığı, şekillendirme fırçası ve saklama çantası bulunuyor.Yenilenen çantası ve saç tokaları ile Philips Geometriks ise imajını değiştirip, saçlarında çılgınlık yapmak isteyenler için. 6 farklı şekillendirme aparatı ile Geometriks hayal ettiğiniz tüm modellerin yaratıcısı olacak.Bu senenin saç modasına düz saçlar damgasını vuruyor. Yazın bu en sıcak günlerinde ise, saatlerce kuaförde fön çektirmeyi beklemek çok zor olsa gerek. Bunun yerine siz de Influence saç düzleştirici ile tanışın. Influence saç düzleştirmenin en akıllıca yolu. 30 saniyede ısınıyor ve en kıvırcık saçları bile 10 dakika içinde dümdüz yapıyor. Deneyin vazgeçemeyeceksiniz.Ağustos ayında tüm Philips saç ürünlerine World, Maximum, Axess, CardFinans ve CitiBank kartlarına peşin fiyatına 10 taksitle sahip olabilirsiniz. Ayrıntılı Bilgi İçin:Philips Danışma Hattı : 0 800 261 33 02www.philips.com.tr

İşte hormon haritanız

Aylık hormon değişimleri kendinizi bazı günler enerjik, bazı günler bitkin hissetmenize neden olduğu gibi aynı zamanda libidonuzun düşük ya da yüksek olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biridir.
Bu değişimlerle ayın hangi günlerinde ve ne şekilde karşılacağınızı bilirseniz ruhsal gel-gitlerinizle uğraşmanız daha rahat olur. Biz de bunu düşünerek size ayın dört haftasının ‘hormon haritası’nı çıkardık. Regl’nin ilk gününden başlayarak1-7 Regl’nin ilk günü. Kocaman bir hamburger yemek için can atıyorsunuz. Bu günlerde özellikle de çok kanamanız varsa vücudunuz demir kaybedebilir. Bu da kendinizi yorgun hissetmenize neden olabilir. Bu yüzden ıspanak, kırmızı et gibi demir bakımından zengin yiyecekler tüketmeye özen gösterin. - Bedeniniz için kötü bir haftaAstımınız ya da migreniniz varsa regl döneminin ilk günü bu rahatsızlıklarınızın şiddetinde artış hissedebilirsiniz. - Beyniniz için iyi bir haftaReglinizin altıncı gününde yumurtanız olgunlaşarak yumurtalığınızdan çıkma aşamasına gelir. Vücudunuz bu dönemde rahattır. İşlerinizle ilgili önemli konulara odaklanabilir ve yaratıcılığınızı kullanmanız gereken işlere başlayabilirsiniz. 8 - 14Araştırmalar yumurtlama dönemindeki kadınların esmer erkekleri daha çekici bulduğunu söylüyor. - Bebek yapmak için uygun bir haftaVücudunuzdaki estrojen hormonunun seviyesi yavaş yavaş yükseliyor ve 14. gün gerçekleşecek olan yumurtlama gününe hazırlanıyor. - Kendinizi iyi hissettiğiniz bir haftaEstrojen hormonu önce sürekli artarken birdenbire hızlı bir artışa geçer. Bu hafta içinde ruhen iyi hissediyorsunuz. Bu dönemde uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızla görüşün, iyi vakit geçirmeye bakın. Seks hayatınızUzmanlar erkeklerin yumurtlama dönemindeki kadınlara yöneldiğini çünkü bu kadınların kokularının farklı olduğunu farkettiklerini ve bu kokunun onlara daha çekici geldiğini belirtiyor. 15 - 21Yumurtlama döneminiz bitse de siz yine de sevişirken korunun. Spermin üreme bölgenizde yedi gün yaşayabileceğini unutmayın. - Teniniz için kötü bir haftaBu dönemde akneler daha da yoğunlaşabilir. Böyle bir durumda dermatoloğunuza başvurarak akneler için uygun bir tedaviye başlayabilirsiniz. - Kendinize güvendiğiniz bir haftaHaftanın ortasına doğru vücudunuzdaki progestron hormonunun seviyesi yükseleceği için iyimser bir bakış açısı kazanarak mutlu günler geçireceksiniz. Bunlar fıtınadan önceki en sessiz ve sakin günleriniz tadını çıkartın. 22 - 28- Vücudunuz için kötü bir haftaVücudunuzdaki progsteron hormonunun doruğa çıktığı bu hafta regl öncesi sendromarın görülür. Vücuttaki erkek hormonu olan testesterondaki artışla tüyleriniz uzayabilir vücut kokunuz yoğunlaşabilir. - Ruhsal açıdan kötü bir haftaKendinizi mutsuz ve sürekli aç hissediyorsunuz. Bu hafta yüksek proteinli ve tuzsuz yiyecekler tüketmenizi öneriyoruz. 28.günMideniz kötü, uyku probleminiz var ve başınız ağrıyor. Regl olmak üzeresiniz. Çeviri: Elif Akbaş

Kullanışlı bir mutfak için...

Hayallerinizdeki mutfağı evinize getirin!
Eğer yeriniz darsa; üste mini fırını, alta da mini bulaşık makinesini monte edebilirsiniz. Mutfak işlerine meraklı olanlar, özellikle büyük ve konforlu bir alanları olsun isterler. Fakat çok küçük metrekaraler de bile sempatik ve kullanışlı bir mutfağa sahip olmanız mümkün. Yapmanız gereken önce mutfakta en çok neye ihtiyacınız olduğunu saptamak, daha sonra bu eşyaların yerleştirileceği alanı yaratmak ve son olarak da yerleşimi planlamak. AydınlatmaÖzellikle küçük alanları rahatlatmak için, iyi bir aydınlatma sistemi kurmak şart. Kuvvetli ve ışığı genele yayan bir ampulle bu işi kolaylıkla çözebilirsiniz. Mekanda görmek istediğiniz rengi de, lambanızın dış kısmı yansıtacaktır.Mini fırınMutfakta pişirme ünitesi olarak setüstü ocak kadar gerekli olan fırının da mini boyunu tercih etmelisiniz. İster börek, ister balık ister çeşitli yemekleri pişirmekte oldukça ihtiyaç duyacağınız mini fırının, yarattığınız mekanda tahmininizden çok daha az yer kaplayacağını göreceksiniz.Set üstü ocakNasıl bir pişirme ünitesine sahip olmak istediğinize karar verdikten sonra ürün seçme işine girerseniz, doğru tercihi yapmanız daha kolay olacaktır. İsteğinize göre gazlı veya elektrikli alternatifleri olan set üstü ocaklarla her çeşit yemeği pişirmeniz mümkün. Yerden kazanmak için iki gözlü olanlarını tercih edin. MasaAlanınız ne kadar küçük olursa olsun, ihtiyacınıza cevap verecek fonksiyonel bir masa mutlaka gerekecektir. Mümkün olduğunca küçük ama işlevsel bir açılır kapanır masayı nişin önüne koyarak hem yemek yeme alanı, hem fazladan tezgah alanı, hem de dekoratif bir görünüm yaratabilirsiniz. Bulaşık makinesiSudan tasarruf etmek ve hijyenik bir temizlik sağlamak için bulaşık makinesi kullanmak şart. Alanınızın durumuna göre bu makinelerin küçük boyları da mevcut ve oldukça kullanışlı.EviyeBoyut ve şekline göre birçok evye seçeneğini yapı marketlerde bulabilirsiniz. Özellikle yuvarlak olanları bu gibi ufak alanlarda oldukça kullanışlı ve görsel anlamda da şıklığı yakalamanızı sağlıyor.Küçük alanda kullanışlı bir mutfak yaratmak zor diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Siz de mutfağınız için pratik çözümler bulup uygulayabilirsiniz. İlk aşamaNişi hazırlamak için öncelikle elektrikli aletlerinizin sığacağı kadar bir alan yaratın. Eviyenizi ve set üstü ocağınızı koyacağınız tezgahı ebatlara uygun olarak kestirin. Su ve elektrik bağlantılarını yaptırmanız için bir tesisatçı ve elektrikçiye ihtiyacınız olacak. Bulaşık makinesi ve eviyeyi su borularına bağlatmanız gerekiyor. Set üstü ocak ve fırın için de çoklu bir topraklı priz taktırmalısınız. Tezgahınızın üzerine eviye ve bataryasını yerleştirip bağlantılarını yaptırın. Daha sonra ise bulaşık makinesi ve fırınınızı onlar için ayırdığınız bölmelere yerleştirin. Böylece ilk aşamayı tamamlamış olacaksınız. İkinci aşamaÇalışmanın zahmetli ve zor olan inşaat kısmı tamamlanıp elektrikli aletler yerleştirildikten sonra artık sıra mutfak eşyalarınızı yerleştirmeye geldi. Yerden kazanmak için duvarları mümkün olduğu kadar değerlendirin ve raf sistemlerini kullanın. Su ısıtıcı, narenciye sıkacağı, espresso makinesi, blender gibi küçük elektrikli ev aletlerini tezgahınızın üzerine yerleştirebilirsiniz. Sabahları kahvaltı yapabileceğiniz ya da akşamları birşeyler atıştırabileceğiniz küçük ebatlı masanız için de bir yer planlamayı unutmayın. Tüm bunları gerçekleştirdikten sonra üçüncü aşamaya geçebilirsiniz. Üçüncü aşamaBütün hazırlıklar bittiğine göre sıra mutfağınızda neşeli bir atmosfer yaratmaya geldi. Renkli bir mutfak istiyorsanız beğeninize, stilinize uygun aksesuarlarla dekorasyonu tamamlayabilirsiniz. Duvarları da istediğiniz renkte herhangi bir duvar kağıdıyla kaplayıp tarzınıza uygun işlevsel bir mutfağa sahip olabilirsiniz. Duvar kağıdını sudan ve buhardan etkilenmeyen cinste seçmeniz daha uygun olacaktır. Alanınız dar olduğu için masanın yanında büyük bir sandalye kullanmak yerine küçük bir tabureyi tercih edebilirsiniz. Bunları tamamladıktan sonra artık mutfağınız kullanıma hazır. Batarya seçimi önemliBatarya, şüphesiz en önemli mutfak aparatlarından biri. Seçim yaparken işinizi en rahat halledecek olanları seçmenizde fayda var. Birçok modeli olan bataryaların duşlu modellerini tercih ederseniz hem daha az su harcamış olursunuz, hem de daha pratik bir temizlikle zamandan kazanırsınız.Çelik eviye için temizlik önerileriEğer mutfağınızda çelik bir eviye kullandıysanız temizliği sağlamak için deri veya microfiber biz bez kullanmanız gerekiyor. Böylece su tanelerinin yarattığı lekelerden rahatlıkla kurtulabilirsiniz. Ayrıca ovma deterjanlarından uzak durmalısınız. Eviyenizin çizilmesine sebep olur. Mutfak gereçleri çok kullanışlıMutfakta her an elinizin altında olması gereken bazı aletler, yemek yaparken size oldukça kolaylık sağlayacak. Bu aletler düşündüğünüz kadar yer de tutmuyor. Onları dolaplara saklamak yerine duvarınıza asabilirsiniz. Yerden kazanmak için bunları yapın• Çalışma alanı olarak düşündüğünüz tezgahı mümkün olduğunca geniş tutun. • Tezgahın üzerini gereksiz aletlerle doldurmayın ve kendinize rahat bir çalışma alanı bırakın. • Aksesuarlarınızı az ve öz seçin. İhtiyacınız olanından fazla elektrikli alet kullanmayın. Birçok işi bir arada yapan robotlardan faydalanın. • Duvarınızda uygun boşluğunuz varsa aksesuarları asmak için duvara çakılan boruları kullanın. Yerdeki kalabalığı duvara taşırsanız size daha ferah bir alan kalacaktır. • Doğru aydınlatmayla daha ferah bir alan yaratın. Alanı optimum kullanmak için• Tezgahı çalışma alanı olarak kendinize saklamak için küçük set üstü ocakları tercih edin. • Ocağınızın üzerini daima kullanın. • Küçük ebatlı tencereleri tercih edin. • Az ve öz pişirme elemanı kullanın. Her malzemeden bir adet edinin. • Ek bir masa edinerek ikinci bir tezgah yaratın

Seks tanrıçası olmak isteyenlere!

Her kadın erkeğinin Cleopatra’sı olmak ister. Onun sonsuza kadar arzulayacağı tek kadın olmak elinizde, yeter ki içinizdeki seksi kadını ortaya çıkarmayı bilin!
Ateşli ve seksi bir kadın olmanın ilk koşulu görünüme önem vermektir. Fakat herşeyden önce bir kadın olduğunuzu iliklerinize kadar hissetmeli ve dişiliğinizin farkına varmalısınız. Sonsuza kadar seksi bir kadın olarak kalabilmek için bundan sonra yapmanız gerekenleri sizin için derledik, duymaya hazır mısınız?Cildinizİpeksi bir cilt erkeklerin dayanamadığı yegane özelliklerden biridir. Cildinizi yumuşak ve sağlıklı tutmak için ilk yapmanız gereken şey günde en az 8-10 bardak su içmektir. Birçoğumuz sadece yüzümüze ilgi gösteriyor, vücudumuzun geri kalanını ihmal ediyoruz. Hoş kokulu bir vücut kremiyle tüm vücudunuza uygulayacağınız bakım sizi çok rahatlatacak. Ayrıca özel bölgenizdeki fazla tüylerden kurtulmanız da beraber olduğunuz erkeği baştan çıkaracak olan etkili bir yöntem. Yumuşak ve pürüzsüz cildinizle etrafınızdaki erkekleri büyüleyeceksiniz. BacaklarınızErkekler bacaklara bayılır! Bacak bakımına öncelikle tüylerinizi alarak başlamalısınız. Tüylerinizi ağdayla alırsanız pürüzsüz bir cilde sahip olurken aynı zamanda bacaklarınızdaki ölü deriden de kurtulmuş olursunuz. Ayrıca düzenli olarak pedikür yaptırarak da ayak bakımınızı sağlayabilirsiniz. Tüm vücudumuzun ağırlığını onlar çekiyor, arada bir onlarla da ilgilenmek lazım öyle değil mi?Pantolon da giyseniz mini etek de fark etmez. İpeksi bir dokunuşa sahip bacaklar kendinize olan güveninizi artıracak. BaldırlarınızBacak bakımından bahsetmişken baldırları es geçmek olmaz. Neredeyse bütün kadınların hayali sıkı baldırlara sahip olmaktır. Bunun için ne mi yapacaksınız? Tabi ki spor! Düzenli olarak spor yaptığınızda bacağınızın sarkık, yumuşak kısımları sıkılaşacak ve daha güzel bir görünüme sahip olacak. Sıkı ve seksi vücudunuzla sonsuza kadar sevgilinizin gözbebeği olabilirsiniz.

