27 Kasım 2012 Salı

İftar sigarası felç edebilir

İftar yemeğinden hemen sonra içilen sigaranın, normal zamanlarda içilen sigaraya oranla beyin kanaması, kalp krizi ve felç riskini 10 kat arttırdığı belirtildi.
Adana’daki Artı Sigara Bıraktırma Merkezi Eğitim Sorumlusu ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Adem Yılmaz, iftar yemeğinden hemen sonra içilen sigaranın, normal zamanlarda içilen sigaraya oranla beyin kanaması, kalp krizi ve felç riskini 10 kat arttırdığını söyledi.Gün boyunca sigaradan yoksun kalan tiryakilerin nikotin ihtiyaçlarını gidermek için iftardan hemen sonra sigara içtiklerini belirten Dr. Adem Yılmaz, “Tiryakiler, ramazan ayında sigaranın zararlı etkilerine daha fazla maruz kalıyor. İftarla sahur arasında art arda yakılan ve derin solukla içe çekilen sigaranın olumsuz etkisi, diğer zamandakinden daha fazla olur” dedi. Yılmaz, üst üste içilen sigaranın kalp hızını ve tansiyonu artırdığını, damarlarda daralmalara, kanın pıhtılaşmasına ve sinir sisteminin zarar görmesine yol açtığını, özellikle kalp rahatsızlığı olanlarda kalp krizine ve beyin damarlarında oluşturduğu tıkanmalarla da felce yol açabileceğini kaydetti. Yılmaz, yapılan incelemelerin, iftarda art arda içilen sigaranın, beyin kanaması, kalp krizi ve felç riskini 10 kat artırdığını vurgulayarak, şöyle konuştu:OKSİJEN YERİNE NİKOTİN“İçerisinde egzoz gazı karbonmonoksit gazı dahil yaklaşık 4 bine yakın kimyasal içeren sigara dumanı vücuda ciddi zararlar vermekte. Oruç açıldığında hücreler yoğun oksijene ihtiyaç duyuyor. Bu dönemde oruç tutan tiryaki, birkaç lokmadan sonra yaktığı sigarayla hücrelere oksijen yerine bu kimyasalları gönderiyor. Sigara içicisi henüz tam doymadığından sigara kalp kasının kasılmasını ve oksijen tüketimini artırır. Kanın oksijen taşıma yeteneğini azalttığından, damarların daralmasına, sinir sisteminin zarar görmesine, kanın pıhtılaşmasına yol açabilir. Diğer taraftan başta beyin hücreleri olmak üzere, vücuttaki hücreler ölür, organlar ciddi oranda zarar görür. Yine, aç karnına içilen sigara mide asidini de artırarak ülser oluşmasına ya da var olan ülserin şiddetinin arttırmasına neden olur. Ayrıca, sigara reflünün de başlıca sebebidir. Dolayısıyla görülmektedir ki sigara ramazan ayında diğer zamanlara oranla daha büyük risk oluşturuyor. Bu nedenle en azından zararı azaltmak için tam doyduktan ve yemekten en az 20 dakika geçtikten sonra sigara içilmelidir. Ayrıca ardı ardına sigara içilmemesine dikkat edilmelidir.”Oruç tutan tiryakilerin yaklaşık 14 saat boyunca sigara içmediğini belirten Yılmaz, bu dönemi fırsat bilenlerin sigarayı rahatlıkla bırakabileceğini kaydetti.Milliyet

Perhiz Yapmak ya da Yapmamak

Perhiz sağlıklı mıdır ve bedeni temizler mi? Toksinler vücuttan bu şekilde atılabilir mi?