29 Eylül 2012 Cumartesi

Kalpteki delik gelişme geriliği nedeni

Genetik yatkınlık, akraba evliliği başta olmak üzere birçok faktör, bebeklerin kalp hastalığıyla doğmasına neden oluyor. Doğumsal kalp hastalıklarının önemli bir bölümünü, kalpteki delikler oluşturuyor. Bebeklerde kalpte delik varsa sık nefes alma, beslenirken çabuk yorulma, kilo alamama ve sık sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirme gibi sorunlar gözlenebiliyor. Doğumsal kalp hastalığı anne karnında saptanabiliyor.
Doğumsal kalp hastalığı ülkemiz için en önemli sağlık sorunlarından birini oluşturuyor. Türkiye"deki araştırmalar her yıl 13 bin bebeğin kalp hastalığıyla doğduğunu gösteriyor. Doğumsal kalp hastalıklarının gelişiminde genetik yatkınlık önemli rol oynuyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy"de görev yapan Çocuk Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Aygün Dindar, "Kalbin 3 bin civarında doğumsal anomalisi bulunuyor. Bunlardan ancak birkaçında gebelik esnasında kullanılan ilaç ya da geçirilen enfeksiyonların etkisi bulunduğu biliniyor. Ancak genel kanı, doğumsal kalp hastalıklarının gelişimi için genetik bir eğilimin gerekliliğidir" diyor. Doğumsal kalp hastası çocuğu olan ailelerde, ikinci bir gebelikte yine böyle bir hastalığın olasılığı genel topluma göre 2 kat artıyor. Prof. Dr. Aygün Dindar, kendisinde doğumsal kalp hastalığı olan bireylerin, böyle çocuklara sahip olma olasılığının toplumdan daha yüksek olacağının altını çiziyor. Kalpteki delikler Doğumsal kalp hastalıklarının önemli bir bölümünü de kalpteki delikler oluşturuyor. Kalpte oluşan delikler, kalp yetersizliğine yol açarak, çocukların büyümesini olumsuz yönde etkilemesi açısından önem taşıyor. Kalpteki delikler sık geçirilen akciğer enfeksiyonlarına zemin oluşturduğu için, çocukların gelişimi açısından risk oluşturuyor. Doğumsal kalp deliklerinin değişik tipleri bulunuyor.Prof. Dr. Aygün Dindar, "Kalp delikleri ya kalbin üst iki odacığı olan kulakçıklar, ya da alt iki odacığı olan karıncıklar arasında olur. Bunlar tek başına veya birlikte olabildikleri gibi çeşitli damar darlık ve anomaliler ile beraber olabilirler” diye belirtiyor. Tiplerine göre belirtileri Kalp delikleri, eğer ilave bir akciğer atardamar darlığı yoksa kalbin sol tarafındaki temiz kanın sağ taraftaki kirli kana karışmasına neden oluyor. Prof. Dr. Aygün Dindar, bu karışım ne kadar fazla ise yani delik ne kadar büyük ise belirtilerin o kadar erken ortaya çıkacağını hatırlatarak şunları söylüyor: “Genellikle kulakçıklar arasındaki delikler büyükte olsa en erken ilk yaşın sonunda belirti verirken, karıncıklar arasındaki deliklerin özellikle geniş olanları erken süt çocukluğu döneminde belirti verir. Belirtiler sık nefes alma, beslenirken çabuk yorulma, kilo alamama ve sık sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirmedir. Küçük delikler ise genellikle belirti vermez. Doktor muayenesi sırasında tesadüfen “üfürüm” dediğimiz özel dinleme bulgularının duyulması ile fark edilirler.” Anne karnında tanısı mümkün Doğumsal kalp hastalıklarının anne karnında da tanısı mümkün. Bunun için öncelikle kadın doğum uzmanının böyle bir problemi fark ederek, ileri tetkik için anneyi bu konuda deneyimli bir çocuk kardiyoloji uzmanına yönlendirmesi gerekiyor. Tedavisinde izlenen yol Anne karnında kalp hastalığı tanısı konulması son derece önemli. Böylelikle bebek doğar doğmaz acil bir durum olduğunda hemen müdahale edilmesi mümkün oluyor. Prof. Dr. Aygün Dindar, doğumsal kalp hastalığında yapılması gereken müdahale ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Kalp deliklerinin cerrahi tedavisi, birlikte yaşamsal risk yaratıcı damar ya da kapak anomalileri ile beraberse hemen doğumu takiben gerekebilir. Tek başına kalp deliğinde acil cerrahi genellikle gerekmez. Özellikle karıncıklar arasındaki deliklerin bir kısmı kendiliğinden kapanabilir. Bu nedenle gerekirse tıbbi tedavi ile belirtileri kontrol altına alarak beklemek tercih edilir. Kalp deliklerinin kendiliğinden kapanma olasılığı vardır. Bu olasılık, karıncıklar arasındaki delikler için yüzde 50-70, kulakçıklar arasındaki delikler için yüzde 20-30 arasındadır. Çok küçük delikler eğer herhangi bir soruna yol açmıyorsa , ömür boyu girişim gerektirmeyebilir. Geniş delikler ise ilk iki yaşta ameliyatla kapatılır. Kulakçıklar arasındaki defektlerin bazı tiplerinin ameliyatsız yöntemlerle kapatılması olasıdır. Karıncıklar arasındaki bazı deliklerinde ameliyatsız kapatılabilmesi için yöntemler geliştirilmektedir. Cerrahi tedavi sonrası çocukların belirli aralıklarla takibi gereklidir. İlk bir yıldan sonra bu kontroller genellikle bir yada iki yıl aralarla olur.” Prof. Dr. Aygün Dindar Acıbadem Hastanesi BakırköyÇocuk Kardiyoloji Uzmanı

Kozmetik ürünler nasıl saklanır?

Ruj, rimel, göz kalemi, bakım kremleri güzelliğimizin neferleridir. Dudaklarımızı dolgunlaştırır, cildimizi sıkılaştırır, yüzümüze canlılık kazandırırlar.
Biz, kadınlar için değerli kozmetik ürünler doğru muhafaza edilmediği takdirde kullanılamaz duruma gelebilir. Yüksek fiyata aldığımız rimel kuruyabilir, renginiz beğendiğimiz rujumuz bozulabilir. Doğru yöntemlerle kozmetik ürünlerinizi saklarsanız güzellik dolabınız her an hizmetinizde olacaktır.RimelRimelinizin kurumasını önlemek, kirpiklerinizi dolgunlaştırırken bakım yapılmasını sağlamak istiyorsanız içine birkaç damla Hint yağı ilave edip karıştırın.Rimelinizi oda sıcaklığında muhafaza edebilirsiniz, çok sıcak ya da çok soğuk ortamda bulunmamasına dikkat edin.Göz KalemiGöz kaleminin kolayca sürülebilmesi için ucunun yeteri miktarda açılmış olması gerekir. Çok yumuşak göz kalemlerini açmaya çalışırken, kalemin bir kısmı açacağın içinde kalır. İstediğiniz performansı alamazsınız.Göz kaleminizi açmadan önce derin dondurucuda 5 dakika boyunca bekletin. Bu sayede kalemin ucu sertleşecek ve kolayca açılacaktır. Sürmek ise basit hale gelecektir. Oda sıcaklığında yumuşayan göz kaleminin sürüşüyle harika göz makyajı yapabilirsiniz.RujMakyajın son ve en önemli adımı dudaklara sürülecek rujdur. Rujunuzu oda sıcaklığında saklamalısınız. Çok sıcak ya da çok soğuk ortamlarda bulunan ruj kısa sürede bozulabilir.Rujunuzu dudaklarınıza kolayca uygulamak ve sonuna kadar kullanmak için fırçayla sürün. Ruju fırçayla sürmek dudaklarınızda pürüzsüz görünümü sağlayacaktır.Bakım KremleriKırışık önleyici, nemlendirici, gençleştirici gibi özelliklere sahip bakım kremlerini satın alırken son kullanma tarihlerini mutlaka kontrol edin. Son kullanma tarihi yakın olan kremleri almayın.Kreminizden beklediğiniz etkiyi alabilmek için buzdolabının alt rafında muhafaza edin. Bu sayede uzun süre kullanabilirsiniz.

Hamileliği patrona nasıl söylemeli?

Çoğu kadın patronuna hamile olduğunu söylemek için, düşük gibi sebeplerden ötürü ilk 3 ayın geçmesini bekler. Ancak bu kadar uzun süre beklemek istemeyenler de olabilir.
İşte hamile olduğunuzu duyurmak istediğinizde, karar vermenizde etkili olabilecek değerlendirme ve faktörler yer alıyor.Hamileliği güçleştiren bir durum mu var?Eğer böyleyse hamileliğinizin ilk zamanlarında bunu paylaşmalısınız. Eğer sabah bulantılarınız varsa, hasta olduğunuzu söylemek için normalden daha fazla arayacaksınız, size sempatiyle yardımcı olmaları için iş arakadaşlarınızla bunu paylaşabilirsiniz.Çok ağır ve stresli bir işte mi çalışıyorsunuz?Eğer durum böyleyse kendinizin ve bebeğin sağlığı için koşullarınızın daha iyileştirilmesini isteyebilirsiniz. Yöneticinizle doğru zamanda sorumluluklarınızın değiştirilmesi hakkında konuşun. İşiniz kimyasal sektördeyse her hangi bir iş bebeğiniz için zararlı olabilir. Bu nedenle kendinizi koruma yönünde acil olarak patronunuzla konuşabilirsiniz.Hamilelik haberinin nasıl karşılanacağını düşünüyorsunuz?İş yeri kültürünüz, diğer hamile kadınlara bakış açısı ve yöneticinizle ilişkileriniz, bu konudaki yorumunuzun negatif veya pozitif yönde olmasında belirleyici olacaktır. İş vereninizin bu haberi profesyonel bir yönetici gibi karşılayacağından emin olduğunuzda konuşun. Hamileliğinizi ne kadar erken söylerseniz, ilerleyen dönemde işleriniz de buna göre daha hafifleyecektir. Böylece daha sağlıklı ve stressiz bir hamilelik yaşayabilirsiniz. Ne yazık ki bazı patronlar hamileliğinizi olumlu karşılamayabilir. Patronunuzun durumunuzu olumlu karşılayacağı zamana kadar (14-20 hafta aralığında) bekledikten sonra söyleyin. Bu durum hamileyken de çalıştığınızı, hamileliğin işinizi engellemediğini kanıtlamanızı sağlar.Eğer hamileliğinizi açıkladığınız dönem önemli bir olayla çatışırsa, ona durumunuzu anlatan kararlı bir mesaj gönderin; "Hamileliğimin hemen hemen yarısına gelmek üzereyim ve verimliliğimi etkilemez." Sonuçta, patronunuzdan maaş sonrasını beklemesini veya performansınızı gözlemlemesini isteyebilirsiniz.Patronu işe ara vermeye nasıl hazırlarsınız?İlk önce sizin durumunuzdaki bir çalışanın haklarını öğrenin. İnsan kaynaklarından resmi hamilelik bilgilerini ve haklarınızı öğrenin. Ayrılacağınız dönemle ilgili iş planı yapın. İşe ne zaman döneceğinizi insan kaynaklarınızla paylaşın.İş görüşmesi sırasında hamileliğimi gündeme getirmeli miyim?Yeni bir iş için görüşmenizde, hamileliğinizden çok konuyu yeteneklerinize, coşkunuza, pozisyona uygunluğunuza odaklayın. Hamileliğinizle özelliklerinizi birleştiren konularda görüşürken, işe ne zaman başlayacağınız, doğum ve sonrası gibi konulardaki cevaplarınızı hazırlamış olun. Karşınızdakine çok fazla vaatte bulunmadan özgüveninile onu büyülemeyi deneyin. Eğer hamile olduğunuz henüz çok fazla belli olmuyorsa, birşey söyleyip söylememe konusunda karar vermelisiniz. Bu haberi arkadaşlarınız ve yakın çevrenizle paylaşmadan önce, bir yabancıya söylemek istemeyebilirsiniz. İlk bebeğinize hamileyseniz doğumdan sonra nasıl hissedeceğinizi bilemeyebilirsiniz. Hemen işe mi dönmek isteyeceksiniz veya 3 ay bekleyecek misiniz? Yeni işvereninize bazı sözler vermeden önce bu tür konuları değerlendirerek kararlı bir şekilde konuşmalısınız. Diğer taraftan birkaç ay sonra hamile olduğunuz ortaya çıktığında yeni patronunuzun nasıl değerlendireceğini düşünün. Hamile olduğunuzu söylemeden işe başlamak ilişkinize zarar verebilir, güveni azaltabilir. Bu nedenle hamileyseniz ve işe başlama olasılığınız yüksekse durumu İnsan Kaynakları ile paylaşarak doğru bir karar verebilirsiniz.

Sıcakta vücudunuza kulak verin

Hep egzersizin faydalarından bahsediyoruz ama hava sıcaklığının ve bazen nemin yüksek olduğu yaz günlerinde egzersiz yaparken dikkatli olmalıyız.
Yeterli sıvı alımı, uygun giyimler ve aşırı sıcaktan kaçınmak için iyi bir zamanlama yaz aylarında egzersiz ve spor yapanların dikkate alması gereken hususlar.Arkadaşlarınızla plaj voleybolu oynarken ya da tek başınıza spor yaptığınız sırada sıcaklığı hissetmeyebilirsiniz, ama vücudunuz buna er ya da geç tepki verecektir. Sıcak çarpmasına maruz kalmak istemiyorsanız önleminizi alın.Sıcak hava vücudunuzu nasıl etkiler?Sıcak havada egzersiz kalbinize ve akciğer-lerinize ekstra bir yük getirir. Egzersizin kendisi ve hava sıcaklığının yüksek oluşu vücut sıcaklığınızı artırır. Isıyı vücuttan atmak için derinizde dolaşan kan miktarı artar. Bu da kaslarınıza giden kanın azalması ve kalp hızının artması demektir. Nem fazla ise vücudunuz daha da çok stresle karşı karşıya kalır zira nemli havada deriden buharlaşmayla ısı kaybı zorlaşır, böylece vücut sıcaklığı daha da yükselir.Normal koşullar altında deriniz, kan damarlarınız ve terleme düzeyi vücut sıcaklığını ayarlar. Ne var ki yüksek sıcaklıklara ve neme maruz kalındığında vücudun bu doğal soğutma sistemleri yeterli olmayabilir. Sonuç, sıcak krampları, sıcak yorgunluğu veya sıcak çarpması gibi sıcakla ilgili hastalık durumunun ortaya çıkmasıdır.Sıcak hava sizi hasta etmesinVücudunuzu serin tutmak için aşağıdaki temel önlemleri aklınızda tutun:Yavaşlayın - Egzersize yavaş tempoda başlayın. Vücudunuz sıcağa uyum sağladıkça egzersizin süresini ve yoğunluğunu artırabilirsiniz. Kronik bir hastalığınız varsa veya ilaç alıyorsanız mutlaka doktorunuza danışın. Bol sıvı alın - Vücudunuzun terleme ve kendini soğutma yeteneği yeterli sıvı alımına bağlıdır. Susuzluk hissetmeseniz bile aktivite sırasında bol su için. Sıvı kaybını teşvik eden kafeinli veya alkollü içecekten kaçının. Hafif ve açık renkli giysiler giyin - Gözenekli ve buharlaşmayı önlemeyen kumaşlardan yapılan ince giysiler vücudun etrafından hava dolaşımını artırır. Sıcağı emen koyu renkli giysiler giymeyin. Öğlen güneşe çıkmayın - Egzersizlerinizi sabah ve akşam saatlerinde yapın. Yüzme gibi su egzersizlerine öncelik verin.Güneş koruyucusu kullanın - Güneş koruyucularını sık sık sürerek egzersiz sırasında güneş yanıklarının önüne geçin.Kapalı ve klimalı yerde çalışın - Sıcak ve nemli havalarda kapalı mekânlarda, mümkünse spor salonlarında çalışmayı tercih edin.Uyarı işaretleriSıcak bir ortamda egzersiz yapıyorsanız aşırı yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, ağız kuruluğu gibi şikâyetler hissederseniz vücudunuz sizi uyarmaktadır, derhal egzersize son verin. Vücudunuzu serinletmek için gölgeye kaçın, su için ve vücudunuzu ıslatın. Bu tip şikâyetleri hafife almayın, egzersizi bıraktıktan hemen sonra şikâyetleriniz geçmezse, tıbbi öneri ve yardım alın. Ateş yüksekliği, şuur bulanıklığı, bayılma, çarpıntı, göğüste sıkışma, nefes darlığı, bulantı, kusma ve benzeri durumlarda ise hiç vakit kaybetmeden acil tıbbi yardım isteyin. Asıl doğru olanı ise önceden doktorunuza danışıp sıcak havada size uygun egzersiz ve limitleriniz konusunda onun önerilerini almak ve bunları uygulamaktır. Nasıl olsa ben zorlanınca bir rahatsızlık hissetmiyorum, demek ki sağlıklıyım demek çok büyük hatadır. Örneğin egzersiz sırasında kalbinizin atımlarında ve çalışmasında çok ciddi değişiklikler olabilir ve siz bunu hissetmeyebilirsiniz. Bu değişiklikler bir gün egzersiz sırasında aniden çok ciddi hayati problemlere neden olabilirler.Kimler risk altında?Çocuklar (çocuklar daha fazla ısı üretir ve daha az terler, ayrıca egzersiz sırasında su içmek akıllarına gelmez bunların tümü vücudun susuz kalması riskini artırır.)Yaşlılar (vücutlarının ısı ayarlama sistemi gençler kadar iyi çalışmaz.)Kronİk hastalığı olanlar ve ilaç kullananlarDüzenli egzersiz yapmayanlarFazla ve aşırı kilolu kişilerKısa zaman önce kusma veya ishale neden olan bir hastalık geçirmiş olanlarÖnceden sıcak çarpması, sıcak yorgunluğu gibi durumlar yaşamış olanlarDoktor kontrolünden geçmeden egzersize başlamış olanlar.Dr. Hasan İnsel, Milliyet

İdeal uyku kaç saat?

Uyku sürenize dikkat! Az ya da çok uyumanız obezite nedeni...
Kanada’da yapılan bilimsel bir araştırma, ideal uykunun 7 saat olması gerektiğini ve bu saatten az ya da fazla uyumanın şişmanlığa sebep olduğunu ortaya koydu.Kanada’nın Quebec eyaletindeki Laval Üniversitesi profesörlerinden Jean-Philippe Chaput’nun Amerikan Uyku Hekimliği Akademisi Dergisi’nde yayımlanan bilimsel araştırmasının sonuçları uyku konusunda yeni açılımlar getirdi. Uykunun insan hayatı üzerindeki etkileri ile ilgili olarak 7 yıla yakın süre yaşları 21 ila 64 arasında değişen 276 kişi üzerinde araştırmalar yapan Jean-Philippe Chaput, 6 yıl boyunca 7 saatten az uyuyan deneklerin 1.8 kilogram ve 7 saatten fazla uyuyan hastalarının da 1.4 kilogram şişmanladıklarını tespit ettiğini açıkladı. Jean-Philippe Chaput, günlük 7 saat uyuyan hastalarında ise kilo kaybı ya da kazanımı olmadığını belirttiği araştırma sonuçlarında, çok az ya da çok fazla uyumanın hormon dengesini değiştirdiğini ve aşırı iştahı tetiklediğini kaydetti. Chaput, 7 saatten az ya da çok uyumanın obezite denilen şişmanlık hastalığına da neden olduğunu belirterek, özellikle günlük 5 saat uyuyanların midelerinde acıkma hissine sebep olan “grelin hormonunun” aşırı salgılandığının saptandığını, bunun da vücutta aşırı yağlanma ve kilo almaya yol açtığını vurguladı.

Gülmenin yararları

Mutluluk, hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi olmanızı sağlar. Olumsuzluklara üzülmek yerine olumlu şeyler düşünmek sizi kendinize getirir.
Mutluluğu yakalayabilmek zor gibi görünse de, aslında elinizdeki küçük şeylerin bile mutlu olmak için bir sebep olduğunun farkına varabilirsiniz. Mutluluk, hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi olmanızı sağlar. Olumsuzluklara üzülmek yerine olumlu şeyler düşünmek sizi kendinize getirir. İyilik yapmaya çalışın; çünkü başkaları mutlu etmek sizi de mutlu eder. Yapılan araştırmalar çevrelerindeki insanlara, maddi ya da manevi, yardım eden kişilerin kendilerini daha huzurlu ve mutlu hissettiğini ortaya koyuyor. Olumsuzluklara üzülmek yerine olumlu şeyler düşünmek sizi kendinize getirir. İyilik yapmaya çalışın; çünkü başkalarım mutlu etmek sizi de mutlu eder. Yapılan araştırmalar çevrelerindeki insanlara, maddi ya da manevi, yardım eden kişilerin kendilerini daha huzurlu ve mutlu hissettiğini ortaya koymuştur. Nelere iyi geliyor? Son yapılan araştırmalar günde en az 15 dakika gülmenin kalp için çok yararlı olduğunu doğruluyor. Kahkaha atmak, kan damarlarını genişletiyor, kan dolaşımını hızlandırıyor. Ancak uzmanlar bunun nedenini henüz belirleyebilmiş değil stresin kalbe, kan akışını sınırladığı, damarları sıkıştırdığıysa daha önce birçok araştırmayla kanıtlanmıştı. Bu araştırma, gülmenin damarları genişlettiğini doğruluyor. Kendisiyle barışık olan ve somurtmak yerine gülmeyi seçen kişilerin cinsel yaşamları çok daha hareketli oluyor. Gülmek cinsel yaşamın daha iyi olmasını sağlarken, çiftlerin mutluluğu birlikte yakalamasında da etken oluyor.. Gülmek bağışıklık sistemini güçlendirdiği için birçok hastalığı da önlüyor. Soğuk algınlığından yüksek tansiyona, depresyondan alerjiye birçok hastalıkla baş etmenizi sağlıyor. Vücuttaki ağrıların neden oluyor. Gülme ve kahkaha ile insan beyninde doğal morfin yerine geçen endorfin üretiliyor.Endorfin ise morfinden çok daha güçlü ağrı kesici özelliği taşıyor.Gülmek strese karşı en iyi ilaç. Gülünce anti-stres hormonlarının aktif hale geldiği ve vücut direncinin arttığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek.

Simon Rex

20 temmuz 1974 tarihinde San Francisco, ABD’de dünyaya gelen yakışıklı aktör ilkokul beşinci sınıfın sonuna kadar doğduğu yerde yaşar.
Daha sonra Alameda’ya taşınan Simon Alameda lisesini bitirdikten sonra Diablo Valley Üniversitesi’nden mezun olur. Üniversiteden sonra Los Angeles’a taşınan Rex 18 yaşındayken modellik yapan kız arkadaşının fotoğrafçısı tarafından keşfedilerek San Francisco’daki bir ajansa referans gösterilir. Bu keşfin ardından hayatı tamamen değişen çekici aktör New York, Milan, Los Angeles gibi şehirlerde Tommy Hillfiger, Levi’s, Boss gibi dünyaca ünlü markaların defilerinde boy gösterir. Mankenlikte yıldızı iyice parlayan Simon TV’da şansını denemeye karar verir ve MTV’de yayınlanan popüler şov “MTV’s Most Wanted”ı sunmaya başlar. Düzgün fiziği ve karizmatik kişiliği ile bir anda herkesin ilgisini çeken Simon birkaç yıl VJ’lik yaptıktan sonra “Snapped” adlı filmde rol alır. Oyunculukta da kendini kanıtlayan Simon bu filmin ardından “Felicity”, “Katie Joplin” ve “Jack & Jill” gibi TV dizilerinde rol alır. Sinema ve TV’da kendine iyi bir yer edinmek için oyunculuk dersleri de alan yakışıklı aktörü son olarak ülkemizde de beğeniyle izlenen “Scary Movie/3”te izliyoruz.Bunları biliyor muydunuz?-Müzisyenlik yönü de olan aktör bilgisayarda elektronik müzik çalışmaları yapıyor. -Anadili gibi İspanyolca konuşuyor.-İyi bir basketbol oyuncusu.-Meşhur olmadan önce porno filmlerde rol alıyordu. -“Jack & Jill” deki rol arkadaşı Jaime Pressly ile büyük aşk yaşadı. -Simon arkadaşıyla birlikte 17 yaşındayken yolda bir cüzdan buldu. Cüzdandaki kredi kartını kullanmaya kalkınca tutuklandı. Hapis cezası almadı fakat bir süre toplum yararına faaliyetlere katılmak zorunda kaldı.-“Scary Movie/3”ün soundrack albümünde bir parça seslendirdi. Çeviri ve derleme: Elif Akbaş

28 Eylül 2012 Cuma

Hangi şirket bana uygun?

İş dünyasına adım atarken kafamızda birçok soru olur. Hangi şirketin bize uygun olup olmadığı, çalışmak istediğimiz şirketin özellikleri, ücret politikası ve sosyal güvenlik hakları gibi. Bu soruların cevaplarını sizin bulmanız gerekiyor.
Çünkü çalışacağınız yerin kişisel özelliklerinize uyup uymadığı, neleri sevip sevmediğiniz, çalışacağınız şirketin hangisi olacağını da gösterir. Eğer bu özelliklerden tam olarak emin değilseniz monster.com’da hazırlanan şirket tanımlarına bakmanızda yarar var. Bunun yanı sıra şirketler hakkında araştırma yapıp, çevrenizdeki insanlara da danışabilirsiniz. Küçük ya da büyük ölçekli bir yerde çalışmakta ısrar etmek yerine, size en uygun yerde çalışmaya odaklanın. Önemli olan mutlu olmanız. Bu da tamamen sizin istek ve beklentilerinizle alakalı.Küçük ölçekli şirketlerGelir ve kazanç payı diğer şirketlere göre küçük olduğu için elemanlarına sunduğu fırsatlar da sınırlıdır. Uzun dönemli çalışmak istemeyenler için uygun olabilir. Bu tip şirketlerde işveren başka kimseye büyük sorumluluklar vermekten kaçınır, iyi elemanı bulmakta zorlanırlar. Bu yüzden gözde eleman olursanız, yükselmeniz daha kolay olur. Diğer yandan, diğer şirketlere oranla iş öğrenmek için çok elverişlidir. Kendini geliştirmek, işi A’dan Z’ye öğrenmek istiyorsanız bu tip şirketler kariyerinizi olumlu etkiler. Çünkü hem birçok iş kolunda çalışabilir hem de bir organizasyonun her birimi hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Gittiğiniz her şirkette bilgi sahibi olduğunuz özelliklere yenilerini katmanız için küçük işletmeler mükemmel bir kapıdır. .Orta ölçekli şirketlerKüçük ölçekli şirketlere oranla daha fazla olanaklar tanıyabilir. Sağlık sigortası gibi. Finansal anlamda her şey tanımlı olduğundan şirketin belirlediği yıllık amaçlar doğrultusunda hareket edilir. Ücretler diğer büyüklükteki firmalara daha esnektir, kişiye göre (deneyim, eğitim, kişisel özellikler) değişebilir. Bunun yanısıra yöneticiler çalışanlardan daha çok fedakarlık yapmasını isteyebilirler. Uzun çalışma saatleri ve değişebilen sorumluluklar beklentiler içindedir. Organizasyon özellikleri küçük firmalara göre daha belirgin olduğu için elemanların yapacağı da belirlidir. Kısa zamanda terfi ya da yükselme düşüncesine kapılmamaya dikkat edin. .Büyük ölçekli şirketlerBu tip şirketler güvenlik ve sosyal koşulların hepsini bir arada ve kapsamlı olarak verirler. Ayrıca, ücretlendirmede daha sıkı kurallara sahip olsalar da, finansal güçlerinden dolayı, işe başlangıç ücretleri de yüksek olabilir. .Büyük şirketler elemanlarını spesifik pozisyonlar için çalıştırırlar. ‘Her işe, bir insanın bakması’ gibi durumlar söz konusu değildir. Yönetim hiyerarşisi ve dağıtılan roller belirgindir. Bu anlamda deneyiminiz ve özelliklerinizin tam olması beklenir. Herhangi bir zamanda başka bir alana ve pozisyona geçmek kolay değildir. Belli bir deneyim kazandıktan sonra büyük bir şirkete geçerseniz daha uzun süreli çalışabilirsiniz. Sizden beklenen, size verilen görevin üstesinden tam anlamıyla gelmenizdir. .yenibiris.com

Yiyerek zayıflamak ister misiniz?