Sue Gilbert, Beslenme UzmanıAlternatiflerimize bir göz atalım, yüksek life sahip tam tahıllı gıdalar yerine bunları deneyin.1 kase taze meyve(2 g) sade ekmek (1 g lif) kepekli ekmek(3 glif) şehriyeli tavuk çorbası(1 g) fasulye çorbası (6 g) 1 dilim beyaz ekmek(1 g) tam tahıllı ekmek(2 g) 1 bardak beyaz pirinç (1 g) 1 bardak esmer pirinç(3 g) 1 kase mısır gevreği (1 g) 1 kase kepekli gevrek(7.5 g) 1 bardak elma suyu (0g) 1 bardak taze meyve (2 g) 1 parça patates cipsi (1 g) 3 bardak patlamış mısır(3 g) Ekstra Zengin Lif KaynaklarıPorsiyonlardaki lifin miktarı1/3 bardak kepekte 8.5 g 1 kase kuru üzüm tohumu 5 g 1/2 kase İsviçre Müslisi 5 g 1 kase tam buğdaylı spagetti 4 g Pişmiş tatlı patates 1 7 g Büyük havuç 1 2 g muz 1 4 g 1 kase çilek 4 g kabuklu elma 1 3 g 1 kase pişmiş fasulye8 g 1 kase bezelye çorbası 5 g kabuklu pişmiş patates 1 3 g 1 kase brokoli 4 g 3 kuru incir 10 g Eğer ki, bu rakamlarla başa çıkamazsanız, tam tahıllı ve yüksek lifli karbonhidratların üzerinde durmalısınız.Diyet yolunuz lif ile son bulacaktır.

Makyajda bahar dönemi

Mor, eflatun, lila derken bu sezon makyajda en çok kullanılacak renk mürdüm olacak.
Makyajda mürdüm rengi hakimiyeti hissettirecek.. Kalemden fara, rujdan maskaraya mürdüm renkli malzemelerinizi yanınızdan ayıramayacaksınız. Gözlerinize buğu etkisi yaratmak için siyah yerine mürdüm rengini tercih edebilirsiniz. Mürdüm rengi göz kaleminizi kullandıktan sonra, kalemin silgisini kullanarak rengi göz kapağınızın üstüne ve altına dağıtabilirsiniz.Farlarla gözler rengarenkMaskaranın çizgisi renkli farlarla değişecek. Maskarayla hacim ve uzunluk kazanan kirpikleriniz saks mavisi, altın sarısı, lila, mor, yeşil gibi gökkuşağı renkleriyle daha dikkat çekecek. Ünlü markaların ürünlerinden size en yakışan renkleri tercih edebilirsiniz.Yeşilin doğallığı güzelliğinize yansısınGöz renginiz yeşil, ela, açık kahverengi, bal ise fıstık yeşili far veya kalemler gözlerinizin güzelliğini daha da artıracak. Yeşil makyaj malzemeleri kadınları daha doğal görünmelerini sağlıyor. Ten renginize uygun rengi bulmak için farklı tonları karıştırabilir veya makyaj uzmanıyla beraber bir markanın size uygun ürününü tercih edebilirsiniz.Dudaklarınız ateş saçsınÇilek, böğürtlen, ahududu, kiraz dudaklar geri döndü. Yaz meyvelerinin parlak ve doğal renklerinden etkilenen modacılar, bahar için pembe, kırmızı, turuncu, fuşya gibi renklerde hacimli ve parlak dudakları öneriyor.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Sağlığınız için bu alışkanlıklardan vazgeçin

Uzmanların tavsiyesine kulak verecek olursanız, sağlıklı bir beslenme rejimine geçmenin bazı pratik yolları bulunuyor.