Hangi yiyecekler acıktırır, hangileri iştah kapatır?
İştah kapatan dost yiyecekler Avokado: B6 vitamini deposudur. Kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Tok tutan avokadoyu kendinizi aç hissettiğiniz zamanlarda yiyebilirsiniz. Çavdar Ekmeği: Yapılan diyetlerin hepsinde kepek ekmeğinden bahsedilse de aslında çavdar ekmeğinin tok tutan etkisi yadsınamaz. Hatta beyaz buğday ekmeğine göre yüzde 50 oranında daha fazla doyma hissi verir. Dil Peyniri: Gün içerisinde açlık hissettiğinizde atıştırabileceğiniz faydalı bir gıda olmasının yanında proteinli yapısından dolayı tok tutma özelliğine de sahiptir. Böğürtlen: Kendinizi aç hissettiğinizde bir kase yoğurdun içine karıştıracağınız böğürtlen sizi bir süre tok tutar. Böğürtlen çok fazla antioksidan içerir, bu nedenle de yararlıdırlar. Sardalya: Protein deposudur. Kan şekeri seviyesinin dengelenmesini sağlar. Bu sayede tokluk hissi verir. Ayrıca metabolizmanın harekete geçmesini sağlar. Elma: Yapılan diyetlerde ara öğün olarak elma tavsiye edilir bunun nedeni ise tok tutucu özelliğinin olmasıdır. Kalorisi az olan elmayı acıktığınızda yerseniz bir süre daha tok hissedersiniz. Kepekli Makarna: Günlük gıda tüketiminde önemli bir yere sahip olan lifli besinlerdendir. Bu besinler yendikten sonra hacimlerinin yüzde 20’si kadar genişleme özelliğine sahip oldukları için tokluk hissi verirler. Esmer Pirinç: Kan şekerini dengede tutarak açlık hissinin önüne geçen karbonhidratların başında gelen esmer pirinç, uzun süre acıkmamanızı sağlar. Bu nedenle yemeklerinizde esmer pirince yer verin. Yulaf Ezmesi: Tokluk ve şişkinlik hissi veren besinlerin başında gelir. Fakat yulaf ezmesini süt ile değil su ile yapmakta fayda vardır. Sütle yapıldığında ise sütü tercih edin. Badem: Günde iki avuç düzenli olarak yenecek bademin, tokluk hissi vererek obeziteye karşı müzadelede yararlı olduğu yapılan araştırmalar ile kanıtlanmış bir gerçek. Brokoli: Brokolide vücuttaki insulin dengesini koruyan krom bulunur. Kan şekerinin düşmesini engelleyen krom sayesinde açlık hissetmezsiniz. Yumurta: Çok pişmiş yumurta da tok tutan yiyecekler arasındadır. Hazırlanması kolay olan yumurta protein açısından da zengindir. Protein sizi tok tuttuğu için kolay kolay acıkmazsınız. Donmuş Yoğurt: Dondurma isteğinizi donmuş yoğurt yiyerek karşılayabilirsiniz. Meyveli donmuş yoğurt yediğinizde hem karnınızı tok tuttuğunu hissedecek, hem de fazla kalori almamış olacaksınız. Sebze Çorbası: Çorba, atıştırmak için ideal olmasa da az kalorisi ve tok tutan etkisi ile idealdir. Acıktığınızda bir kase çorba açlığınızı bastırır. Çilek: Canınız çok fazla tatlı istediğinde bir kap dolusu çilek yiyebilirsiniz. Çileklerin üzerine bir tatlı kaşığı pudra şekeri de dökerseniz tatlı yemiş kadar olursunuz. Ayrıca çilek tok hissetmenizi sağlar. Balık: Balıkta bulunan iyot, tiroit hormonlarının yapımı için gereklidir ve açlık duygusunun gelişmesini engeller. Ihlamur: Yemek saatine yakın içilen ıhlamurun, hastalıklara faydasının yanı sıra iştahı kapatan etkisi de var. Tok kalmak için yapmanız gerekenler Glisemik endeksi düşük besinler: Sürekli acıkıyor ve bunun önüne geçmek istiyorsanız, glisemik endeksi düşük besinleri tüketmelisiniz. Glisemik endeks, yenilen herhangi bir besinin kan şekerini yükseltme yeteneğidir. Tükettiğiniz besin, kan şekerini ne kadar uzun zamanda ve az miktarda yükseltiyorsa, glisemik endeksinin düşük olduğunu belirtir. Bu besinler, bireyin daha uzun süre tok kalmasını sağlar. Karbonhidratlar: Karbonhidratlar kepek, buğday gibi tahıl ürünlerinde, sebze ve meyvelerde bulunur. İçeriğindeki lifler, sindirim sistemini harekete geçirir. Ayrıca bu besinler insanı tok tutarak açlık hissini engeller. Triptofan: Proteinlerin büyük bir bölümünde bulunan bir çeşit aminoasittir. Triptofan, vücutta serotoninin oluşmasında ve hücrelere taşınmasında önemli bir görev alır. Serotonin ise iştah etkisini azaltır. Özellikle muz, avokado, yulaf ve peynirde bulunur. Krom: Krom vücuda insülin dengesini korur. Bu denge kan şekerinin düşmemesini veya azalmaması açısından çok önemlidir. Kan şekerinin düşmesi açlığa yol açar. Krom ihtiyacınızı karşılamak için fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler ve tahıl ürünleri yemek gerekir. Albümin: Bir tür taşıyıcı proteindir. Can sıkıntısını giderir ve iştahı kapar. Bu protein, triptofanı oluşturarak beyine taşır ve serotonin üretimini arttırır. Bezelye, fıstık ve fasulyede bulunur. Fruktoz: Meyvelerden elde edilen doğal şekerdir. Fruktoz kan şekeri dengesini kesinlikle etkilemez. Ayrıca yemek sonrası tatlı ihtiyacı duymanızı engeller. Çilek ve bal früktozun kaynağıdır. İyot: Tiroid hormonlarının yapımı için gereklidir. Açlık duygusunu engeller. Balık, iyotlu tuz ve soğanda bulunur. Acıktıran yiyecekler Greyfurt: Diyet yapıyorsunuz uzak durmanız gerekenlerden biri de greyfurttur. Kansere karşı koruyucu olan greyfurdun kötü yanı iştah açıcı özelliğinin de bulunmasıdır. Karalahana: Karaciğer ve bazı kan kanseri türlerine de iyi gelen kara lahana, ayrıca iyi bir iştah açıcıdır. Patates: Patatesin yapısında bulunan bileşikler kan basıncını düşürücü etki gösterir; bu endenle glisemik endeksi yüksek olan yiyecekler arasında bulunan patates, özellikle kızartma şeklinde pişirilirse çok çabuk acıkmanıza neden olur. Kırmızı Biber: Kolesterolü önleyici özelliği bulunan kırmızı biber iştah açar. Bu nedenle acı bir yemek yediğinizde doyduğunuzu çok kolay anlayamazsınız. Nohut: Mideyi temizleyerek iştah açan nohut, sağlık açısından yararlı olsa da kilo verirken çok fazla tüketilmemesi gereken bir kurubaklagildir. İncir: Kilo aldırıcı özelliği bulunan incir iştah açar, bu nedenle diyet döneminde yemeniz tavsiye edilmez. Havuç: Havucun kalorisi ve glisemik endeksi diğer sebzelere göre daha yüksektir. Bu nedenle acıktırıcı özelliği olan havucun diyetlerde bulunmaması gerekir. Alkol: Alkollü içeceklerden uzak durmaya çalışın. Alkollü içkiler, size kalori kazandırırken iştahınızın açılmasına neden olur. Tuz: Tuz iştah açıcı özelliğe sahiptir. Çok tuzlu bir besinin ardından tatlı yeme isteğinin doğması, kan şekerinizdeki dalgalanmalar yüzündendir. Özellikle diyette tüketimden kaçınılmalıdır. Tarçın: Kokusuyla özellikle tatlıların vazgeçilmezi olan tarçın da çok çabuk acıktıran baharatlardandır. Mısır: Glisemik endeks değerinin yüksek olması nedeniyle kan şekeri seviyesini yükselten mısır, yendikten sonra açlı8k hissi uyandırır. Bu nedenle diyet yapanların uzak durması gereken bir besindir.İştahınızı kesecek yöntemler • Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmenize yol açan kimyasal maddeler salgılarlar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısım, aynı zamanda duyguları kontrol eder ve sıkıldığımız ve kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi budur. • Yemeklerin tadı, kokusu veya görüntüsü de açlık duygusuna neden olabiliyor. • Yapılan araştırmalara göre, tat alma duyusunu değişik tatlarla tatmin etmek, daha az miktarla yetinmeyi sağlıyor. • Su içmek kendinizi tok hissetmeniz açısından önemli. Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzer sinyaller gönderiyor. Bol su içmek, bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi engelleyecektir. • Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine izin vermek anlamına giriyor. Bu sayede tat alma duygusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.• Egzersizleriniz zorlaştıkça vücut ısınız artar ve daha fazla kalori yakmaya başlarsınız. Böylece egzersizi takip eden birkaç saat boyunca iştahınız bastırılmış olur.• Öğün aralarında dayanılmaz atıştırma duygusunu dişlerinizi fırçalayarak erteleyebilirsiniz.

Sen de bir şeyleri değiştirebilirsin!

Ayyıldız, küresel ısınmaya dikkatleri çekmek için "Global Warming" isimli bir koleksiyon hazırladı.
Küresel ısınmanın büyük bir tehdit oluşturduğunu ve herkesin elinden geldiğince bu konuda çalışması gerektiğini düşünen Ayyıldız, 2007 Sonbahar/ Kış sezonun en popüler koleksiyonu olan "Global Warming" temasını hazırladı.İstanbul’da yaklaşık 5 gün süren çekimler ünlü fotoğrafçı Koray Erkaya ve top Modeller Lena K., Erika Vilimait ile gerçekleştirildi.Yüzde 100 Pamuk ve polyamid kumaş türleri üzerine çeşitli baskılar kullanılarak hazırlanan “Sen de bir şeyleri değiştirebilirsin” temasında yer alan gecelik, sabahlık ve pijamalar dikkat çekiyor. Ayyıldız, reklam çalışmalarında sloganlarıyla yer alacağını ve küresel ısınmaya karşı insanların duyarsız kalmamalarını vurguladı.

Ağız hijyeni nasıl sağlanır?

Ağız hijyenini sağlamak, ağız kokusu, diş çürümelerini önlemek için yapmanız gerekenler..
Diş çürüğü ve dişeti hastalıklarının en önemli sebebi, ağız hijyeninin ihmal edilmesiyle dişler ve dişeti üzerinde biriken bakteri topluluğu, bakteri plağıdır. Dişler, dişetleri, dil ve ağız mukozasında her zaman belirli bir oranda bakteri yaşar. Yeterli bakımın yapılmadığı zamanlarda bu bakterilerin sayıları artar ve hastalık yapıcı özellik kazanır Oysa bakteri plağı basit gereçler ve kolay yöntemlerle kolayca ağızdan uzaklaştırılabilir, diş çürüğü ve dişeti hastalığı önlenebilir.Diş sağlığı nasıl korunur?Sema Hastanesi Dt. Mehmet Coşkun, ağız hijyenini sağlamanın en ideal yolunun diş fırçası olduğunu belirterek, "Düzgün saplı, 0,2 mm çaplı 10,3 mm uzunlukta sentetik kıllı, uçları yuvarlatılmış 3 sıra kıl demeti olan ve her demette 80–85 adet kıl olan bir fırça ideale yakındır. Çocuklar için daha ince kıl çapı olan ve daha kısa kıllı fırça tavsiye edilir. Fırça başıyla sapı arasındaki açı ise tüketicinin en rahat kullandığı model olarak tavsiye edilir. Elektrikli diş fırçaları ise özellikle el becerisi zayıf çocuk veya özürlülerde tavsiye edilmekle birlikte herkes kullanabilir. Ama kullanım esnasında normal fırça kullanımındaki basınç yerine sadece diş yüzeyine temas ettirilmelidir" dedi.Diş ipi kullanımı..Diş fırçası ile dişlerin ara yüzeylerini temizlemenin pek mümkün olamadığını ifade eden Coşkun, diş aralarının diş ipiyle temizlenebildiğini kaydetti. Çoşkun, "Diş ipi iki diş arasına dikey yönde bir hareket ile indirilir. Diş yüzeyine yaslanan ip aşağı yukarı hareket ettirilir. Kesinlikle testere hareketi yapılmamalı ve alışkanlık oluşana kadar sabırlı davranılmalıdır. Ağızda yer alan köprü protezlerin altını temizlemek için ise özel olarak şekillendirilmiş diş ipleri vardır. Bunlar rahatlıkla köprü altlarına yerleştirilebilmekte ve temizlik yapılabilmektedir. Dişler arasında fazlaca boşluk mevcutsa bu bölgelerde kullanılmak üzere dizayn edilmiş küçük ara yüz fırçaları vardır. Ağız kokusunda etkili bazı bakterilerin özellikle dil üzerinde de yerleştiği tespit edildiğinden dişlerin fırçalaması bittikten sonra dil üzeride fırçalanmalıdır. Günümüzde dilin üzerini fırçalamak için de özel dil fırçaları üretilmiştir" diye konuştu.Diş macunlarının özellikleriDişler fırçalanırken kullanılan diş macunlarının başlıca etkisi kozmetik, profilaktik ve tedavi edici olarak gruplandırılır. Diş macunlarının içerisinde %20–45 kadar aşındırıcı madde bulunur. Bu aşındırıcılar sayesinde besin artıklarının ve bakteri plağının kolay ve kısa zamanda uzaklaştırılması sağlanır. Ayrıca NaF, MFP, NHF, SnF ve KF gibi flour bileşikleri, diş macunlarının içine konarak florürün dişleri güçlendirici ve hassasiyet önleyici etkisinden faydalanılmaya çalışılır. Diş macunlarının içine konan bir diğer madde çeşidi ise triklosan, klorhexidin vb. gibi diş macununa plak önleyici ve çürük önleyici özellik kazandıran maddelerdir. Diş macunu fırçanın üzerine nohut tanesi büyüklüğünden daha fazla konmamalı ve diş fırçası kuru olmalıdır. Diş fırçasının kuru olmasını temin etmek için sabah ayrı akşam ayrı bir fırça kullanılabilir. Diş macunu bittikçe farklı marka bir diş macunu alınarak her macunun özelliğinden faydalanılabilir.Ağız bakımı nasıl yapılır?Dt. Mehmet Coşkun, "Diş fırçalama ve diş ipi kullanımına ek olarak günde bir iki defa ağız gargaraları da kullanılabilir. Genel kullanım için üretilen ağız gargaraları plak önleyici ve çürük önleyici olmak üzere iki çeşittir. Hangisinin kullanılması gerektiğine diş hekimi karar vermelidir. Ağız diş sağlığınız sizin elinizdedir. Bunu korumak için günde en az iki defa doğru bir biçimde diş fırçalamalıyız. Bu fırçalamanın biri mutlaka gece yatmadan önce olmalı ve fırçalamadan sonra hiç bir şey yenmemelidir. Fırçalama bütün dişlerin her yüzeyinde 10 dairesel veya süpürme hareketi yapacak şekilde olmalı, diş ipi kullanmalı ve her 6 ayda bir düzenli olarak diş hekimine kontrole gidilmelidir" şeklinde konuştu.

Mutlu olmak için bunları yapın!

Hayat her geçen gün insanları daha mutsuz ediyor. Ama çözüm var. İşte mutlu olmanın yolları...
Zaman değişiyor... Küreselleşme ve artan rekabet ortamında herkes kendi çapında bir şeyler yapmaya ve bir şekilde mutlu olmaya çalışıyor. Zamanın değişmesi ile kişiler de değişmeye çalışıyor ve kendi yaşam ve çalışma tarzlarını da yeni sistemin birer parçası haline getirmek için çaba harcıyorlar. İşte, bu süreç içinde boğuşurken mutluluğu yakalayabilmek için bazı tavsiyeler:Motivasyon başarının anahtarıdırİnsanın kişisel motivasyonu anlama anahtarı o kişiye enerji veren aktiviteler, kişiler, yerler, ortamlar içerisindedir. Örneğin, bir sistem analizcisinin ekip çalışması ve başardıkları bir buluş onun motivasyonu devamlı kılan anahtarıdır. Ancak, patronu ve çalışma arkadaşları veya bulunduğu ortamın değişikliklere direnç göstereceğini hissederse o kişi her üç veya dört senede bir kariyerinde değişiklik yapar ve her yeni işte kendisini daha enerji dolu, şevkli hisseder.Başarı için çok çalışmalıHerhangi bir küçük fark yaratmak için bile hazırlık ve çok çalışma gerekir. Bir dahi, ev ödevlerini yapan yetenekli bir kişidir şeklinde tanımlanabilir. Bill Gates bu başarıyı yakalamadan önce bir bilgisayar kurdu. Micheal Jordan çok büyük bir basketçi olmadan önce lisede çok çalışkan bir atletçi idi. Bu her iki insan çok zenginler ancak yinede kendilerini işlerine verdiler ve hala daha çok çalışmaya istekliler, başarısızlıklarından dolayı hiç yılmadılar. Biliyorlardı ki her bir hatadan ders alarak üstesinden geleceklerdi.İhtiras başarının içinde bir faktördür ancak ihtiras tek başına yetmez, ciddiye alınmayan rüyalar, hayal kırıklıkları veya hakkettiği halde başarıyı yakalayamama hissi başarıya giden yolun engelleridir. Herhangi bir yatırım, zaman ve para harcamadan doğrudan ödüle ulaşmak güzel birşey, ancak bir uzmanın söylediği gibi Suyun üzerinde yürümek bir günde öğrenilmez, çünkü bir öğrenme eğrisi vardır bu da bir yolculuktur, bu yolda alınan dersler, vasıflar ödüle ulaşmanın ana unsurlarıdır. Her gün küçük kazançlar veya ödüller elde etmek büyük ödülü hedeflemekten daha doğru olacaktır. Küçük kazançlar büyük ödülleri getirir.Hayal kur ve takip etMisyonlar, mükemmelliğe giden yolun değerleri veya rüyalarıdır. Zirveye çıkanların iş hayatında onları farklı kılan unsurlar araştırıldığında tümünde hayalleri doğrultusunda gitmek ve hayallerine inanmak olmuştur.Kendinizi ve yeteneklerinizi takdir edin"Multiple Intelligences", çeşitli zekalar konusunda yapılan araştırmalar insan potansiyelini daha iyi anlamayı kolaylaştırmıştır. Toplumun geleneksel ve analitik yeteneklerine karşılık daha iyi geniş vizyonla lingustik (dil), müzik, kas, duygusal, kişisel ilişkiler, içgüdüsel zeka konuları irdelenmiştir. Kişinin kendisini ve yeteneklerini anlaması o kişinin sahip olduğu potansiyel kariyer vizyonunu genişletir. Örneğin şarkı sözü yazan bir müzisyenin bir enstrüman çalarak müzik kariyeri yapabilir, başka bir örnek; parmak becerileri iyi, bilgisayar kullanmayı seven bir müşteri temsilcisi kendisini geliştirerek daha iyi bir işte çalışmak için yazılım mühendisi olmak için eğitim almaya karar verebilir. Çoğu yetenekli insan sahip olduğu tüm kabiliyetlerini kullanmaz, ancak yeteneklerini ortaya çıkarmaya karar verdiğinde ilerideki kariyer yoluna büyük katkıda bulunabilir.Kendinizi yönetinZeka ile başarının doğrudan bir ilişkisi yoktur. Çok zeki olmayabilirsiniz, ancak kendinizi iyi yönetirseniz hala çok başarılı olabilirsiniz, elbette bunun içerisinde duygularınız ve davranışlarınızla iyi bir ilişki geliştirmekte olacaktır. Örneğin 50 yaşlarında bir bayan çok çalışarak dünyadaki erkek mühendislerin sahip olabildiği bir ödülü ilk defa alabilmiştir.Ölçülebilir riskleri alınÖrneğin, karşıdan karşıya geçerken arabanın size çarpmaması için yolun her iki tarafında bakarsınız veya hırsızlık, kaçırılma korkusu ile tanımadığınız insanlarla konuşmazsınız veya zehirlenme riskine karsı tanımadığınız birinden yiyecek alıp yemezsiniz, ya da çocuklarını tehlikelerden korumak için onlara tavsiyede bulunan aileleri duyarız. Tüm bu kurallar bize tehlikeler karsısında tedbirli olmamızı öğretir. Rekabet ortamının olduğu bu dünyada iyi bir kariyer yapmak için bazı riskleri almaya istekli olmanız gerekmektedir.Ancak gerçek tehlike ile fanteziyi ayırmakgerekiyor. Risk almadaki başarının anahtarı risk toleransını bilmekten geçer, bunu da yapabilmek için karar verirken en kötü senaryoyu düşünerek muhtemel potansiyel zararları hesaplayabilmektir. Başarısız olma riskinden dolayı risk almayı denememek hata yapma riskidir. Arşimet dünyayı hareket ettirmek için iki nesnenin gerektiğine inanmıştı. Bir sopa ve bir dayanak, sopa sizsiniz ve dayanakta sizin kişiliğiniz, yeteneklerininiz ve ilgi alanlarınızın bileşkesidir.Başka bir deyişle dayanağınız adımınızı atmak istediğiniz bir mahkeme, laboratuar, sınıf, sahne veya bir bilgisayarın başıdır. Bu yerlerde yetenek ve liderliğinizi gösterebileceğiniz rahat bir ortam olmasıdır.Hürriyet

Masum gelinlere uçuk saçlar

“Gelinliğin masumiyetine uysun diye yapılan sade saç modelleri bu sene demode. Gelinliğin ve gelinin güzelliğini daha da ön plana çıkarmak için tasarlanan kişiye özel abartılı saçlar ise yaz düğünleri için ideal. Gelinliğin modeline, düğünün mekânına göre şekillenen tasarımlarla gelinler artık daha da göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahip olacaklar.”
Bu cümleler ünlülerin vazgeçemediği usta kuaför Kırıktarak Ali’ye ait. Saç tasarımı konusunda yurtdışındaki tüm etkinliklere ve fuarlara katılarak son trendleri takip eden Kırıktarak Ali gelinbaşları konusunda bir hayli iddialı… Ünlü kuaför son trendlerin daha dikkat çekici, daha modern ve sıradanlıktan kurtulmuş olduğunu ve gelinlerin alışılmışın dışında saçlar yaptırdığını söylüyor.Gelinbaşlarının gelinlik ve makyajla da uyumlu olması gerektiğini vurgulayan Kırıktarak Ali güzelliğin bir bütün olması gerektiğini savunuyor.Gelinlerle konuşulup ortak bir paydada buluşularak tasarlanan saçların gelinleri mutlu ettiğine inanan kuaför “Gelinin en önemli aksesuarının ne takısı ne makyajıdır esas sır saçların ışıltısındadır” diyor.Saç biçiminin kadının tarzını ve karakterini de yansıttığına inana Kırıktarak Ali bir genç kızın hayatının en önemli gününde karakterine ve beğenilerine uygun bir saç yapılmasının altını çiziyor.Saç yapımında önemli bir noktayı daha belirten Kırıktarak “Bazen gelinler bir model beğenip onu istiyorlar. Fakat her saç her yüz tipine uygun değildir. Bu nedenle gelinle konuşarak yüzüne ve gelinliğine uygun model yapılmalıdır.” diyor.Abartılmış uçuk gelinbaşlarını farklı aksesuarlarla da süsleyerek renklendiren Kırıktarak Ali bu modellerinin bazılarını pop müziğin genç ve yetenekli ismi Pınar Öner’de denedi.Henüz bekâr olan ama ilerisi için evlilik hayalleri kuran Öner “Ali Bey’in denediği saçlar bana da çok uçuk geldi ama yine de çok beğendim. Hatta bu duyguyu tamamlamak için gelinlik giyip objektiflerin karşısına geçtim. Umarım Ali Bey ben gerçekten evleneceğim zaman da saçlarımı bu kadar muhteşem yapar” dedi.

Papatya

Gün içinde papatyayı koklayarak kendinizi sükunete çağırabilirsiniz . s
Diğer isimleri: Matricaria recutita/ Anthemis nobilis Doğada: Avrupa ve Batı Asya kökenli olup, papatya ailesinin bir üyesidir. Avrupa’ da yaygın bir şekilde tarımı yapılmaktadır. Özellikleri: Anti bakteriyel, sakinleştirici, ağrı kesici, antienflamatuar, Savunma sistemini güçlendirir, karaciğer ve dalağı düzenler, kan basıncını düşürür, hazmı kolaylaştırır, iltihabı azaltır, yaraların iyileşmesini hızlandırır, kas ağrı ve tutulmaları dindiricidir, baş ağrısını azaltır. Kokusunun rahatlatıcı etkisi sakinlik verir. Gün içinde papatyayı koklayarak kendinize sükunete çağırabilirsiniz veya direkt stresi azaltmak için kullanabilirsiniz. Ayrıca gün içinde çoğu insan meditasyon yapar, etkisini artırmak için bu yağ kullanılabilir. Kullanıldığı yerler: Losyon olarak(yoğunluğu azaltılmış): Yanıklara, yaralara antiseptik ve dezenfektan olarak kullanılır, bakteri veya mantar öldürücü (Anti-bakteriyel ve anti-fungal),böcek ısırıklarında Masaj yoluyla: Yatıştırıcı ve sakinleştirici (Sedatif), anti-alerjik, kas gevşetici (özellikle mide-bağırsak sisteminde) Kompres olarak: Göz şişliklerinde ve konjuntivitte, cilt duyarlılığında Banyo suyuna: Sakinleştirici ve yorgunluk giderici Uyarılar: Kan inceltici (Anti-koagülant) ilaçlarla (Aspirin, heparin, warfarin gibi) beraber kullanılması tavsiye edilmemektedir. Önerilen dozlarda bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. Gebeliğin ilk 3 ayında kullanımından sakının. Turk.net

Erken doğumla ilgili sık sorulanlar

Birkaç gün süresince sizden gelen sorulara cevap vermeye çalışacağım. Özellikle erken doğum ve hamilelik döneminde karşılaşılan şikayetlere ayırdık bugünkü soruları...
SORU: Bir kadın gebelik döneminde ilk 4 ay süresince düzenli bir şekilde regl olabilir mi? CEVAP: Normalde gebelik oluştuktan sonra ovulasyon (yumurtlama) süreci ortadan kalktığından fizyolojik kanama yani adet kanaması da ortadan kalkar. Düzenli aralıklarla adet görülmesi bazı bayanlarda çok nadir rastlanan bir durum olmakla beraber altta yatan muhtemel bir patolojinin ortaya çıkarılması için mutlaka bir doktor değerlendirmesinden geçmelisiniz. SORU: Yaşım 30, gebelik haftası 22, ilk doğumum olacak. Renkli Doppler test sonucunda servikal kanal açıklığının 4 mm. olduğu bildirildi. Doktorum endişelenecek bir durum olmadığını, ancak 5 milimetreden fazla olsaydı dikiş atılması gerektiğini söyledi. Bu açıklık ileriki aylarda artarak erken doğuma neden olabilir mi? Bu konuda nasıl bir tedbir alabilirim? Ayrıca plasentanın da aşağıda olduğu söylendi. Bunun bir sakıncası var mı? CEVAP: Servikal kanal açıklığı tek başına "dikiş" atılması için bir neden teşkil etmez. Ancak öykünüzde tekrarlayan düşükler olsaydı (ilk doğum olduğunu belirtiyorsunuz) Doppler yapmaya gerek kalmadan koruyucu amaçla böyle bir yöntem söz konusu olabilirdi. Ayrıca 22. gebelik haftasının "dikiş" atma yöntemi için oldukça ileri bir gebelik haftası olduğunu ve bu gebelik haftasında anne adaylarının bir kısmında bu miktar bir açılmanın normal kabul edilebileceğini de belirtmek isterim. Plasentanın aşağıda olması konusunda ise kanama şikayetiniz olmadığı sürece endişelenecek bir şey yok.Tokoliz tedavisine ne zaman son verilir?Tokoliz (Erken doğumu durdurma) tedavisi şartlar elverdiği sürece 36. gebelik haftasına kadar devam ettirilir ve bu süre içerisinde anne adayı hastanede sıkı takip altında tutulur. Tokoliz tedavisine rağmen kasılmaların durmaması ve serviks değişikliklerinin ilerlemesi durumunda tedavi başarısız kabul edilerek kesilir. 36. gebelik haftası bittiğinde artık bebek olgunlaşmış kabul edildiğinden tedavi kesilir ve anne adayı evine gönderilir. Doğum eylemi başlamadığı sürece haftalık rutin antenatal kontrollerine gelmesi önerilir. Tedavi genellikle baştan sona kadar hastanede uygulanır.OP. DR. NURCAN DALAN

Ah tutkulu aşk, ah!

Aşk kutsal bir duygu olabilir ama ya tutkulu aşk! Aşık olana da, olunana da felaket getirecek bu aşka karşı dikkatli olun!
İnsanlar birbirlerine aşık olmayı ne zaman öğrendiler? Kim bilir. Belki de insanoğlu yaratıldığı günden beri, ruhunun derinliklerinde bu duyguyu taşıyordu ama ona bir ad koymayı beceremiyordu. Zamanla, kadınla erkek arasında filizlenen duyguya bir ad bulundu: Aşk.Yüzyıllar boyunca, romanlarda, şiirlerde, öykülerde anlatıla anlatıla bitirilemedi. Uğruna canlar, ülkeler feda edildi. İnsanoğlunun hayatını baştan sona değiştirebilen güçlü duyguya sadece ‘aşk’ deyip geçemeyiz. Aşkın da türleri var. Örneğin tutkulu aşk, fedakarlıkla gelişen aşk ve gelip geçici aşk. Yanılıp da bilim adamlarına aşkın niteliği ve niceliği hakkında sorular sormayın. Binlerce yıl, insanoğlunun dünyasını renklendiren, hayatının akışını değiştiren o duyguyu, size basit bir formül ile anlatmaya çalışırlar. Duyguların, kimya fizik formülleriyle açıklanmasına elbette gönlümüz razı olmaz. Bilim adamlarına göre, aşk, insan vücudunda oluşan kimyasal etkileşimlerin sonucu ortaya çıkıyor. Onlar, size bu açıklamayı bir formül ile de özetleyebilirler. Fakat duyguları formüllerle sınırlı tutmayalım. Verilen bilgiye göre, her şey bir hormonun marifeti. Hormon, beynin normal çalışma düzenini altüst ediyor. Bilim adamları birçoğumuzun kutsal saydığı bu duyguyu bir iki cümle ile açıklarken, sosyologlar, aşkın en tehlikeli türü sayılan tutkulu aşka karşı hepimizi uyarıyorlar. Onlara göre tutkulu aşk, aşık olana da olunana da felaket getirebilir. Tutkunun bedeliNedir bu tutkulu aşk? Küçük bir örnek verelim: Genç kız, iş yerinde tam karşısındaki masaya yerleşen yakışıklı mesai arkadaşından hoşlanmaya başlamıştır. Sabahları onunla asansörde karşılaşınca, genç adam, ‘günaydın’ deyince, genç kızın dizlerinin bağı çözülür. Yeni iş arkadaşının ona biraz ilgi göstermesi için bin bir çareye başvurur. Günler geçtikçe, genç kızın duyguları iyice yoğunlaşır. Öyle ki, artık onu daha çok görebilmek uğruna geç saatlere kadar büroda kalır. Kimlerle dost olduğunu öğrenip, o kişileri genç adamın yanından uzaklaştırmak ister. Artık geceleri gözüne uyku girmez. Günün 24 saatini bu genç adamı kendine bağlamanın yollarını arayarak geçirir. Bu arada genç adamın telefonun numarasını da öğrenmiştir. Gece yarısı onu telefonla arayıp ‘alo’ diyen sesini duyar duymaz, telefonu kapar. Genç adam, iş arkadaşının ona tutkulu bir aşkla bağlandığını fark ettiği zaman ise iş işten geçmiştir. Psikolog gözüyleOregonlu psikolog doktor Toni Forrenkopf, uzun yıllar kadın- erkek arasındaki aşk ilişkilerini araştırıp inceledikten sonra tutkulu aşk konusunda şu kanıya vardı: Tutkulu aşk, sevilmek, mahremiyet ve fiziksel temas istemek gibi evrensel duygulardan kaynaklanır. Hepimiz zevkten hoşlanırız, ihtirası severiz, güçlü duygulara bayılırız. İşte bütün bu saydıklarımın karışımı tutkulu aşkı yaratır. Aslına bakarsanız çoğumuz aşk ile tutkulu aşk arasındaki ince çizgide gidip gelmişizdir. Fakat pek azımız o çizgiyi gerçekten aşabilmiştir. Tutkulu aşk, beğendiğiniz bir kişinin bulunduğunuz ortama girmesiyle kalbinizin küt küt atmasından ibaret değildir. Tutkulu aşkta, sahip olma isteği ağır basar. Tutkulu bir aşkla bağlandığınız kişinin sadece ve sadece size ait olmasını istersiniz. Tutkulu aşk, kişilerin ruh sağlığını tehlikeli bir biçimde tehdit eder. Endişe ve huzursuzluk yaratır.Tek taraflı aşk ‘aşk’ değildirTutkulu aşık, sevdiği kişiye sadece bir aşk mektubu ya da mesajı göndermekle yetinmez. Belki yüz kez mektup ya da mesaj göndererek aşık olduğu kişiyi taciz eder. Tutkulu aşk, hiçbir zaman karşılıklı olmaz. Mutlaka taraflardan biri diğerine yoğun duyguları yüzünden hükmetmeye, onu kendine ait kılmaya çalışır. Tutkulu aşkın, ilgiyle şefkatle ve de seks ile bir ilgisi yoktur. Duyguların karşılıklı değil de tek taraflı olması, istenmeyen, hoşa gitmeyecek sonuçlara yol açar. Tutkulu aşk aslında kişinin kendi iç dünyasında yarattığı bir fanteziden başka bir şey değildir. Kişilerin kendi boşluklarını bir takım çarpık duygularla doldurmaya çalışmalarından başka bir şey değildir.Yapılan araştırmalar, tutkulu aşk ile ilgili bir başka gerçeği daha gözler önüne seriyor. İnsanlar, genellikle sürdükleri hayattan memnun olmadıkları, kendilerini çok mutsuz hissettikleri zamanlar tutkulu aşka kendilerini kaptırıyorlar. Psikolog Dr. Helen Friedkman, bu teori üzerinde uzun çalışmalar yapmış, yüzlerce kişinin aşk hayatını incelemiş ve tutkulu aşkı yalnızlık duygusunun beslediği kanısına varmış. Gerçekten de tutkulu aşkların kökünde yalnızlık, sahiplenme özlemi yatıyor.Aşkta tutku olması ilişkiye zarar getirir mi? Tartışın!