Önce yemek konusundaki kötü alışkanlıklarınızın bir listesini yapın. Sonra da bu alışkanlıklardan birer birer vazgeçerek yolunuza devam edin. Başlamak için de önce kolay bir tanesini seçin.Liste yapmanıza yardımcı olalım. İşte size ‘sırasıyla vazgeçmeniz’ için 10 kötü beslenme alışkanlığı:1. Kötü kahvaltıKahvaltının önemli olduğunu ve onu asla ihmal etmemeniz gerektiğini zaten biliyorsunuz. Ama sabah kahvaltısında yediğiniz şeylerin günün geri kalanında nasıl yediğinizi etkileyeceğini de biliyor musunuz? Kalsiyum, lifli gıdalar ve karbonhidratlı besinler içeren bir kahvaltı en iyi kahvaltıdır. Yataktan kalktıktan hemen sonra meyve yiyerek ve kompleks karbonhidratlar alarak sonraki öğünlerde aşırı yemekten kaçınabilirsiniz. 2. Düşünmeden yemekGünün veya haftanın sonunda biraz zaman ayırıp neler yemiş olduğunuzu düşünmek kesinlikle diyetinize yardımcı olur. Böylece hangi zamanlarda açlık hissettiğinizi ve ne zamanlar sağlıksız bir şekilde abur-cubur yemeye yöneldiğinizi farkedebilirsiniz. Hatta gün boyunca neler yediğinizin bir listesini tutmak da çok faydalı olabilir. Ne yediğinizin farkında olursanız, yeme alışkanlıklarınızı kontrol etmeniz de kolaylaşacaktır.3. Haftasonu kaçamaklarıBütün hafta boyunca dengeli bir diyet sürdürdünüz. Haftasonu gelince kendinizi ödüllendirmek istiyorunuz değil mi? Ama acele etmeyin. Araştırmalara göre insanlar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri ortalama 300 kalori fazladan alacak şekilde yiyorlar ve bu da yılda bir kaç kilo olarak geri dönüyor. Bu ekstra kalorilerin en büyük sebebi brunch veya ‘abartılı’ haftasonu kahvaltılarından geliyor.4. Televizyonun sizin yeme alışkanlıklarınız üzerine etkisiHarvard Tıp fakültesin tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre televizyon başında geçirilen her bir ekstra saatle birlikte şekerli içecek tüketimi artıyor. Televizyon reklamları ise ‘sağlıksız beslenmeyi’ teşvik ediyor. Daha az televizyon seyretmek ve televizyon seyrederken yemek yemekten kaçınmak, sağlıklı beslenmeye giden adımlardır, bunu unutmayın.5. Günde üç öğünGünlük standart üç öğün yerine daha küçük porsiyonlardan oluşan daha sık öğünler halinde beslenmek sizi kilo almaktan korur ve metabolizmanızı dengede tutar. Özellikle sporcular enerji düzeylerini yükseltmek için yüksek karbonhidratlı besinleri sık aralıklarla alırlar. Öğünlerinizi sıklaştırın ama ne yediğinize dikkat edin, porsiyonlarınızı küçültün ve toplamda aldığınız kalori miktarına dikkat edin.6. Kendininizi üstün görmekİnsan gençken diyet yapmak aklına gelmez. Çizburgerleri, patates kızartmalarını ve kolaların sizin hızınıza asla yetişemeyeceğini düşünürsünüz. Ama bu alışkanlıklar yıllar içinde kalp krizi riski ve diabet riskini artıracaktır. Kendinizi üstün görmekten vazgeçin: Artık genç değilsiniz ve diyetinize dikkat etme zamanı geldi.7. Kontrolü bırakmakİş toplantınız tam da öğle yemeği saatine denk geldi diye toplantıdan sonra yüksek kalorili yemeklere veya fastfood yemeye hakkınız olduğunu düşünmeyin. Kaotik yaşam tarzınız sizin yeme alışkanlıklarınızı kontrol etmesin. Günlük programınızı gözden geçirin ve sağlıklı beslenme için kendinize zaman ayırın. Yoksa sağlığınızı tehlikeye atmış olursunuz.8. Duygularınıza kapılarak yemekStresli bir iş hayatınız varsa veya özel hayatınızdaki bazı gelişmeler sizde endişe yaratıyorsa, muhtemelen yemek alışkanlıklarınız bundan etkilenecektir. Yoğun ve yorucu bir iş gününün ardından bira ve pizza, çorba ve salatadan daha çekici bir seçenek olarak görünebilir. Bilhassa stres, kortizol hormonu seviyesini artırır ve o durumdaki insanlar normalden daha çabuk acıktıklarını hissederler. Stresle başa çıkmayı öğrendiğiniz ölçüde ekstra kalorilerden kaçınmanız daha kolay olacaktır.9. Etiketlere bakmamakHerkesin günlük bir kalori bütçesi yapması gerekir. Kendi bütçenizi aşmadığınızdan emin olmak için yediklerinizin kalori etiketlerini okumalısınız. Marketten alışveriş yaparken her zaman aldığınız ürünlerin etiketlerini diğer ürünlerin etiketleriyle karşılaştırarak okumak zaman kaybı gibi görünebilir. Ama etiket okuyarak harcadığınız zaman, bir şekilde ‘doğru seçim’ yapmanıza yardımcı olacaktır. 10. Hazır yemeklere güvenmekZorlu geçen bir günün sonunda bir de mutfağa girip bir saatinizi ‘sağlıklı yemek’ hazırlamak için geçirmek istemeyebilirsiniz. Bu gerçeğin farkında olan üreticiler bir sürü ‘hazır yemek’ cinsi hazırlayıp kutular halinde satıyorlar. Sorun şu ki bu hazır yemekler her zaman iyi bir seçim değiller: besleyici özellikleri düşük. Market alışverişlerinizde bu türden yiyecekler almaktan kaçının ve taze sebze ve meyve reyonlarına odaklanın.