Mum ışığının büyüsü

Işıklandırma, kutlama anlarının başrolünü kimseye kaptırmaz. Hele mum ışığı, tek başına bir köşede bile dursa, bir odanın anlamını baştan sona yeniden yazabilir.
Mum, sadece ışık değildir çünkü. Sadece onu görürseniz, parlaklığı, fitili, ışığın içinde bulunan siyahi gölge ve çevresine verdiği haleyle mutlu olabilirsiniz. Ama ötesini de görebilirseniz, orada saklı duran umutları, hayalleri, sıcaklığı ve enerjiyi hissedersiniz.Eskiden sadece elektrikler kesildiğinde başvururduk mumlara. Bugün ise, mumsuz bir ev çiçeksiz bir ev kadar uzak bir ihtimal. Hayalgücümüz kadar geniş çeşit, renk, form ve kokuya sahip olan mumlar, salonlarımızın, sofralarımızın, yatak odalarımızın, banyolarımızın ve bahçelerimizin her yerinde artık. Kalıbına sığmayan bir çocuk gibi durmadan şekil değiştiriyor, ışığını oradan oraya yansıtıyor, kapı aralarından süzülüp dokunduğu her yeri ısıtıyor. Mumla neler yapabilirsinizVitray tarzında renkli mozaiklerden tasarlanmış mumluklarla loş bir aydınlatma sağlayabilirsiniz.Mumlukların içinde perde kornişine asabilirsiniz. Beyaz ya da renkli cam bardaklar içinde merdiven basamaklarına dizerek gökkuşağı tonlarında ışık noktaları yaratabilirsiniz.Duvarınıza aşağıdan yukarı asarak bir ışık ağacı oluşturabilirsiniz.Kristal ya da boncuklu mumluklar içinde yakarak tıpkı bir yıldız gibi parlamalarını sağlayabilirsiniz. Cam fanuslar içinde suda yüzdürebilirsiniz.Fenerlerin ve kandillerin içine koyarak oryantal bir etki yaratabilirsiniz.Aynanın önüne dizerek gölge ve ışık oyunları oluşturabilir; etkisinin ikiye katlanmasını seyredebilirsiniz. Mumlukları kuru ağaç dallarına asarak alternatif bir yılbaşı ağacı tasarlayabilirsiniz.Cam sürahilerin ağzına kağıttan kaseler yaparak içlerine koyabilirsiniz. Yothi Trataka (Mum ışığı konsantrasyonu) Göz yogası da denilen tratakanın bu yöntemi için her gün 10 dakikanızı ayırın. Karanlık bir yerde yaklaşık bir kol boyu ilerinize bir mum koyun. Mumun arkasına siyah bir örtü gerin. Rahat oturun. Mum ışığı tam göz hizanıza gelecek şekilde olsun. Mümkün olduğunca hareket etmeyin. Birkaç derin nefes alıp verin. Gözlerinizi kapayın ve derin soluk alış verişine konsantre olun. Yavaşça gözlerinizi açın. Gözlerinizi yavaşça burnunuzun ucundan, yere doğru ve yerden yavaşça muma doğru takip ederek, direkt mum ışığına bakın. Işığı görün. Gözlerinizi kırpmayın. Göz bebeklerinizi oynatmayın. Işığın parlaklığını, fitili, ışığın içinde bulunan siyahi gölgeyi, çevresine verdiği haleyi görün. Gergin değilsiniz. Gözleriniz yaşarana ya da gözlerinizi kırpma ihtiyacı hissedene dek, ışığa bakmayı sürdürün. Gözlerinizi kapayın ve biraz önce gördüğünüz mum ışığını kapalı gözlerinizin ardında canlandırın. Yarattığınız ışık sağa, sola kaydığında tekrar göz hizanıza getirin. Mümkün olduğunca bu ışığı koruyun. Işık kaybolmaya başladığında yine gözlerinizi burun ucundan başlayacak şekilde yavaşça açarak mum ışığına bakın ve uygulamayı tekrarlayın. En son uygulamadan sonra, uygulamayı bitirmek için gözlerinizi kapayın. Ellerinizi birbirine sürtün ve avuç içlerinizi hafifçe çukurlaştırarak, gözlerinizin üzerine koyun. Bu sırada ellerinizdeki sıcaklığın ve oluşan güzel titreşim ve enerjilerin ellerinizden gözlerinize geçtiğini hissedin. Sıcaklık gözlerinizdeki yorgunluğu alsın. Gözlerinizin dinlendiğini hissettiğinizde, normal duruşunuza dönün. Mumu kendiniz yapıyorsanız...Mum yapımı eğlenceli olsa da her zaman başarılı sonuçlar elde edemeyebilirsiniz. İşlemlerin daha kolay olması için birkaç ipucu: Balmumunu eritirken her zaman çiftli kaynatıcı kullanıp, balmumunu ateşin üstünde bir kutuda, sıcak suyun üstünde eritin. Balmumunu ve boya maddelerini karıştırmak için önce balmumunu eritin, sonra boyayı ilave edin. Balmumunun ısısını kontrol için termometre kullanın. Balmumu kaynamadan fitili katmak gerekli. Yaklaşık beş dakika boyunca fitili balmumuna daldırın ve tutun. Dümdüz çekin, sertleşinceye kadar düz durmasını sağlayın. Kullanılmayan balmumunu temiz tutun ki, kirli ve tozlu mumlarınız olmasın. Eğer balmumu tütmeye başlarsa, altını kısın, fakat sakın dokunmayın. Eğer balmumu alev alırsa, alevleri bir kapak yardımıyla yavaşlatın.

27 Eylül 2012 Perşembe

Kışın idrar yolu enfeksiyonuna dikkat!

Kışın idrar yolları enfeksiyonuna yakalanma riski yüksek. Korunmak için bol C vitamini almanız öneriliyor.
Soğuk idrar torbasını tahriş ederek, idrar yolu enfeksiyonlarına yatkınlığını artırıyor. Kişinin herhangi bir sebeple uzun bir süre soğuğa maruz kalma durumunda bu tabakada bir takım bozulmalar görülebiliyor.İstanbul Özel Hizmet Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Bilal Görçin idrar yolu enfeksiyonları ve alınabilecek önlemler hakkında bilgi verdi.Çoğu enfeksiyon aşağı idrar yollarında (mesane ve üretra) olur çünkü buraya bakterilerin erişimi kolaydır. Her ne kadar can sıkıcı ve sıklıkla ağrılı olsa da, alt idrar yolu enfeksiyonları ciddi enfeksiyonlar değildir. Bunun yanında, üst idrar yolu enfeksiyonları (böbrek ve üreter) ciddi hastalığa sebep olabilirler. İdrar yolu enfeksiyonları hafif ve kolay tedavi edilebilen hastalıklar olmasına rağmen, ihmal edildiğinde böbreklere kadar uzanabilir ve kalıcı hasarlar bırakabilir Alt İdrar Yolu ve Mesane Enfeksiyonu Belirtileri• Sık idrar yapma• İdrar yaparken yanma hissi• Alt karında basınç hissi ve ağrı• Bel ve boşluk ağrısı• İdrarın kanlı olmasıÜst İdrar Yolu ve Böbrek Enfeksiyonu Belirtileri• Ateş• Üşüme / Titreme• Kusma / Bulantı• Şiddetli bel ve boşluk ağrısıEnfeksiyonun En Sık Nedenleri Cinsel İlişki: Cinsel ilişki bakteriyi üretraya doğru itebilir. Bazı kadınlar hemen her ilişki sonrası idrar yolu enfeksiyonuna yakalanmaktan yakınırlar. Mesane enfeksiyonları sık cinsel ilişkide bulunan veya sık partner değiştiren kadınlarda daha sık görülmektedir. İdrarı Uzun Süre Tutma: Mesane idrarı tutmak için genişleyen ve boşaltmak için kasılan küre şeklindeki bir kastır. Eğer idrarınızı uzun süre tutarsanız, mesane kası uzun süre gerili olarak kalır. Bu durum sık olarak tekrarlanırsa, mesanenin kas yapısı zayıflayacak ve bir miktar artık idrar mesanenizde kalacaktır. Bu da idrar yolu enfeksiyonu riskini artırır. Nasıl Bulaşır?Üriner sistem iki ana yoldan enfekte olur. En sık ve büyük çoğunluk ascanda yol dediğimiz enfeksiyonun alttan yukarı bulaşmasıdır. Yani anal bölge, vajinada veya son idrar çıkışı yollarındaki çeşitli mikropların bazı kolaylaştırır faktörleri de eklenmesi ile kolaylaşır.Diğeri ise kan yoluyla mikropların böbreğe gelmesidir. Bu daha azdır.Kimler daha sık idrar yolu enfeksiyonuna yakalanmaktadır? • Gelişme ve erişkin döneminde kız çocukları ve bayanlar, • Yeni doğan erkek bebekler,• Şeker hastaları,• Sonda takan hastalar.Tedavisiİdrar yolu enfeksiyonları antibiyotiklerle tedavi edilirler. Çoğu zaman antibiyotikler 7 veya 10 gün süreyle kullanılır ancak basit enfeksiyonlarda 3 günlük kullanım yeterlidir. Şikayetleriniz ilaç bitmeden geçse bile doktorunuzun verdiği tüm ilaçları önerdiği sürede kullanmak çok önemlidir. Enfeksiyonun tam olarak temizlendiğinden emin olmak için, tedavinizin bitiminden sonra idrar tetkikinizin tekrarlanmasına ihtiyaç olabilir. İdrar Yolu Enfeksiyonlarına Karşı Alınabilecek Önlemler1- İyi bir kişisel hijyen uygulayınız. 2- Bakterinin idrar yolundan atılmasına yardımcı olmak için bol miktarda sıvı alınız. 3- İdrar hissi oluşunca en kısa sürede ya da her 3 saatte bir mesanenizi boşaltınız. 4- Düzenli olarak C vitamini alınız. Bunun idrarınızın asiditesini artırarak bakteri üremesini zorlaştırdığı düşünülmektedir. 5- Pamuklu iç çamaşırı giyiniz. Pamuklular bakteri üremesine neden olan nemi önler. 7- Vajina içerisini sabunla yıkamayınız. Eğer mutlaka kullanacaksanız kadın-doğum doktorunuzun tavsiye ettiği nötral PH’lı ürünleri tercih ediniz.

Dantelleri özleyenlere!

Dekorasyonda modernizm esintileri ile birlikte, dantelleri evlerimizden iyice uzaklaştırdık. Bu yüzden dantelleri özleyenlere birkaç önerimiz var!
Kimi zaman bir sehpanın üzerini süsleyen, kimi zaman örtü kenarlarına geçirilmiş dantel ile, kimi zaman da sadece dantel motifi ile hem evinize nostaljik ve romantik bir hava katabilirsiniz, hem de eşyalarınıza yeni bir kimlik kazandırabilirsiniz. Duvarda dantel efekti Odanızın duvarlarını dantel desenli duvar kağıtları ile kaplayın. Ayrıca bu tip duvar kağıtları ile dolap ve benzeri objelerinizi de değiştirebilirsiniz. Silinebildiğinden kullanımı da rahat olacaktır. Masa örtüsüne kenar süsüMasa örtünüzün kenarlarına dantel dikebilirsiniz. Böylelikle şık bir örtüye sahip olacaksınız. Bu uygulamada en önemli nokta, kare ya da dikdörtgen örtülerde, köşelerin yapılmasıdır. Köşe bölümler için, önce bir hattan gelen danteli sonuna kadar dikin. Daha sonra öbür hattan gelen danteli içe doğru kıvırarak, düzgün bir köşe oluşturun. Abajura yeni şapkaEski abajurunuza dantel dikerek ona yeni ve nostaljik bir yüz kazandırabilirsiniz. İsterseniz ısıya dayanıklı bir yapışkanla da danteli sabitleyebilirsiniz. Bazı tutkallar kumaşta leke bırakır. Kullanacağınız tutkalın leke bırakmayacağından emin olun. Perdeye kemerTül ya da perdelerinize, dantel şeritlerden kemer yapabilirsiniz. Kenar dantellerin, daha tok gözükebilmesi için alt kısmına pamuklu bir kumaştan kestiğiniz şeridi dikin. Elde ettiğiniz şeridi bağlayarak, basit fakat şık bir uygulama yapın. Ayrıca, plastik objelerinizin üzerine, dantel kalıp ve plastik boya kullanarak desen yapabilirsiniz. Boyadan hoşlanmayanlara ise önerimiz, danteli bardağın üzerine sarmaları? Sepete örtüBahara girmek üzere olduğumuz bu günlerde, evinizdeki hasır sepetlere basit örtüler dikebilirsiniz. Örtünün kenarlarına geçireceğiniz dantel, hem örtüye hem sepete ayrı bir hava katacaktır. Seramik objeye şık dekorEvinizdeki seramik vazonuzu eski bir dantelle zarif bir hale getirebilirsiniz. Vazonun üzerine danteli kenarlarından bantlayarak yapıştırın. Tamponlama fırçası ile, seramik boyaları kullanarak minik darbelerle deseni vazo üzerine geçirin. Tamponlama fırçası üzerindeki fazla boyayı, bir kağıda vurarak alın. Fırçanın hafif nemli olmasına dikkat edin. Ve dantel banyodaOdanız ya da banyonuza nostaljik bir hava katmak istiyorsanız, basitçe diktiğiniz dantelli tülü kullanın.

Yeme hızınızı yavaşlatın

Kimileri o kadar hızlı yemek yer ki, dil üzerindeki tat alma hücreleri yemeğin tadını bile zor hisseder. Bu da doyum hissine ulaşılmamasına neden olur.
Kimileri o kadar hızlı yemek yer ki, dil üzerindeki tat alma hücreleri yemeğin tadını bile zor hisseder. Bu da doyum hissine ulaşılmamasına neden olur. Yemek yemenizi yavaşlatacak iki önemli yol var: İki lokma arasında çatalı bırakmak ve öğünler arasında mola vermekHızlı yemek yeme yarışlarına katılabilir misiniz? Kilolu veya zayıf birçok insan bu konuda iddialı olabilir. Bazı bireyler o kadar hızlı yemek yer ki dil üzerindeki tat alma hücreleri yemeğin hızlı geçişinden tadını bile zorlukla hisseder. Bu da çok fazla yenilmesine rağmen bir türlü doyuma ulaşılamaması için bir sebeptir, bu durumda yemekten alınan zevk azalır. Daha da önemlisi, çok hızlı yemek yemek vücudunuzun aşırı yemek yemeye karşı geliştirdiği koruma mekanizmasını bozabilir. Bedeninizin içsel bir doygunluk mekanizması vardır. Yeterince yemek yediğinizde, bu mekanizma “yeter artık!” sinyallerini yolmaya başlar. Her ne kadar mideyi, bağırsaklardaki hormonları, beyindeki kimyasalları ve diğer faktörleri içeren karmaşık bir süreç olsa da doygunluk sinyali gelme süresinin yaklaşık olarak 20 dakika sürdüğünü düşünmekteyiz. Eğer çok hızlı yemek yerseniz bu mekanizma daha payına düşeni yapamadan çok fazla yemek tüketirsiniz. Böylece bedeninizin içsel kontrol dengesini bozabilirsiniz. Yemek yemenizi yavaşlatmak, hızla giden bir yük trenini durdurmak gibidir. Sabırlı olun ve yandaki teknikleri, eski teknikler yenileriyle yer değiştirene kadar deneyin.YEMEK YEMEYİ YAVAŞLATACAK TEKNİKLERYemek yemenizi yavaşlatacak iki önemli yol vardır. Her ikisi de yemek yerken mola vermenize yardımcı olur ve yiyeceklerden aldığınız zevki artırır.Çatalınızı iki lokma arasında bir kenara koyunYiyecekten bir ısırık aldığınızda, çatalınızı masaya koyun, yemeği tamamen çiğneyin, yutun ve sonra başka bir ısırık için çatalı yeniden alın. Aynı şeyi kaşıkla da yapın ve eğer sandviç gibi elde yenecek bir yiyecek tüketiyorsanız lokmalarınızın arasında sandviçi masaya koyun.Öğünler arasında mola verin Öğününüz sırasında bir ara verin. Kısa bir arayla başla-yın, belki 30 saniyelik olabilir. Zaman içinde bu süreyi bir, sonra iki ve sonra da üç dakikaya kadar uzatın. Bu ara size yediklerinizi hazmedene dek zaman verir, böy-lece daha fazla yiyerek devam edip etmeyeceğinize karar verebilirsiniz. Bu daha az yemenize de yardımcı olur. Hayvanlarla yapılan bir araştırmada öğünler bölün-müş ve hayvanların moladan sonra istedikleri kadar yemelerine rağmen daha az kalori aldıkları görülmüş.MİNİ TESTAşağıdaki cümleleri DOĞRU veya YANLIŞ olarak işaretleyip daha sonra cevap anahtarı ile kendinizi değerlendirebilirsiniz.1 - Araştırmalara göre, sosyal olarak destek almak yararlı olmayabilir. Başta kilo kaybı olmak üzere yaşam tarzını değiştirmeye yardımcı olmaz.D Y2 - Hızlı yemek yemek, yiyeceklerden alınan zevki artırır, çünkü bu şekilde tat memecikleri daha çok uyarılır. D Y 3- Bir öğün sırasında mola vermek, yemek yeme miktarını artırır; çünkü beden yiyeceği sindirir ve daha çok yemek yemek için sinyal gönderir.D Y4 - Dinlenme sırasındaki nabzınız, siz kilo verdikçe ve daha iyi bir kondisyonunuz oldukça artacaktır.D Y 5 - Egzersiz, uzun vadede kimin kilodan uzak duracağını belirlemez. Ancak yine de sağladığı sağlığa yönelik avantajlar yüzünden egzersiz yapılmasına devam edilmelidir.D YCEVAPLAR:1 - Yanlış: Sosyal destek hakkında önemli araştırmalar yapılmıştır ve bu araştırmalara göre sosyal olarak destek alan bireyler daha sağlıklı bir yaşam sürmekte ve hayatın pek çok alanında daha başarılı olmaktadır.2 - Yanlış: Tat memecikleri hızla yenen yemeğin tadını alamaz. Yemekten alınan zevki artırmak için daha yavaş yenmelidir.3 - Yanlış: Yemek yerken mola vermek vücudun yeterince yemek yendiği sinyalini göndermesi için bir fırsat verir. Daha az yemek yiyerek doymanızı sağlar.4 - Yanlış: Kilonuz azaldıkça ve daha sağlıklı oldukça, nabzınız büyük ihtimalle azalacaktır. Bu da kalbinizin daha az atış ile görevini yapabildiğini gösterir.5 - Yanlış: Egzersiz uzun vadede kimin kilolardan uzak duracağını da belirler.Dilara Koçak, Milliyet

Aşkınız hangi mevsim?

Aşkınızı bir bahçe olarak düşünün ve onu tıpkı bir çiçeği büyütür gibi büyütün. Üşüten kış, bunaltan yaz ve baharlarda ona sevgiyle yaklaşın.
Her ilişki bir bahçeye benzer. Eğer yeşerip gelişmesi isteniyorsa, düzenli olarak su verilmelidir. Beklenmedik hava değişiklikleri kadar mevsimleri de dikkate alarak özel bakım gösterilmelidir. Yeni tohumlar ekilmeli ve yabani otlar ayıklanmalıdır. Tıpkı bunun gibi, aşkın büyüsünü canlı tutmak için de, mevsimlerini anlamalı ve aşkın kendine özgü ihtiyaçlarını doyurmalıyız.Neşeli bahar: Aşık olmak, ilkbahar gibidir. Sonsuza dek mutlu olacakmışız gibi bir duyguya kapılırız. Eşimizi sevmemek aklımızın ucundan bile geçmez. Bu bir saflık dönemidir. Aşk ölümsüz gibi görülür. Her şeyin kusursuz sanıldığı ve tıkır tıkır işlediği büyülü bir dönemdir bu. Eşimiz tıpatıp bize uygun görünür. Hiç çaba harcamaksızın, uyum içinde dans ederiz ve şansımızın yüzümüze gülmesinin tadını çıkarırız.Terleten yaz: Aşkımızın yaz mevsimi boyunca eşimizin sandığımız kadar kusursuz olmadığını ve ilişkimiz üzerinde çalışmamız gerektiğini anlarız. Eşimiz sadece başka gezegenden gelmiş olmakla kalmaz; hata yapan, bazı bakımlardan aksayan bir insan olarak da karşımıza çıkar. Sürtüşmeler ve düş kırıklıkları belirmeye başlar; yabani otların kökünden sökülmesi ve yakıcı güneş altındaki bitkilerin fazladan sulanması gerekir. Artık aşkı vermek de, gereksindiğimiz aşkı almak da, o kadar kolay değildir. Birçok çift, bu noktaya geldiğinde düş kırıklığına uğrar. Oysa, aşkın yazında, kendi sevgi ihtiyacımızı olduğu kadar eşimizin ihtiyaçlarını da doyurmamız gerekir.Hüzünlü güz: Yaz mevsimi boyunca bahçemize iyi baktıysak, bu sıkıcı çalışmanın sonucu olarak hasadımızı alırız. Güz mevsimi gelmiştir. Bu altın bir çağdır, zengin ve doyurucu. Gerek kendimizin, gerekse eşimizin kusurlarını kabullenen ve anlayışla karşılayan daha olgun bir aşktır yaşadığımız. Bir şükran ve paylaşma zamanıdır bu. Yaz boyu sıkı çalıştığımız için, şimdi dinlenebilir ve yarattığımız aşkın tadını çıkarabiliriz.Üşüten kış: Sonra hava yeniden değişir ve kış bastırır. Kışın o soğuk, verimsiz ayları boyunca doğa kendini tümüyle içine çeker, kapanır. Bu bir dinlenme, düşünme ve yenilenme dönemidir. Yaraların iyileşmesi, acıların dindirilmesi zamanıdır.

Kendinize özen gösteriyor musunuz?

Kişisel bakım, "kendine özen göstermek" ve "yaşam kalitesini yükseltmek" bugünün yükselen trendlerinden...
Uzayan yaşam süresi, yaşam kalitesini yükseltmeyi zorunlu hale getirmiştir. Kaliteli bir yaşam için daha çok sağlık bilinci ve farkındalık gereklidir. Aşağıdaki 10 ayrı kuralı; bir yaşam tarzı, bir hayat yaklaşımı yapabilirseniz, daha az hastalanan, daha keyifli yaşlanan biri olma şansınız artacaktır.Dengeli beslenin: Daha az yiyin. Kaliteli, besin değeri yüksek temiz ve sağlıklı ürünler tüketin. Hayvansal yağları daha az, zeytinyağını daha çok kullanın. Temel yağ asitlerini (Omega 3 ve 6), antioksidan destekleri ve temel amino asitleri yeterince aldığınızdan emin olun. Gerekiyorsa flavonoid, karotenoid, vitamin ve mineral desteklerinden yararlanın.Damarlarınızın yaşlanmasına izin vermeyin: Kolesterol, kan şekeri, trigliserit, ürik asit ve homosistein seviyelerinizi dikkatle izleyin. Kan basıncınızı kontrol altında tutun. Daha çok egzersizi ve daha az stresi bir alışkanlık haline getirin. Bağışıklık sisteminizi güçlü tutun: Gerekli aşılarınızı (Hepatit, zatürree, grip vs..) yaptırmayı unutmayın. Düzenli uykunun, egzersiz ve dinlencenin bağışıklık sisteminizi güçlendirici yararlarından faydalanın. Kötü şeyleri az tüketin: Alkolü, kafeini, beyaz unu ve tuzu ölçülü tüketmeye özen gösterin.Sigaradan ve sigara dumanından sakının: Sigara içmeyin. Çevrenizde sigara içilmesine engel olun. İş yerinizde sigara yasağı uygulayın. Sigara içilmeyen otelleri, restoranları, kafeleri ve ulaşım araçlarını tercih edin.Kas ve kemiklerinizi takviye edin: Düzenli egzersiz yapın ve hareketli bir yaşamı benimseyin. Yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alın.Ağız bakımınıza özen gösterin: Dişlerinizi düzenli fırçalayın. 6-8 ayda bir diş hekiminize uğramayı ve diş bakımınızı yaptırmayı unutmayın. Ağız içi temizliğini ve diş eti sağlığını ihmal etmeyin.Belleğinizi güçlü tutun: Belleğinizi zayıflatan her şeyden uzak durun. Bellek güçlendirici önerileri sabırla ve özenle uygulayın. Yeni şeyler öğrenmeye açık olun. Yeni bir dil, yeni bir hobi, yeni bir oyun için şansınızı deneyin.Gereksiz yere ilaç kullanmayın: İlaçları sadece doktor tavsiyesiyle kullanın. Gereksiz yere, gereğinden yüksek dozda ve lüzumundan uzun süre kullanılan ilaçların sizi yaşlandırabileceğini unutmayın.Sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin: Düzenli olarak kontrol yaptırın. Doktorunuzun önerdiği önlemleri uygulayın, ilaçları kullanın.

Mutfağınızı genişletmek ister misiniz?

Mutfağınız size yetmiyorsa ve genişletmek istiyorsanız, önce bu yazıyı bir okuyun.
Geniş bir mutfağa sahip olmak için ille de birkaç duvar yıkmazına gerek yok. Aşağıda yazan püf noktalarını okuduktan sonra, siz de neler yapabileceğinizi biliyor olacaksınız. Özellikle bir kış bahçeniz varsa, oldukça şanslı sayılırsınız. Çünkü mutfağınızı taşırmak için bundan daha güzel bir yer olamaz. Yoksa hiç üzülmeyin, siz de evinizde bir tane yaratabilirsiniz.1. İdeal yeri belirleyinEvinizin düzeni ve alanı kış bahçenizi nereye yerleştirmeniz gerektiğini belirler. Genellikle; müstakil evlerde zemin katta, evin yan ya da arka tarafında, apartman katlarında ise balkon tarafında kurulur. Kış bahçesi olarak kullanmak istediğiniz alan yeteri kadar geniş değilse, seçeneklerinizi azaltmanız gerekebilir. Bu durumda kış bahçenizin alanınızın üçte birlik bölümünden fazlasını kaplamamasına özen gösterin.2. Planlamanızı doğru yapınİdeal olan mutfağınızın olabildiğine büyük olmasıdır. Yemek alanı yaratmak için sadece ek bir bölüm mü, yoksa var olan mutfağınızı genişleterek bir bölüm mü oluşturmak istiyorsunuz. Her iki halükarda da yeni ünitelerin maliyetini de göz önünde bulundurmalısınız. Kış bahçenizin konumu, bahçenizin ne kadar güneş alacağını belirler. Bu yüzden konuma dikkat etmelisiniz.3. Tarzınızı seçinKış bahçenizin evinizin görünümüne uyup uymayacağına karar verin. Aşağıdaki stillerden biri size uyabilir. • Binaya yaslanan tipte, eğimli çatı ve dikdörtgen alan.• Altı ya da sekiz taraflı Victorian tarzı. Dekoratif dalga oymalı yüksek eğimli çatı.• P – şeklinde Victorian, iç mekana ek olarak bir dikdörtgen alan dahil edilebilir. • Yüksek eğimli çatı, dikdörtgen veya kare alanla Georgian tarzı olabilir.• Kalkan ön cephe, Georgian stiline benzer, yüksek eğimli kalkan çatılı bir alan.4. İzin almayı unutmayınİzin almaya gerek olamadan yapılsa da, yerel bölgenizin yapı planlamasını öğrenin. Binanız koruma altına alınan bir yapı ya da koruma bölgesindeyse, ısıtma ve su tesisatı için yapı düzenlemesi gerekebilir.5. İyi malzemeler kullanınKış bahçesi çerçevesi, pencerelerinizle uyumlu olmalı. Genellikle kereste, U-PVC, alüminyum, briket veya sertleştirilmiş ya da lamine cam kullanılıyor.6. Neyi nereden alacağınızı öğreninKış bahçesinin kurulması uzmanlık gerektiren bir iştir. Bu nedenle kendiniz yapmak yerine uzmanlardan yardım almalısınız. Mutfak üniteleri ve su tesisatlarını uzman firmalardan alın. Kendinize iyi bir usta ve uzman bir firma bulun.7. Gerekli sistemleri kurunÖzellikle nemli ve soğuk ilimlerde çift kat perdahlama ve ısıtma hayati önem taşır. Evinizin merkezi ısıtmasını uzatabilirsiniz ama kazanın ekstra bir yüklemeyi kaldırıp kaldıramayacağını ısıtma mühendislerine sormanız gerekir. İyi bir havalandırma da çok önemlidir. Sıcak günlerde mekanın havalandırılması için tavana monte edilen ya da taşınabilir bir vantilatör yetecektir.8. Güvenliği sağlayınÜretici firmaların iyi kilit takmaları, U-PVC ve alüminyum yapıların yüksek güvenlikli kilit sistemleri ile birlikte gelmeleri gerekir. Güvenli camlar kullanın. Ancak yangın durumunda da acil bir çıkış yolunuzun olmasına dikkat edin.9. Hoş detaylar ekleyinYer döşemesi: Yazın soğuk tutan taş ya da seramik fayansları ya da desen ve renk konusunda birçok seçeneğe sahip olan pratik kullanımlı vinil döşemeleri tercih edin. Ahşap ve lamine parkeler de mutfağınıza sıcak ve hoş bir görüntü katar.Stor perdeler: Parlak ışığı kesmenin yanı sıra odanın serin kalmasını ve kumaşların solmamasını sağlar. Arka taraflarında yansıtıcı bulunan pilili dikey ya da rulo stor perdeler de aşırı ısınmayı önler.Gerekli numaralarKış bahçesi yaptırabileceğiniz firmalar:• Elit Yapı (İkitelli – İstanbul) : 212 671 05 45 – www.eliytapı.com• Mimal Vintergarden (Beşiktaş – İstanbul) : 212 275 92 22 – www.mimal.com• Gözde Yapı (Şişli – İstanbul) : 212 212 15 96 – www.renkgozde.com• Eta Yapı (Kartal – İstanbul) : 216 660 01 01 – www.etakisbahcesi.com• Simge Mühendislik (Bostancı – İstanbul): 216 445 14 31 – www.sim-ge.com• Ev Döşe (Beylerbeyi – İstanbul): 216 422 53 72 www.evdose.comEvim Dergisi