Gülay Eralp: Şarkı söyleyen birileri de olmalı!

Yeni albümü, hayatı, müzik dünyası... Neler konuştuk neler...
Uzun zamandır albüm yapmadı ama hep sahnelerdeydi. Yaptığı davul şovlarla akıllarda kaldı. 11 yıl aradan sonra yeni albümüyle sevenlerinin karşısında. Kim mi? Radyolarda çıkış şarkısı olarak çalan ‘Dinle’ ve yeni albümüyle Gülay Eralp.Son olarak 1996’da albüm yapmıştınız. 11 yıl olmuş, dile kolay... Neden bu kadar uzun ara verdiniz? Ben bunu ara vermek olarak düşünmüyorum. Bu benim tercihimdi. O dönemde albüm yapmak içimden gelmedi. Zaten o kadar çok kişi hiç kalıcı olmayan o kadar çok albüm yaptı ki, piyasanın da durumu malum. Her şeyde bir değişim olmasını bekledim ve şimdi tam zamanı diye düşündüm 2 yıllık bir çalışmadan sonra ‘Gülay Eralp Benim Sevdam’ albümünü tamamladım ve şimdi beni sevenlerle buluşma zamanım. Bu sürede neler yaptınız peki?İşte benim başarım da burada gizli. Ben hiç ara vermedim, hep şarkı söyledim. Başarılı sahne çalışmaları konserler yaptım. O dönem albümü olan birçok ismin sahne alamadığı çok özel mekanlarda şarkı söyledim. Aslında hep vardım yani. Birde sayın Can Gürzap’ın sahibi olduğu Diyalog spikerlik ve oyunculuk kursunda spikerlik eğitimi aldım. Yeni bir şey öğrenmek adına bana çok şey katan bir kurs oldu. Daha iyi Türkçe konuşmamı sağladı.11 yıldır albüm yapmadınız ama sahnelerden de kopmadınız, gece çalışmaları yaptınız. Hatta bir ara davulla yaptığınız şovunuzla akıllarda kaldınız. Sahnede davul çalmak nerden aklınıza gelmişti?Evet... Sahnelerden hiç kopmadım ve başarılı çalışmalar yaptım. Davul çalmaya gelince o çok tesadüf gelişen bir olay. Bu benim sahne enerjimle alakalı aslında. Çok keyifli bir türkü söylüyordum, baktım müzisyen arkadaşımın davulu oracıkta... Aldım elime müthiş bir keyif oldu tabii. Benim ve seyircim için öyle de kaldı. Sonrasında özellikle bu şovu seyretmeye gelen çok seyircim oldu. Bir ben çaldım bir onlar... Çok keyifli sahneler yaptık. Peki sahnede davul çalmak, bir bayan için avantaj mı, dezavantaj mı?Sahnede davul çalmak kesinlikle benim için bir avantaj. Beni sahnede koca bir ramazan davuluyla görenler aslında çalamayacağımı düşünebilirler ama bakıyorlar ki gerçekten iyi davul çalan bir kadın, hem görüntü olarak hem sahne olarak ilginç ve başarılı. Başarılıyım ki benden sonra birçok kişi davul şov yaptı. Mesela Altay, Alişan... Hatta Gülben Ergen davul çalma dersi bile aldı yanlış hatırlamıyorsam. Yeni albümünüzün ilk çıkış şarkısı “Dinle” radyolarda çalıyor. Bu albümde kimlerin imzası var?Albümün düzenlemelerinde; Mümin Sesler Uğur Kirik ve Bayülken’in imzası var. Şarkılar; Hakkı Yalçın, Gökhan Tepe, Kadir Tapucu, Sertaç Ekiz, Serkan Kılıç, Asude Deringöl, Faruk Paker’e ait. Albüm fotoğraflarını Lara Sayılgan çekti. Klibimizi Mustafa Uslu yönetmenliğinde çektik. Ve menajerliğim sevgili Özgür Aras‘a ait. Yani çok profesyonel bir ekiple çalışıyorum. Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Bu albümde hiç keşke yok. Çünkü bunu söylemeyecek kadar iyi isimlerle çalıştım.Albümün konseptinde neler var peki? Slow şarkılar mı ağırlıkta mesela? Ve de başka neler...?Albüm tam bir Türkçe pop albüm. Ağırlıklı olarak hareketli şarkılardan oluşuyor. Yılların enerjisini taşıyan çok başarılı şarkılar. İki slow şarkım var klasik olmaya aday.Yeniden doğuşunuzu kutlayacağınız bu albümle hayatınızdaki bilinmeyen gizli kalmışlar da aralanacak. Mesela...Benim çok bilinmeyenli bir hayatım olmadı. Kalabalık bir ailede büyüdüm. Sevdiklerimle sevdiğim şeyleri yaptım. 11 yıl önce bıraktığınızla şimdiki müzik piyasası arasında göze batan bariz şeyler neler?Şimdi pek şarkı söylemiyorlar galiba. Ben hep şarkıcıları konuşurken görüyorum. Bende onun için şimdi albüm yapıyorum zaten. Şarkı söyleyen birileri de olmalı.“Şarkıların değil, sözlerin savaştığı bu ortamda olmak istemedim” diyorsunuz. Son zamanlarda müzik sektöründe polemikler neden bu kadar arttı?Polemikler arttı çünkü ya şarkılarına güvenmiyorlar ya seslerine! Sadece şarkı söyleyerek var olabilmek öyle her yiğidin harcı değil diye düşünüyorum. Şarkı söylemek adına verilen mücadelelerde dost saydıklarınızdan üzücü hareketler görmüşsünüz. Neler mesela?Mesela bir arkadaşım beni işimden etmişti. Ben yıllardır bu olayın sebebinin o olduğunu biliyorum. Kim olduğunu bilmek insanı daha çok üzer sanırım.Tabii ki... Karşı karşıya gelince ki; mutlaka karşı karşıya geleceğiz, bunun sebebini kendisine soracağım. O zaman ben de dahil nedenini öğreneceğiz. Mesela ‘Yoksun Şimdi’ albümümdeki ‘Kar Yangınları’ şarkımı sayın Muazzez Abacı okuyacak diye bana ekranda okuma yasağı getirmişlerdi. Ama bunun yanında ne mutlu ki bana destek olan arkadaşlarımda oldu. Yok yok sadece bir arkadaşım destek oldu. O da sevgili Aydın. Nasıl tepki verdiniz bu üzücü davranışlara?Bu albümle sanırım en iyi cevabı vermiş olacağım. Ve karşılaştığımda yüzlerine karşı soracağım nedenlerini. Bunları yaşamak, insanı üzmenin dışında; umutlarını, duygularını, hayata bakışını ne yönde etkiliyor? Bunları görmek neler düşündürdü size?Ben her üzüntüden güçlenerek çıktım aslında. Öyle olmasa bu gün şarkı söylüyor olmazdım. Çünkü o dönemde bana bunları yapanların bazılarından çok daha iyi şarkı söylüyorum. “2.5 kişiyle savaşmaya geliyorum” diyorsunuz. Nedir bu 2.5 kişi olayı?Türkçe pop müzik söylüyorum ve bu müziği yapan bir kaç kişiyle aynı kulvardayım. Bunların arasında gerçekten buçuk olanlar var!Buçuk olanlar... İlginç bir tanımlama.Evet ama isimlerini verip polemik yaratmaya gerek olmayacak kadar iyi bir albüm yaptım. Çok konuşanlara bakarsanız buçukları az çok tahmin edersiniz,Karşımızda yepyeni bir imajla, yepyeni bir Gülay Eralp var. Saçlar koyulaşmış, makyaj değişmiş. Saç renginiz açıktı ve makyajınız oldukça sadeydi. Bu değişikliğe karar vermeniz nasıl oldu? Kimin fikiriydi? Kendimle ilgili değişikliklerde çok kolay karar verdim. Çünkü ekibime çok güvenerek yola çıktım. Sevgili Özgür Aras ve Hakan Oktaş’la bir araya geldik ve böyle bir Gülay Eralp olsun dedik. Gelen tepkilere bakarsak çok da iyi yapmışız galiba. Ben yeni halimden çok mutluyum.