Gripten koruyan besinler

Domuz gribi aşısını beklerken hastalığa yakalanmaktan korkuyorsanız, bilim adamları aşıdan önce dikkat edilmesi gereken noktanın bağışıklık sistemini güçlü tutmak olduğuna dikkat çekti.
Domuz gribi hastalığına yakalandığınız zaman virüsü yenebilmek için en önemli önkoşul, bağışıklık sisteminizin güçlü olması. İşte bağışıklık sistemini domuz gribine karşı güçlü tutmak için tüketmeniz gereken gıdalar: Kırmızı biber: Portakalda bulunan C vitamininin 2 katını içerir. C vitamini gribin etkisini yüzde 80 oranında azaltabilecek kadar güçlü bir silahtır. Yoğurt: İçinde bağırsaklarda mikroplarla savaşan yararlı bakteriler olan probiyotik bulunur. Böylece grip virüsü vücutta barınamaz. Yeşil çay: Bağışıklığı güçlendiren “epigallocatechin gallate” isimli kimyasalı içerir. Günde 3 fincan tavsiye ediliyor. Ginseng: ABD’li bilim adamları günde 2 tane 200mg’lık ginseng kökü kapsülü alan insanların grip riskinin yüzde 31 azaldığı belirlendi. Bağışıklığı harekete geçirir. Badem: Hastalıklarla savaşan antioksidan E vitamini bakımından zengindir. Gripten korunmak için her gün bir ara öğün olarak 24 tane badem yemeye çalışın. Taze patates: İçindeki “beta carote ”, gribe karşı koruma özelliğini verir. Vücutta A vitaminine çevriliyor ve grip tedavisinde önemli rol bir oynuyor. Tavuk suyuna çorba: Vücutta mukus üretimini artırarak gribin boğaz ağrısı ve öksürük gibi etkilerini yatıştırmaya yardımcı olur. Sarımsak: Sülfür maddesi grip sezonunda bu hastalığa yakalanma riskini 2.5 kat azaltıyor ve virüsü öldürme özelliği de bulunuyor. Taze sarımsak daha etkili. Zencefil: İçeriğinde doğal olarak bulunan “gingerol” maddesi, her türlü enfeksiyonu uzakta tutmaya yardımcı. Zencefil çayını tercih edebilirsiniz. Ceviz: Antioksidan selenyum soğuk algınlığı, grip ve kansere karşı koruma sağlar. İçindeki selenyum oranı diğer tüm gıdalardan 10 kat oranında daha fazladır. Turunçgiller: Önemli bir C vitamini kaynağıdır. Özellikle sigara kullanıyorsanız gribe yakalanma riski daha yüksek olduğu için bol bol C vitamini almanız gerekiyor. Bal: Doğal olarak antibakteriyel özelliklere sahiptir. Çaya ya da yoğurda katarak tüketirseniz etkisi daha da güçlü olur. Lahana: Ispanak ve lahana gibi koyu yeşil renkli yaprağa sahip sebzeler, bağışıklık sistemini gribe karşı güçlendiren D vitamini bakımından zengindir. Mantar: Beta-glucan isimli gribe karşı koruyan bir madde içerir. Bağışıklığın grip virüsünü tanımasını ve onu yok etmek için harekete geçmesini sağlar. Yulaf: Lif, E ve B vitamini ayrıca bağışıklık sistemini güçlendiren mineraller ve beta-glucan’lar bakımdan zengindir. Elma: Bilim adamları, düzenli olarak elma yiyen insanların gribe yakalanma riskinin azaldığını ortaya koydu. Günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 25’ini karşılar. Kırmızı et: Bağışıklık sistemini harekete geçirmek için kırmızı et tüketmek gerekiyor. Yetişkinlerin günde ortalama 40-60 gram et tüketmesi tavsiye ediliyor. Balık: Omega 3 tüketimini artırarak grip ve benzeri enfeksiyonları uzakta tutabilirsiniz. Haftada 2 porsiyon balık tüketilmeli. Soğan: Doğal antibiyotikler içerir. Bunun yanında gribe karşı bağışıklık sistemini güçlendiren “quercetin” isimli bir madde de bulundurur. ekolay

Gözlerin güneşe ve denize hazır mı?

Yaşasın, yaz geliyor! Hepimiz güneş ve denizi karşılamaya hazırız! Peki ya gözlerimiz? Eğer senin de hassas gözlerin varsa, bu yaz sakın aynı hataları yapma, önerilerimizi göz ardı etme!
Havaların ısınmasıyla birlikte, güneş yüzünü daha çok göstermeye başladı. Özellikle yaz aylarında, göz ve göz çevresi kuruluğu, göz enfeksiyonları ve alerjiler, çok daha fazla artıyor. Kudret Göz Hastanesi Uzman Doktoru Kubilhan Elmas, güneş ışığının içerdiği ultraviyole ışınlarının sadece cildimiz için değil, gözlerimiz için de zararlı olduğunu söylüyor ve kendimizi koruyabilmemiz için şu önerileri sıralıyor... * Güneş ışınların dik geldiği öğle saatlerinde güneşe çıkılmamalı, eğer açık havaya çıkılacaksa, korunmak için mutlaka şapka ve UV emilimi yüksek güneş gözlükleri kullanılmalı. * Güneş gözlüklerini, sadece yaz aylarında kullanılan bir aksesuar olarak görmemek gerek; gözleri korumak için çok gerekli olduğunun bilincine de varmalı. Ultraviyole koruyuculuğu olan güneş gözlükleri, güneş ışınları içindeki UV-A ve UV-B dalgalarını %99-100 oranında bloke eder. * Kalitesiz camlı güneş gözlüklerinden kaçınmalı. * Numaralı gözlük ve kontakt lens kullananlar da, mutlaka numaralı güneş gözlüğü kullanmalı. * Gözkapağı ve göz çevresi kurumaları ve hassasiyet artışı için, ultraviyole emilimini engelleyen koruyucu kremler kullanmalı. * Özellikle öğle saatlerinde yoğun güneş altına çıkmamalı, mümkünse gölge yerler tercih edilmeli. * Deniz sporu ile ilgilenenler, hijyen ve darbe açısından mutlaka koruyucu gözlük kullanmalı. * Gözyaşı eksikliği olan kişiler, yaz günlerinde suni gözyaşı damlasını elinin altından eksik etmemeli. * Kontakt lens kullananlar kişiler, yüzme esnasında yüzücü gözlüğü takmalılar. Çünkü özellikle havuzlarda bulunan klor, alerjik problemlerin artmasına neden olur. * Lejik konjonktiviti olan kişiler, yaz aylarında alerjinin ortaya çıkışını engellemek amacıyla doktorların önerisi doğrultusunda antialerjik göz damlalarını (gerekirse sıcak ve güneşin devam ettiği süre içersinde) kullanmalı ve ilaçların daha etkili olabilmesi için gözleri koruyucu şapka ve güneş gözlükleri ile korumalılar. * Gözde gelişen bir kızarıklık, kaşıntı veya enfeksiyon durumunda, özellikle deniz kenarı gibi hijyenik olmayan koşullarda gözler asla ovuşturulmamalı. * Gözde oluşan değişiklikler kesinlikle ihmal edilmemeli ve mutlaka bir göz uzmanına başvurmalı. Heygirl

Küçük Gözler İçin Makyaj Önerileri

Gözleriniz küçük ve gözlerinizi nasıl vurgulayacağınızı bilmiyor musunuz? İşte size gözlerinizi belirginleştirecek ve daha büyük gösterecek makyaj önerileri.
Gözleriniz için doğru renkleri kullanmanız daha büyük görünmelerini sağlayabilir. Yanlış renk seçimi daha küçük görünmelerini sağlar. Açık renk far kullanmayı deneyin. Şeffaf pembeler, açık kahveler, açık menekşe kullanabileceğiniz renkler arasındadır. Açık renkler, ışığı yansıtırken dış köşeleri belirginleştirir. Bu da gözlerinizin büyük görünmesini sağlar.İsterseniz gözlerinizi koyu renk far ile belirginleştirebilirsiniz. Koyu renk farı göz kapak kat kısmına uygulayabilirsiniz. Kullandığınız rengin bir ya da iki ton koyusunu göz kapağı kat kısmına uygularsanız rengi yaymanız çok daha kolay olacaktır. Gözlerinizi belirginleştirmenize engel renklerden kaçınmalısınız. Koyu gri, siyah, koyu yeşil, mor ya da mavi renkler kullanmanız uygun değildir. Koyu kahve ise uygulanması daha kolay bir renktir çünkü doğal bir tondur. Gümüş, altın ya da beyaz gibi açık renkte göz kalemi kullanabilirsiniz. Koyu kahve ya da siyah gözlerinizin daha küçük görünmesini sağlayacaktır. Far Uygulaması: Açık renk farınızı kirpik dibinizden kaş altına kadarki bölgeye uygulayın. Koyu renk farınızı ( açık kahve, koyu pembe...) kirpik dibinden göz kapağı kat kısmına kadar uygulayın. Üçüncü bir renk kullanıyorsanız onu da gözünüzün dış köşesine doğru yaymalısınız. Göz Kalemi Uygulaması: Tüm göz kapağı boyunca kalem uygulamak gözlerinizin belirginleştirmez. Onun yerine kalemi dış 2/3 kısma uygulamalısınız. Gözünüzün dış köşesine doğru kuyruk şeklinde çizmeniz gözlerinizi daha da belirginleştirecektir. Aynı şekilde alt kirpik çizgisinin de tamamına kalem çekmemelisiniz.

26 Eylül 2012 Çarşamba

Çocuklara olumsuz lakap takmayın

Olumsuz isimlerle yetişen çocuktan, olumlu davranış beklemek yanlış olur. Yapılan bir deneyde, güzel sözler söylenerek büyütülen çiçeklerin renkleri daha canlı, kötü sözler söylenenlerin ise renklerinin soluk olduğu görülmüştür.
Bir bitki bile olumlu ya da olumsuz sözlerden etkileniyorsa, duygusal bir varlık olan insanın etkilenmemesi beklenemez. Hep olumsuz yanlarının söylendiği bir ortamda çocuklarınız bulunmak istemeyecek, sizinle beraber olmaktan sıkılacaktır. Bir gün 3 çocuğunu okula kaydettirmek için getiren bir veli ile tanışmıştım. Koridorda karşılaştığım bu veli, çocuklarını benimle şu şekilde tanıştırdı: "Büyük içine kapanık, ortanca sakar, küçük de şımarık!" Ve ekledi: "Tam size göre bu çocuklar hocam, hepsi de problemli!" Bence problemli olan çocuklar değildi. Bir kayayı azar azar delen su damlaları gibi, her gün tekrarlanan yıkıcı ifadeler gençlerin ve çocukların kimlik duygusunu zedeler. "Geri zekalı, aptal, tembel, düşüncesiz, sakar" gibi ifadeler çocuğun iç dünyasını altüst eder. Onuru kırılan çocuk, genç olduğunda bunlara tepki göstermeye çalışınca, evde çatışma başlar. Aile daha fazla baskı ve ceza yöntemleri uygulamaya başladıkça gençte başkaldırma, isyan duyguları iyice gelişir ve perçinleşir. Neticede kaybeden her zaman anne ve babadır. Ziya Köse, Rehber Öğretmen, Soma /Manisa

Hamilelere rahat uyku önerileri

Hamile kadınların uyuma zorluğu çektiği ve yatarken rahatsız olduğu düşüncesiyle Amerikan Hamilelik Kurumu, hamile kadınların daha rahat uyuması için bir araştırma yaptı.
Yapılan araştırma sonucunda hamile kadınlara yan yatmaları, özellikle de sol taraflarına yatmaları ve dizlerini katlayıp arasına yastık yerleştirmeleri önerilirken, destek amacıyla karın bölgesinin altına yastık yerleştirmenin de hamile kadınların rahatlığı için önemli olduğu belirtildi. Hamilelik döneminde mide yanması sorunu yaşayanların ise, vücudun üst kısmına yastık dayamaları gerektiğine dikkat çekildi.Araştırmacılar ayrıca, nefes zorluğu çeken hamile kadınlara yan yatmalarını önerirken, sırt üstü ve yüzüstü yatmaktan kesinlikle kaçınmaları gerektiğini vurguladı.İHA

5 hızlı yağ yakma önerisi

Nasıl egzersiz yaparak ve beslenerek kilo vereceğinizi düşünüyorsanız bu stratejik bilgiler size yardımcı olabilir.
Eğer kadınsanız büyük bir muffin kek yediğiniz için muhtemelen en sevdiğiniz jeanin içine giremezsiniz. Girebilenleri de kıskanırsınız. Eğer atıştırmadan duramayan bir erkekseniz, gençliğinizdeki düz karnınızdan eser kalmamış olabilir. Daha hızlı yağ yakamaz mısınız? Sandığınız kadar kolay olmasa da imkansız değil. İşte yağları yakmanızı sağlayan 5 strateji..1. Gerçekçi olunGerçek öneri 1: "Kilo veremezsiniz. Kimse bunu duymak istemez." Eğer jeanlerinize gerçekten girmek istiyorsanız tepeden tırnağa yağ yakmanız gerekiyor. Bedeninizdeki yağlardan kurtulmak için kendinizden başka destekçiniz yok.Gerçek öneri 2: Biraz zamana ihtiyacınız var. "Karnınızı hemen düzleştirecek kolay bir yol yok. Dikkatli beslenirseniz ve egzersizlerinizi ihmal etmezseniz, zaman geçtikçe göbeğiniz veya basenleriniz kaybolacak. Kendinize birkaç ay verin. Kilonuz hemen değişmeyebilir ancak kıyafetlerinizi giydiğinizde farkı göreceksiniz.Gerçek öneri 3: Bu biraz zalimce gelebilir. 20 yaşlarındaki gibi dümdüz bir karına sahip olmayı beklemeyin. "Yaş geçtikçe cilt elastikliğini kaybeder." Cilt sarkıklığı göbek gibi görünebilir. Yaş geçtikçe kaslar gücünü kaybeder, metabolizma yavaşlar ve bunlarla mücadele etmek zorunda kalırız. 2. Yağ yakıcı egzersiz: Kalbinizi pompalayınKalbi çalıştıran kardiyovasküler egzersiz programı yağları yakmanızı sağlar. Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir. Düzenli ve tempolu yürüyen insanlar yağlarından ve sarkmalardan kolaylıkla kurtulabilir. Kısa süreli yürüyüşler çok fazla etkili olmaz. Günde iki gün yürüyorsanız 3 güne çıkarın. Eğer 30 dakika koşuyorsanız bunu 45 dakika yapın. Ara egzersizler, hafif egzersiz yapanların daha fazla yağ yakmalarını sağlar. 5 dakika yürüyüp 5 dakika koşun. Bu şekilde devam edin. Bu strateji daha fazla yağ ve kalori yakmanızı sağlayacak. Yaptığınız yürüyüş ve egzersizlerin aralıklarını sıklaştırmanız, sayısını artırmanız daha fazla kalori ve yağ yakmanızı sağlar.3. Yağ yakıcı egzersiz: Ağırlık kaldırın ya da diğer güçlendirici egzresizleri yapın. Haftada 3 kez yarım saat ağırlık çalışırsanız sarkmaları önlersiniz. Eğer başlangıç aşamasındaysanız önce sarkmaları kontrol altına almalısınız. 2 ağırlık kaldırma dersi işinize yarayabilir. Eğer sarkmaları kontrol altına aldıysanız haftada bir 2 ağırlık dersi kontrol etmenizi sağlayacaktır. Bu konuda aklınız karıştıysa ve diğer sarkan bölgelerinizin de toparlanmasını istiyorsanız eğiticinizden yardım alabilirsiniz.Basit bie ev egzersizi: Bir süpürge alın. Tutun ve başınızın üstüne kadar kaldırın. Sağa ve sola doğru hareket ettirin. Tekrarladıkça sıkılaşmayı hissedecek ve bu hareketi seveceksiniz. Ağırlık egzersizi boyunca maksimum yağ yakmak için her egzersizi 12-15 arasında tekrarlamalısınız. Erkeklerin ise bir hareketi 8 ile 12 arasında tekrarlaması yeterli.4. Yağ yakıcı egzersiz: Şınav egzersiziSarkmalardan kurtulmak için insanlar sürekli şınav hareketi yapmayı planlar. Bu hareket karın ve bel çevresi yağlardan kurtulmanızı sağlar. Aynı şekilde bu şekilde oturup kalkmak basenlerdeki yağları da eritir. 5. Nasıl yağ kaybedersiniz: Beslenmenizi gözden geçirinHer hafta beslenmenize yağ yakan şeyler ekleyin. Bunlar acı biber, yağsız süt ürünleri ve yağsız besinler olabilir. Bazı araştırmalar bazı yiyeceklerin metabolizma hızlandırıcı etkisine dikkat çekiyor. Örneğin biberin bu tür etkisi olduğu belirlenmiş. Günlük beslenmenizde diyetinize yardımcı olacak yağsız gıdaları tercih edin. Ufak besinleri sıkça tüketmek de kilo vermenizi sağlıyor. Günde 5 kere, daha ufak porsiyonlarda yiyeceklerinizi yemek kilo vermenize yardımcı olurken, her zaman enerjik kalmanızı sağlar.iVillage