“Kavga etmek değil, şarkı söylemek nasıl oluyor onu göstereceğim” diyorsunuz. Nasıl göstereceksiniz bunu?Herkes o kadar çok konuşuyor ki... E şarkı söyleyecek birileri lazım, o da ben olacağım işte. Kendinize örnek aldığınız isimler kimler?Çok beğendiğim yaptıkları işleri takdir ettiğim çok şarkıcı ve sanatçı var tabiî ki. Ama şunun gibi olayım diye örnek aldığım kimse yok. Ben kendim olmayı tercih ediyorum. Şarkı söyleyenlere değil de magazinsel yönü olan insanlara daha fazla ilgi gösterilmesini neye bağlıyorsunuz?Ben öyle düşünmüyorum. Bence insanlar ilgi göstermiyor, ibretle seyrediyor. Çünkü ders alınacak çok şey var.‘Savaşmam, soyunmam, kavga etmem” diyorsunuz. Ama maalesef bunlar prim yapıyor. Bu kural yıkılacak mı günün birinde? Umudunuz var mı bu konuda?Savaşan, soyunan, kavga eden prim yapmıyor, sadece görünüyor. ‘Görüneyim de nasıl olursa olsun’ kaygısı taşıyan insanlar bilmeliler ki reklamın kötüsü olur. En azından ben böyle düşünüyorum. Bu polemikleri görünce ve baş edilemeyen korsanı düşününce keşke bu meslaği seçmeseydim dediğiniz anlar oluyor mu?Beni korkutan polemikler olmaz, korsan olur. Bu mesleği seçmeseydim dediğim hiç olmadı. Olmayacak da inşallah. Polemiğe girmeden de var olunur. Bakın 18 yıldır şarkı söylüyorum iyi bir örnek değil miyim sizce de?Müzikle tanışmanız, mesleğiniz olması hangi sebeple hangi döneme rastlamakta?Galiba şarkıcı doğuluyor. Çünkü hep şarkı söyledim ben. Neden müzik?Her şeyi şarkı söylemek olan biri ‘Neden müzik’ sorusunu cevaplamakta zorlanabilir. Ben hiç düşünmedim ‘neden müzik’ diye. İyi ki müzik iyi ki şarkıcıyım dedim hep. Galiba iyi sesiniz olursa, iyi kulağınız olursa hayat bir yerde sizi müzikle buluşturuyor.Şarkıcı yönünüz ve müzik dışındaki Gülay Eralp’ı tanımak istersek... Kendinizden biraz bahseder misiniz?İyi bir anne olmaya çalışmakla geçiyor zaman benim için. Evlilik ve annelik size yaramış. Aşk şarkıları söyleyen biri olarak aşk neler hissettiriyor size diye sorsam...Şu anda en büyük aşkım oğlum. Nasıl bir aşıksınız?Bu soruya eşim sevgili Metin Çetin cevap verebilir. Peki kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?Sürekli yeni işleri dinliyorum, her gelişmeyi takip etmeye çalışıyorum. Hâlâ ‘Daha iyi nasıl şarkı söyleyebilirim’ derdindeyim. Yani çalışıyorum, çalışıyorum, çalışıyorum.Bundan sonra yapmak istedikleriniz arasında neler var?Çok yeni bir albüm, bunu herkese duyurmalıyım. Herkes benim şarkılarımı dinlemeli, söylemeli. Konserler, sahne çalışmaları başlıyor.Son olarak neler söylemek istersiniz?Sadece şarkı söylemek istiyorum.Melike BİRGÖLGE

Yaza selülitsiz bacaklarla girin

Özellikle yaz aylarında kadınların en büyük kabusu selülitler. Masaj ve antiselülit kremleriyle bu problemle baş edebilirsiniz.
Kadınların en çok şikayetçi olduğu problemlerden biri selülit. Yaz aylarıyla beraber bu cilt problemi bir kabusa dönüşüyor. Selülit basen ve kalça bölgelerinde, cildin yüzeyinde oluşan portakal kabuğu gibi pürüzlü bir görünümdür. Deri altındaki yağ hücreleri östrojen hormonunun da yardımıyla genişler ve bu bağ dokusu vücudun daha fazla su tutmasına neden olur. Azalan kan dolaşımıyla beraber oksijen emilimi de azalır ve cildin esnekliği azalır. Bunun sonucu olarak cilt girintili çıkıntılı bir görünüme sahip olur. Selülit yaşam biçiminiz ve beslenmenizle alakalı. Ancak kozmetik ürünler bu problemle baş etmenize yardımcı oluyor. Antiselülit ürünler ortak bir amaca sahip: Kan dolaşımını artırmak, vücuttaki fazla suyu atmak ve düzgün, pürüzsüz bir cilt kazandırmak. Elbette bu ürünlerle selülitlerin tamamını gidermek mümkün değil. Ancak çoğu ürün düzenli kullanım sonrası önemli ölçüde düzelme vaat ediyor. Pek çok antiselülit kremi masaj gerektirmiyor. Ancak masaj kan dolaşımını artırdığından ve ürünün cilde daha iyi nüfuz etmesini sağladığından selülit tedavisinde faydalı. Masaj ürünleri Masajla sıkılaştırın Eğer masaj yaptırmaktan hoşlanıyorsanız St Bart’ın masaj jelini kullanabilirsiniz. Bu jelin selülit görüntüsünü azaltmada ve doğum sonrası çatlaklarını onarmada etkin olduğu söyleniyor. Kan dolaşımını artırınThe Body Shop’un fırçası kaktüs liflerinden yapılmış. Banyodan önce dairesel hareketlerle uyguladığınızda kan dolaşımını artırıyor. Ardından markaya ait selülit serumunu sürebilirsiniz. İnatçı selülitler için La Dione’un sabunu Marea masaj aleti şeklinde. Bu sabun özellikle inatçı selülitler için üretilmiş. Polyplant özlerinin yağ yakıcı ve sıkılaştırıcı etkisiyle loofah süngeri taneciklerinin peeling etkisini içeriyor. Vücut temizliğinizi yaparken aynı zamanda selülitle mücadele etmenizi mümkün kılıyor. İnceltici kremler 10 günde gözle görülebilir farkBiotherm’in Celluli Laser adlı ürünü düzenli kullanım sonrası 10 günde santimetrik incelme vaat ediyor. Klinik çalışmalarda sabah akşam düzenli kullanım sonrası portakal kabuğu görünümünde yüzde 74 oranında bir azalma görülmüş. Ürünün içeriği diğer antiselülit kremlerinde olduğu gibi kola cevizi, kafein, gingko gibi yağ yakıcı aktif bileşenlerden oluşuyor. Çift etkili krem Estee Lauder’ın selülitlerin görünümünü azaltan bu yeni serumu ikili etkiye sahip. Ürün selülitlerin görünümünü minumuma indirirken bacaklarda biriken fazla suyu da atmayı amaçlıyor. Ürünü masaja ihtiyaç duymadan sabah akşam kullanabilirsiniz. Spor etkisi Sisley’in bu anti selülit kreminin vücutta spor yapmış etkisi gösteren ilk inceltici ürün olduğu söyleniyor. Ürünün içindeki temel aktif madde pirinç peptit özü. Bu madde spor sırasında artan enerji kullanımının vücudumuzda yarattığı etkiyi taklit ederek yağ birikintilerini harekete geçiriyor. Anında toparlama La Prairie’nin bu inceltici kremi anında toparlama etkisi vaat ediyor. Kolajen sentezini artırarak cildin sıkılığının geliştirilmesine yardımcı oluyor. Oluşmuş ve oluşmakta olan selülitler için azaltıcı bir etkiye sahip. Dört haftada iki santim incelme Lancome’un ürünü Sculpturale dört hafta sonunda iki santim incelme vaat ediyor. Ürünün içindeki ultra soğutucu formül cilt sıcaklığını 32 dereceye kadar düşürüyor. Ardından içindeki kafeinler sayesinde vücuttaki yağ rezervlerini harekete geçiriyor. Toksinler ve su atılımı sayesinde dört haftada cildinizin yeniden şekillendiği söyleniyor. Sorunları azaltıyor Carita’nın antiselülit kremi La Creme Parfaite Corps’un yaşlanma döneminde oluşan problemleri azalttığı söyleniyor. Aynı zamanda problemli bölgeye masajla uyguladığınızda da selülitlerin azalmasında etkili. Jelle zayıflayınSampar’ın inceltici jeli mikro dolaşımı artırarak yağlarınızı kırmayı ve sizi zayıflatmayı vaat ediyor. Ayrıca ciltteki atıkların yok edilmesinde ve yaşlılık belirtilerin azaltılmasında da etkili olduğu söyleniyor. Gözle görünen sonuçlar elde edebilmeniz için en az iki hafta düzenli kullanmanız gerekiyor. Fazla suyu atıyorJuvena’nın antiselülit kreminin vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı olduğu söyleniyor. Ürünün aktif bileşikleri dolaşımı artırıp yağ dokusunu azaltan slimmigen, cilt dokusunu sıkılaştıran ve tahrişleri önleyen nar özü ve uyarıcı özellikteki mate. Milliyet

Genç kalmanın sırrı bu 10 adımda...

Sigaradan uzak durarak bile gençleşmeye başlayabilirsiniz...
Gerçek yaşınızı daha aşağılara çekebilmek için önerilmiş 10 adımı denemeye ne dersiniz? Düzenli olarak uyguladığınız bu adımlar ile daha mutlu ve sağlıklı bir gelecek sizi bekliyor olacak!1.Vitaminlerinizi alın. Düzenli olarak C, E, D vitamini, kalsiyum, folat ve B6 vitamini almak gerçek yaşınızı 6 yaş geriye taşıyabilir. 2.Sigarayı bırakın ve pasif içici olmaktan sakının. Sigara gerçek yaşınızı 8 yaş ileriye taşıyabilir. 3.Kan basıncınızı öğrenin ve izleyin. Düşük kan basıncına sahip bir kişi yüksek kan basıncına sahip bir kişiden 25 yaşa kadar daha genç kalabilir. 5.Yaşamınızdaki stres kaynaklarını azaltın. Çok stresli olduğunuz zamanlarda gerçek yaşınız takvim yaşınızdan 32 yıla kadar daha ilerde olabilir. Sağlam sosyal ilişkiler kurarak ve stres azaltma stratejilerinden yararlanarak stresin sizi taşıdığı fazladan 32 yılın 30’unu geriye doğru katetmek mümkün. 6.Diş ipi kullanın. Diş ipi kullanmak ve dişelrinizi düzenli olarak fırçalamak gerçek yaşınızı 6.4 yıl geriye taşıyabilir. 7.Lifli gıda tüketin. Günlük beslenme sırasında 25 gram lif tüketen birinin gerçek yaşı günde 12 gram lif tüketen birine göre 2.5 yıl daha geridedir. Erkeklerin günde 25 gramdan da daha fazla lif tüketmeleri gerekir. 8.Sağlığınızı yakından izleyin. Sağlığı ile ilgili gelişmeleri titizlikle izleyen, tedavi ve bakım konusunda standartlarını her zaman yüksek tutan kişiler bunu yapmayanlara göre 12 yaşa kadar daha genç kalabilirler. 9.Bol bol gülün. Kahkaha stresi azaltır, bağışıklık sistemini destekler ve gerçek yaşınızı 8 yıla kadar geriye taşıyabilir. 10.Yaşam boyu bir "öğrenci" olarak kalmayı hedefleyin. Yaşam sürecinde entelektüel faaliyetlerden uzak kalmayan kişiler gerçek yaşlarını 2.5 yıla kadar geriye taşıyabilirler.